Uzun zamandır uğramadığı ama tanıdık olan eve girdiğinde kendisini rahatça koltuğa bıraktı ve gözlerini kapattı yorgunlukla.
Peşinden onu takip eden Seulgi "Anlatmayacak mısın Jin? Namjoon sadece acilen eve gelmemi ve beni beklediğini söyledi. Ne işlere bulaştın yine yanıma gelecek kadar?" diye sordu karşısındaki koltuğa otururken.
"Anlatamayacağımı biliyorsun" diye mırıldandı gözlerini açmadan. Çok fazla uykusu vardı.
Seulgi "En azından yapmam gerekeni söyle" diye ısrar etmeye devam ettiğinde Jin doğrularak pes etti ve "Sadece çift gibi davranalım birkaç gün peşimdekileri ikna edene kadar. Oldukça baskın bir karakterin olduğunu unutma sadece. Dışarıya çıktığımızda bağırabilir veya hakaret edebilirsin ayrıca. Bunlar dışında görev gelene kadar birlikte yaşayacağız. Umarım erkek arkadaşın falan yoktur" dedi son cümlesinde gözlerini devirerek.
Seulgi "Bunu neden benden istiyorsun?" diye sordu kaşlarını çatarak.
Jin'i hiçbir zaman çözememiş ve kesin yargılarda bulunamamıştı. Söyleyeceği sözler veya yaptığı hareketler hep onu şaşırtıyordu o kadar yıl geçmesine rağmen."Çünkü bizim geçmişimiz var. Eğer kazarlarsa derini, bir sürü resim bulacaklardır. Neredeyse evlenecektik ve bu resmî evraklarda gözüküyor olmalı. Ayrıca söyleyebileceğim tek kişi sensin çünkü tek sevgilim sendin"
Seulgi bir zamanlar Jin'in çok beğendiği gözlerini kıstı ve oturduğu yerde bacak bacak üzerine atarak alayla "Hala aşık mısın bana?" diye sordu.
Jin kahkaha atıp "Hadi ama Seulgi! Birbirimizi artık o şekilde istemediğimize birlikte karar vermiştik. Ayrıca şuan başka sevgilim var" dedi göz kırparak.
"Gerçekten mi? En son emniyette karşılaştığımız da öyle bir şey yoktu. Sana çok kızacaktır neden onun ismini vermedin?" diye sordu Seulgi ona doğru merakla eğilerek.
Jin bir kez daha göz devirirken neden bunu açıklamak zorunda kaldığını da anlamıyordu.
"Birincisi, o senin gibi polis değil. Kendisini senin gibi koruyamaz. Ikincisi o bir erkek ve düğünden bahsettim. En son ülkemizde hala yasal değildi bu tür bir evlilik. Üçüncüsü ise onunla da sadece görev için beraberim"Seulgi ağzı açık ona bakarken şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu. Jin gülümsedi bu hâline ve eskiden kaldığı odaya ilerledi ve Seulgi'nin arkasından söylediği şeye güldü.
"Yah! Kim Seokjin! Hayatın film olsa Oscar kazanır"
...
Park Jimin endişeliydi. 2 gün geçmişti ve ne kadar onu uyarmış olsa da, haber alamamak canını sıkıyordu.
Jungkook odasına girdi ve "Hazır mısın hyung?" diye sordu sabırsız bir şekilde kravatıyla uğraşırken.
Jimin ona bakmadan pencereden dışarıya bakmaya devam ediyordu. Cevap vermemeyi tercih etti çünkü değildi. Ne kadar takım elbisesini giymiş ve saçlarını taramış olsa da hazır hissetmiyordu kendisini. Bunun tek sebebi de bir süredir haber alamadığı Jindi.
Gözleri ne kadar dışarıda ki manzarada dolaşıyor gibi dursa da, görmüyordu gözleri hiçbir şeyi. Jungkook da bunun farkındaydı.
"Hadi ama hyung. Ne kadar daha bu şekilde dolaşacaksın?"Jungkook'un sitemli sesi ile hareket etmeden sordu.
"Nasıl?""Böyle işte... Jin hyung yanında olmadığında gülümsemiyorsun bile artık. Işleri de boşladın çokça. Şirket işleri umrumda değil fakat uğraştığımız şeyi biliyorsun. Sevkiyat yakın, Gölge durmadan emir yollayıp duruyor"
![](https://img.wattpad.com/cover/223985027-288-k571836.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Love #JinMin
Fanfiction#Jinmin Jimin ve ona yazılan kaderin çok acımasız olduğunu artık daha net anlıyordu Jin. Anlamadığı tek şey sonunun kötü biteceğini bildiği bu masalı neden okumaya ve sonuna kadar gitmeye bu denli hazırdı?