12| Çok iyi bildiği bir sima.

1.6K 236 246
                                    

flashback 4/4

Jeon Meclisi'ndeki toplantıdan yaklaşık bir hafta sonra bekledikleri gibi, Park Jimin kapılarına dayanmıştı. Bedeninin çok hızlı iyileşmesinden dolayı, oldukça dinç görünse de Roksana onunla göz göze geldiği an anlamıştı ne kadar yorgun olduğunu.Korkutucu hikayeleriyle büyüdüğü, güçlü Park Jimin ölü bir adamın gözlerine sahipti.

Meclisin büyük avlusuna girerken duruşu dikti, oldukça normal davranmıştı. Roksana'nın kibarca elini öpmüş, çay teklifini de kabul etmişti hatta.

"Moskova'ya ilk gelişiniz mi?" dedi Roksana.

Jimin kahvesinden bir yudum alıp olumlu anlamda kafasını salladı, "Kardeşlerim daha önce gelmişlerdi ama benim ilk gelişim."

"Kardeşleriniz.." Roksana yüzüne sahte bir üzüntü yerleştirdi, "Kaybınız için çok üzgünüm."

Jimin'in de açmak istediği konu buydu. Elindeki fincan ve tabağı cam sehpaya bırakıp hafifçe öne eğildi, "Ben de sizinle bunun hakkında konuşmak istiyordum."

Roksana dinlediğini belirtircesine kafasını salladı. Bu sırada avlunun her bir köşesinde hizmetçi gibi görünen cadılar emir bekliyorlardı. Jimin daha gelmeden saatler öncesinden yerlerini almışlar, tüm meclis buradaydı. Roksana'nın, Jimin'e içirdiği çayda vampirleri zayıflatan otlar vardı. Ama elbette bu yeterli olmayacaktı, Jimin malikanenin bahçe kapısından girdiği andan itibaren buraya gelene kadar ustaca hazırlanmış ; onu zayıflatacak kalkanlardan geçmişti. Cadıların güçlerini sınırlamadığı veya muhtemelen sınırlayamadığı için bu işlemler olabilecek en kolay şekilde olmuştu. Köşelerdeki cadılar da hâlâ buna devam ediyorlardı.

"Kız kardeşim Rose için geldim."

"Kız kardeşiniz vefat etti?"

Soğuk bir gülümseme geçti dudaklarından, "Evet. Ama biz doğaüstü varlıklarız. Bu durum kalıcı olmak zorunda değil, sizden bunun için yardım istemeye geldim."

Roksana'nın kaşları havalandı, "Ben bir kara büyücü değilim Lord Park, ölümü tersine çevirmeyi bırakın bahsettiğiniz şey kara büyü."

Jimin'in sinirlenmeye başladığını görebiliyordu, hafifçe titreyen elleri de bunun kanıtıydı. "Size kimse yardım edemez." diye ekledi.

"Dünyanın en güçlü cadı soyu olduğunuzu iddia ediyorsunuz ve benden hiçbir şekilde bunu yapamayacağınızı anlamamı mı bekliyorsunuz?" dedi Jimin dişleri arasından, "Karşılığında kendi canımı vermeye hazırım, tekrar düşünün."

"Size yapmam değil, yapamam diyorum. Ben bir kara büyücü değilim , soyum da saf büyü yapan cadılardan oluşur; kara büyü bir lekedir ve benim soyumda böyle bir şey yok."

Jimin'in sınırına geldiğini görüyordu, bilerek onu sinirlendiriyordu ki tüm kontrolünü yitirsin. Cadılar tam o an saldıracaklardı.

"Kendimi yeterince açık ifade edemedim sanırım." Jimin gözlerini Roksana'nın boynuna dikmişti, Roksana derin bir nefes aldı. Yaptıkları tüm hazırlığa rağmen Jimin ondan daha hızlı davranıp en azından boğazını parçalayabilirdi. "Rose'yi bana geri vermezseniz tüm meclisinizde yaşayan tek bir cadı bile bırakmam." diye açıkça tehdidini ortaya koydu.

fireonwater²:eternityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin