"Iyi olduğuna emin misin Jin?"
Jimin'in endişeli sesiyle ona doğru çevirdi yüzünü ve içinden gelmeyerek de olsa gülümsedi.
"Yoongi ile biraz tartıştık. Önemli bir şey değil zaten hallederiz" dedi Jimin'in yanağını hafifçe okşayarak.
Sorgulamasını ve bu konu hakkında konuşmak en son istediği şeydi."Istersen anlatabilirsin biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum Jimin. Konuşmak daha sinirlendirecek emin ol" dedi ve elini çekti daha fazla soru sormasını engelleyerek.
Jimin mesajı almıştı elbette. Bu yüzden de daha fazla uzatmayacaktı. Yakın arkadaşların aralarında bazen böyle sorunlar olabilirdi. Kendisi de Taehyung ile çok kavga ediyordu ama aradan geçen biraz zamanla hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorlardı hayatlarına.
"Sen evi gezdin mi daha önce?" diye sordu aklına gelenle heyecanlı bir şekilde.
"Davet günü gelmiştim sadece ve tek gördüğüm yer bahçe, tuvalet ve çalışma odasıydı" dedi bakışlarını muzipleştirerek.
Bu şekilde davranmak istemiyordu ona ama mecburdu. Özellikle de anlaşmayı gördükten sonra...
Masum suratının altında yatan tehlikeli kişiliği bilmeseydi eğer gerçekten yanında mutlu hissedebilirdi.Bu insanlar canavardı. Insanları yönetmeyi seviyorlardı ve bu çok tehlikeliydi. Ülke içinde çok değişik ve karmaşık olaylar dönüyordu genellikle. Gölge gibi kendisini mutlak güç ilan edenler kendisini halktan gizliyor ve piyonlarıyla oynuyordu insanların kaderiyle. Jimin de o piyonların bir tanesiydi.
Jin en başta buna engel olmak istiyordu. Zaten halkın seçtiği temsilci ülkenin başında değil miydi? Neydi bu güç yarışı? Insanlara zarar vermek bu kadar kolay olmamalıydı.
Bu yapılanları hiçbir zaman anlamayacaktı ve sonuna kadar savaşacaktı. Masum insanlar zarar görürken bir polis olarak en büyük göreviydi suçluları yakalamak. Kim olduğunu önemseyemezdi.
"Yaaa, deme öyle. Hadi sana evi gezdireyim. Belki çalışma odasına da gideriz" dedi Jimin utangaç bir şekilde dudağını ısırıp ve Jin'in elini tutup ayağa kaldırdı.
"Jungkook ve Taehyung gelir birazdan Jimin. Ayıp olmasın" dese de Jimin "Olmaz. Onlar bizi yalnız bırakmak istiyor zaten. Yemekten sonra kaçtılar baksana" diyerek onun itiraz etmesini engelledi.
El ele evi gezmeye başlarken Jin olabildiğince dikkatli bir şekilde inceliyor ve işine yarayacak bir şeyler arıyordu.
"Mutfakta pek işimiz olmuyor. Genelde yardımcılarımız hallediyor" dedi mutfaktan çıkarak misafir odasına onu sürüklerken.
"Burası misafirler için. Bunun gibi iki oda daha var ama bunlar pek kullanılmıyor. Pek misafir ağırladığımız yok zaten"
Üst kata çıktıklarında Jimin önünde oldukları kapıyı işaret etti ve "Burası Jungkook ve Taehyung'un odası. Burası çalışma odası biliyorsun ve... Burası da benim odam" dedi koridorun sonunda bulunan odanın kapısını açarak.
Jin içeriye girdiğinde odanın ferah havasıyla derin bir nefes çekti içine. Jimin gibi kokuyordu. Ferah ve canlandırıcı...
"Kapalı alanları çok sevmiyorum. Bunaltıyor beni. Bende en ferah odayı seçtim" dedi elini bırakıp pencereye doğru ilerlerken.
Pencereyi açtığında güzel bir manzara onları karşıladı. Jin gülümseyerek yanına ilerledi ve manzaradan dışarıyı izledi.
Gerçekten çok güzeldi."Iyi bir zevkin var. Gerçi bana bir kez bakan bunu anlar" diye espri yaptığında Jimin kahkahalarla gülmeye başladı.
Bir yandan da eliyle ağzını kapatıyordu gülerken. Bu genel bir alışkanlıktı onda. Jin, tek elini tutup aşağıya indirdi ama teması bırakmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Love #JinMin
Fanfiction#Jinmin Jimin ve ona yazılan kaderin çok acımasız olduğunu artık daha net anlıyordu Jin. Anlamadığı tek şey sonunun kötü biteceğini bildiği bu masalı neden okumaya ve sonuna kadar gitmeye bu denli hazırdı?