Fire on fire dinleyerek yazdım sizde öyle okursanız güzel olur♡
İyi okumalarr >3Marinette :
Arkamdan gelen çıtırtı sesiyle gözlerimi sıkıca yumdum ve yavaşça yutkundum. Sakin olmalısın Marinette. İçten içe kendimi telkin ederken kalın bir erkek sesi duydum. Muhtemelen dışarıdaki korumalardan olmalıydı.
"Bayan Vivian?"
Yavaşça arkamı dönerken çok ses çıkarmamaya çalışarak patlatıcıları çıkardığım poşeti ayağımla kamyonun altına iteledim. Zaten adam iki metre kadar uzağımda duruyordu ve etraf neredeyse zifiri karanlıktı. Adam hızlı adımlarla yanıma geldi. Yüzümdeki ifadeyi sert tutmaya ve endişeyi gizlemek için üstün bir çaba gösteriyordum. Alya görse beni ayakta alkışlardı bu performansımdan ötürü.
"Burada ne arıyorsunuz? Lavaboya gittiğiniz sanıyordum."
Yapmacık bir şekilde gülümsedim.
"Gittim zaten. Sadece teslimat kamyonlarına bir göz atmak istedim."
Adam şüpheyle kaşlarını kaldırarak yüzümü incelemeye başladığında zihnimden milyon tane düşünce geçiyordu. Ki hangisini seçip harekete geçeceğimi bilmiyordum.
Koruma gözlerini etrafta gezdirirken bakışları yere kaydı. Hay lanet! Adrien'a o poşeti siyah almamız gerektiğini söylemeliydim. Adam yere eğildi ve poşeti eline aldı. Aceleyle gözlerimi etrafta gezdirerek hızlıca konuştum.
"Ya insan yediği yemeğin poşetini yere atar mı ? Ayıp! Çevreye böyle böyle zarar veriyorsunuz işte."
Adam beni dinlemeden işine devam ederken sinirle sırtına baktım.
"Biz yemek siparişi vermedik Bayan Vivian."
Adam ellerini yere koydu ve kafasını eğerek kamyonun altına baktı.
"Tanrım!"
Sesinin yüksek çıkmasıyla başka duyan varmı diye etrafa baktım. Ama hayır yoktu. Adam hızlıca ayağa kalktığında üstüme doğru yürüdü. Alayla gülerek bana baktı.
"Dur tahmin edeyim siz gerçek kardeşler değilsiniz."
Aklıma gelen fikirle sinsice güldüm. Elimi havaya kaldırıp bileğimi büktüm.
" Ah beni yakaladın (!)"
Adam sinirle üstüme atıldı.
"Seni küçük-"
Hızlıca kenara çekildim ve adam kamyona çarptı. O burnunu tutarken ben hızlıca Adrien'ın bana öğrettiği bayıltma numarasını yaptım. İlk defa bir insan üzerinde deniyordum. İşe yarayıp yaramayacağını bile bilmezken adam bir anda ayağımın dibine yığıldı. Bunun geçici olduğunu bilmesem bende anında onun yanına bayılabilirdim. Başkasının görmemesi için adamı ayaklarından tutarak zorlukla arka tarafa çektim.
Fazla zaman harcamış olduğumu bilerek telaşla hareketlendim ve deponun girişine yürüyerek kapıyı çaldım.
Kapıyı şu Randall denen adam açtığında zorunlu bir gülümseme ile ona baktım."Bayan Vivian biz de tam meraklanmaya başlıyorduk."
"Üzgünüm kızsal meseleler işte makyaj filan."
Ellerimi birbirine doğru sürterken masaya doğru ilerlemeye başladım. Adrien ile göz göze geldiğimizde hiç kimsenin anlayamayacağı bir şekilde onu gözlerimle onayladım. Dudakları anlık olarak kıvrıldı ve gözlerinden bir ifade geçti.
Gurur? Bu beni aşırı mutlu ederken ifademi sabit tutarak yerime geçtim. Randall denen adam da masaya oturmuştu.
Burada neredeyse bir düzineden fazla adam vardı ama hepsinin arkası bize dönüktü. Sanırım yeraltında kural gibi birşeymiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİCHAT ~ Kaçak
FanfictionEve giderken ara sokaklardan geçiyordum ve açıkçası çok rahatsız oluyordum. Bu saatte buralar pek tekin olmazdı bir süre daha ilerledikten sonra arkamdan işittiğim ayak sesleriyle adımlarımı yavaşlattım. Ve seslere dikkat kesildim. Cidden peşimden b...