flashback
Moskova'da hoş bir ilkbahar sabahıydı. Kara ve soğuğa alışık olan bu şehirde güneş ve sıcak bulunmaz nimetti. Jeon Jungkook ve Kim Taehyung da güzel havanın tadını çıkarabilmek için cadı meclisi binasının büyük bahçesinde buluşmuşlar, epeyce bir koşuşturduktan sonra yorulup çimlere uzanmışlardı.
"Kışın hiç gelmesini istemiyorum." dedi Taehyung, "Keşke sonsuza kadar yaz olsa, ya da ilkbahar."
"Kış daha güzel." Diyerek karşı çıktı Jungkook, o hep kışı daha çok sevmişti. Karı seviyordu, buz tutan nehirin üstünde yürümeyi de.
"Hem sonsuza kadar olsa sıkılırdın."
"Yoo." Taehyung bir yandan da kopardığı papatyayı kulağı ile saçları arasına sıkıştırdı. "Sonsuzluk harika olmalı. Vampirler sıkılmıyor."
Jungkook gözlerini devirdi, "Sonsuza kadar yaşamak sevdiğin herkesin ölümünü izlemek demek, çok kötü. Asla istemezdim."
"Park ailesini hiç duydun mu? Onların hepsi ölümsüz yani kimse kimsenin ölümünü izlemek zorunda değil."
"Ne güzel çözümü buldun sen öyle." Dalgın dalgın çiçeklerle oynayan Taehyung'a çevirdi kafasını ve hafifçe kaşlarını çattı, "Şimdi de vampir olmaya mı karar verdin?" Taehyung çok sık gelecekle ilgili hayal kurardı ve her bir hayali diğerinden farklıydı, Jungkook artık ciddiye bile alamıyordu onu.
Taehyung yüzünü güneşe çevirdi, siyah saçları parlamış ; kirpikleri sarı ışıltılarla aydınlanmıştı.
"Hayır." Gülümsedi, "Ben güçlerimi seviyorum.""Senin kadar güçlü olsam ben de severdim."
"Sen yeterince çabalamıyorsun ki."
"Olmayan şeyi yoktan var edemem Tae."
"Hiç mantıklı değil." Taehyung, Jungkook'un büyü gücünden yoksun olduğunu anlamlandıramıyordu.
Annesi Jeon Barbara, cadı meclisleri liderleri arasında en güçlü olandı. Jeon soyu da aynı şekilde, Jungkook nasıl böyle olabilirdi?"Bence farklı şeyler denemelisin. Bazı cadıların eğilimleri farklı olabiliyormuş, yatkınlıkları. Ben kendim için de böyle düşünüyorum."
Jungkook anlamamıştı, "Ne gibi?"
"Güçlerimi doğru alanda kullanmıyorum bence, çok daha fazlasına sahip olabiliriz. Sınırlandırılmamış, birçok kaynağa bağlı olmayan büyüler de var. Element vampirleri bile sınırlandıramıyor. Bence ihtiyacımız olan bu. Ateşten, sudan, hava olaylarından veya toprağın sunduklarından değil. Yaşamdan ve ölümden güç almalıyız."
"Kast ettiğin her neyse.." gözlerini Taehyung'a çevirdi. "Kullanan hiç görmedim."
Taehyung kafasını salladı, "Ben de."
flashback end.
Moskova
Leo, boynundan hâlâ sızan kanı baş parmağıyla silip koltuğun üstündeki gömleğini aldı. "Bu gece kalabilir miyim?" diye sordu pencerenin önünden dışarıyı izleyen Jungkook'a.
"Olmaz." dedi ve elindeki vodka dolu kadehten bir yudum aldı.
Leo'nun beklediği cevap da buydu zaten ama omuzlarının düşmesine engel olamadı, "Hâlâ bana Lord Park dan dolayı sinirli misiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fireonwater²:eternity
FanfictionMoskova, sekiz sene önce bir ucundan diğer ucuna kadar alevlere boğulmuştu. Taşların bile eridiği o günden kalan çatlaklar, tekrar suyla dolana kadar da hep kuru kalacak ; orada hiç hayat olmayacaktı. Ateşin onu dindirecek suya, suyun onu dizginleye...