Mois, kafede Yeon'u beklerken telefonuyla oynuyordu. Yeon 5 dakika geç kalmıştı, Mois onu bir saat bile beklerdi ama. Yeon'un çok zor bir zamandan geçtiğini biliyordu. Kendisi için de kolay bir zaman değildi ama Yeon için elinden geldiğince güçlü durmayı deniyordu. Yeon'u o halde görmek onu daha da üzse de, bir erkek arkadaş olarak onu mutlu etmek göreviydi. Kızlardan çok uzaklaşmasını da istemiyordu ama onlarla durmanın onu daha da üzdüğünü biliyordu. Aklına dolan düşünceler yüzünden oynadığı oyunu kaybedince telefonu masaya bıraktı ve iç çekti.
Yeon 10 dakikalık gecikmiş olsa da, kafeye varmıştı. Yüzündeki maskesi ve şapkası onu kimsenin fark etmemesini sağlıyordu, ne kadar yorgun olduğunu. Hakkında çıkacak kötü haberler, istediği son şeydi. Mois'in de yüzünü kapatan maskesine rağmen, ona gülümsediğini görebiliyordu.
"Hoş geldin."
Yeon sadece kafasıyla selam verip oturdu. İkisi de limonata söyledikten sonra, ortama saçma bir sessizlik hakim olmuştu. Mois dayanamayıp elini Yeon'un masadaki eline koydu.
"Senin için zor zamanlar olduğunu biliyorum ama konuşmazsak bunları çözemeyiz. Bir haftadır hayalet gibisin, sabahları kahvaltı yapıp bir şey yemiyorsun. Geceleri uyumuyorsun. Benimle konuşmuyorsun. Yeon, kendine zarar veriyorsun."
Yeon bir süre daha yere baktı, sonra fısıltı gibi konuştu.
"Hayalet gibi olursam, ona daha yakın olmaz mıyım?"
Mois, içine dolan ağlama isteğini bastırdı ve hızlıca ayağa kalktı. Kafede olmaları umrunda değildi. Yeon'un yanında eğilip ona sıkıca sarıldı. Hafifçe titreyen Yeon ağlarken, ona sımsıkı sarıldı.
"Her şey iyi olacak Yeon, her şey iyi olacak. Her şey iyi olacak. Eskisi gibi mutlu olacağız."
Bu dediklerine Mois bile inanmamıştı. O olmadan, eskisi gibi olmayacaktı her şey. Yine de, bir şekilde anlatmaları gerekiyordu. Her şey iyi olacaktı, olmalıydı. Yeon sonunda sakinleştiğinde, Mois geri çekildi ve maskesini çıkartıp gülümsedi.
"Daha iyi misin?"
Yeon da hafif bir gülümseme sundu ona. Mois'in gülümsemesi daha da büyümüştü, bu güzel gelmişti.
"Evet."
Mois maskesini takıp ayağa kalktı ve Yeon'un saçlarını karıştırdı. Yeon kaşlarını çatıp saçlarını düzeltirken, Mois kıkırdadı. Bu eskiye dönebileceklerine dair bir umuttu. Yerine oturduktan sonra, Yeon'un elini tuttu tekrardan.
"Yeon, sana bir şey soracağım. Hayır dersen de anlarım ama bir süreliğine bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum."
Yeon ona bakarken, Mois yutkundu ve derin bir nefes aldı.
"Ufak bir daire tuttum, tek odalı. Bir yıllık anlaşma imzaladım. Uygun fiyatlıydı. Arada orada kalıyorum, biliyorsun bazen bizim yurt çekilmez oluyor. Bir süre, benimle orada oturmak ister misin? Yani, yurtta kalmanın senin için zor olduğunu biliyorum. Bu nedenle bir süre uzaklaşman en iyisi bence."
¡İkinci Seçim!
Teklifi kabul et
Teklifi reddet
Uyarı: Yapacağınız seçim, hikâyenin gidişatını belirleyebilir. Yanlış ya da doğru seçim yok. İyi ve kötü son yok. Sadece seçimler ve sonlar var. Her son, istediğiniz gibi olmayabilir.
Örnek: Yeon gitsin dediniz. Yeon gitmeseydi, Mois bu teklifi yapmayacak, bu seçim olmayacaktı. Bu bölüm olmayacaktı. Dikkatli seçin.