Jungkook kaldıkları otelde, Wendy'nin ayrılıp kendi odasına geçtiğinde odasına girip kapıya sırtını dayadı ve derin bir nefes aldı. İyi gibi davranmaya çalışmıştı gece boyunca , ama hayır sürekli Jimin'i düşünmüştü. Bir kere görmesi yetmişti başladığı yere dönmek, tekrar onu gece gündüz fark etmeden düşünüp durmaya başlaması için. Daha fenası uyku da uyuyamıyordu, uykusunda da Cassandra Park onu rahat bırakmıyordu çünkü. Balo boyunca Jimin'e Cassandra'nın bir fotoğrafı olup olmadığını sorup sormamak arasında gidip gelmişti.
Moskova'ya döndüğünde Taehyung'a artık bu konudan bahsetmeye karar verdi, o illa ki bir çözüm bulurdu.
Jeon Jungkook'u bu gece boş bir otel odası alışık olduğu yalnızlıkla karşılarken, Park Jimin eve girdiğinde boynuna kızı atlamıştı. Cassandra'yı kucağına alıp yanağından öptü, "Neden uyumamışsın sen?" dedi sahte bir sinirle.
Yanlarına gelen Chan ondan önce lafa atladı, "Seni bekleyeceğini söyleyip durdu çünkü uyutamadık."
"Sekiz yaşında bir çocuğu mu uyutamadınız?" dedi Jimin , hizmetçileri de kast ederek.
"Aynı zamanda cadı ve senin kızın olduğunu hatırlatmak isterim." Ters ters Cassandra'ya baktı, "Korkunç bir kombinasyon."
Cassandra sanki saat dörde gelmiyormuş gibi enerjikti, Jimin'in kucağından inince Chanyeol'un bacağına asıldı. "Çok huysuzsun."
Chanyeol sanki bacağına kene yapışmış gibi Cassandra'yı sallarken evi küçük kızın gülüşleri doldurmuştu.
"Hadi artık uyuman gerek." Dedi Jimin , buz mavisi saçlarını karıştırıp.
"Dur! Birkaç sorumu cevaplarsan söz veriyorum hemen yatağa gideceğim."
Jimin kaşlarını kaldırarak kollarını önüne bağladı,
"Söz veriyorsun bak?"Cassandra ciddi bir şekilde tek elini havaya kaldırdı, "Park Chanyeol sözü."
Chanyeol gururla gülümserken Jimin gözlerini devirdi. "İyi hadi, yürü." diyip Cassandra'nın peşinden odasına çıktılar ve odaya girdiği gibi Cassandra'nın işaret ettiği sandalyeye oturdu. Küçük kız pek bir ciddileşmişti, sanki sorgudaymış gibi Jimin'in karşısına oturup kollarını önüne kavuşturdu.
"Balo nasıldı?"
"Güzel."
"Jungkook orada mıydı?"
Jimin sabır dilercesine iç çekti. "Evet Cassandra."
"Beni sordu mu?"
"Hayır konuşmadık."
Cassandra somurttu, "Niye konuşmadın?"
"Niye konuşayım?"
"Neden konuşmayasın ki?"
"Neden konuşayım ki?"
"Konuşmaman için bir sebep yok.
"Konuşmam için bir sebep yok."
"Neden?!"
"Ne..."
"Tamam kesin." Dedi kapının eşiğinden Chanyeol.
"Yüz kere neden diye sorarak soru hakkını doldurdun Cassandra, uyu artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fireonwater²:eternity
FanfictionMoskova, sekiz sene önce bir ucundan diğer ucuna kadar alevlere boğulmuştu. Taşların bile eridiği o günden kalan çatlaklar, tekrar suyla dolana kadar da hep kuru kalacak ; orada hiç hayat olmayacaktı. Ateşin onu dindirecek suya, suyun onu dizginleye...