8| Sen benim her şeyi(m)sin.

2.9K 324 410
                                    

y/n: Şimdi bölüm niye gecikti size hemen söylüyorum:

SMUT YAZMAIYORUM 72839292 KERE BAŞTAN YAZDIM MAL GİBİ YAZIYORUM

gerekçem buydu,  iyi okumalar

Bu arada bölüm şarkısı gene koyamadım ama Lana Del Rey-Body Electric koymak istiyodum yani malum kısmı onunla okuyabilirsiniz


+++


Hıçkıra hıçkıra ağladıktan sonra gelen bitkinlik, Jeon Jungkook'un tüm vücudunu kaplamıştı. Dakikalar ardı ardına geçerken o kafasını Jimin'in boyun girintisinden kaldıracak gücü kendinde bulamıyordu, ya da bulmak istemiyordu.

"Jungkook."

Jimin'in kadife gibi sesiyle, kulağının hemen dibinde ismini söylemesi ve saçlarını okşaması hayal gibiydi. Sanki, nadir gördüğü güzel rüyalardan birindeydi.

"Gitme." diye mırıldanabildi sadece, yanlış olduğunu bile bile. Jimin gülümsedi.

"İstersen bu gece yola çıkmam, Kore'ye yarın giderim." dedi. Daha uzun kalmak isterdi, ama Cassandra'nın o daha fazla gecikirse evi nasıl birbirine katacağını tahmin edebiliyordu. İllüzyon büyüleri öğrenmeye başladığımdan beri tam bir baş belası olmuştu, evdekileri kandırıp duruyordu.

Aynı zamanda, Rusya'dan ayrılmadan önce tek başına halletmesi gereken birkaç işi vardı. Ve erteleyemezdi.

Jungkook derin bir nefes alıp yavaşça boyun girintisinden kaldırdı kafasını ve doğruldu. Birbirine karışmış saçlarını pek bir etkisi olmasa da hafifçe geriye yatırıp göz altlarını elinin tersiyle sildi. "Seni burada tutamam, eve dönmen gerek biliyorum. İstersen şimdi gidebilirsin."

"Seni özledim ama.." uzanıp Jungkook'un saçlarını karıştırdı, "Hazır sen huysuzlanmazken, tadını çıkarayım izin ver de."

"Siktir oradan."

"Küfür ha, bana?"

Jungkook gözlerini devirdi, ama bir yandan da gülüyordu.

Bir yandan da Winter'ın söyledikleri aklına gelip duruyordu. Denge kurmalısın demişti, haklıydı biliyordu. Jimin güçlü bir kara büyücüye karşı bir kere kazanmıştı, ama Rose'yi kaybetmişti. Jungkook sebep olabileceği şeyleri düşünmeden edemiyor, ama Jimin'den de uzak kalamıyordu.

Gerçi, Taehyung hiçbir zaman ona Jimin ile birlikte olma dememişti. Özel hayatına, kiminle olduğuna hiçbir zaman dikkat bile etmezdi. Tek bir şartı vardı, ihanet istemiyordu. Taehyung, Jungkook'a aşık falan değildi ; kimseye aşık olabilecek birisi değildi zaten. Belki de tek kuralını çiğnemezse, bu iş yürüyebilirdi. Taehyung onun için hâlâ ayrıydı, ona asla ihanet etmezdi. Bu yeterli değil miydi?

"Fazla düşünme."

Jimin'in sesiyle daldığı düşüncelerden sıyrıldı, gözlerini odaklandığı çimlerden ona çevirdi.

"Meclisten mi çekiniyorsun? Ya da vampirlerden?"

Jungkook gözlerini devirdi, "Hesap vermem gereken kimse yok Jimin, şehir benim artık."

Jimin o böyle konuştukça, içten içe gururlanmadan edemiyordu. Evet değişmişsin, dedi kendi kendine. Ve bu ona çok yakışmıştı.

"Sorun ne o zaman?"

"Sorun..." Kafasını kaldırıp Jimin'in yüzüne baktığında, aklına toparlamaya çalıştığı cevapları unuttu. Buradan kalkıp gitmek için bir bahane üretecekti oysa ki, ama aklından uçup gitmişti. "Sorun, yok."

fireonwater²:eternityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin