"Çal."
Chenle Jisung'un kafasını hafifçe öne eğerek söylediği kelimeye öncelikle derin bir nefes alarak karşılık verdi. Ardında da Jisung'un eline kenetli olan elini ondan ayırarak yavaşça kapıyı tıklattı. Eve varmadan önce birkaç kez koşarak kaçmaya çalışsa da Jisung her seferinde onu gülerek yakalamış ve ailesinin evine doğru çekiştirmişti. Uzun uğraşlar sonucu amacına uğraşmıştı da.
Diğerlerinin de söylediği gibi hiç sakin olamamıştı Chenle. Şu an bile elinin çok da şiddetli olmayan bir şekilde titrediğini hissedebiliyordu.
Kapı yavaşça açıldığına Chenle gözlerini sımsıkı kapatacak gibi olmuştu ama bunun ne kadar saçma bir hareket olduğun fark ettiğinde anında kendini dizginledi. Bir yandan da bugün kolay geçmeyecek diye düşünüyordu.
Kapıyı Bayan Park açmıştı. Bir eli kapının kolunda durmaya devam ederken bir yandan da Chenle'ya gülümsüyordu.
"Hoş geldin oğlum."
Bayan Park hafifçe eğilerek Chenle'yu selamladığında Jisung gözlerini devirdi. Bayan Park'a aynı şekilde gülümseyip eğilerek karşılık veren Chenle ise yanındaki hareketlenme ile istemsizce gözlerini Jisung'a çevirmişti.
"Yine mi görünmezim?" dedi Jisung. Bıkmış olduğu gerçeği kullandığı ses tonundan anlaşılıyordu.
Annesi Jisung'a cevap vermeden arkasını dönüp kapıdan uzaklaştığında Jisung uzun zamandır girmemiş olduğu eve girmek amaçlı ileri doğru bir adım attı. Bunu yaparken Chenle'yu kolundan tutup çekiştirmeyi de es geçmemişti tabii. Biliyordu ki Chenle'yu kendisine çekmese o orada durur, içeri girmezdi.
İçeri geçtiklerinde Bayan Park tekrar Chenle'ya döndü. O sırada koltukta oturuyor olan Bay Park da gülümseyerek ayağa kalkmıştı.
"Bir şey içer misin canım?"
Chenle Bayan Park'tan hazırlanıp da geldiği soruyu duyduğunda istemsizce gülümsemişti. Gelmeden önce ciddi manada fazlaca telaşlandığı için Jisung dayanamayıp ona birkaç tüyo vermişti.
"Portakal suyu varsa alabilirim Bayan Park." dedi Chenle. Yüzündeki gülümseme henüz silinmemişti çünkü beklediği yerden soru gelmesinin sevincini hâlâ yaşıyordu.
Bayan Park duyduğu cümle ile gülümsemesini genişletip buzdolabına yönelirken "Lütfen, bana anne de." demeyi de unutmamıştı. Chenle istemsizce kızardığında Jisung hafifçe gülüp Chenle'nun kulağına eğildi. "Sıra sende."
Bayan Park bardaklara portakal suyu doldururken Chenle ile Jisung salona yöneldiler. Bay Park ile karşılaşmadan önce ise Chenle Jisung'a fısıldayarak "Görünmez misin?" diye sormuştu. Fakat yüzündeki gülümseme ile ikiliye yaklaşan Bay Park anında konuşma ortamını bozdu.
Chenle tekrar kızarmamak için kendini sağlama almaya çalışırken eğilip yalnızca "Merhaba." demekle yetinmişti. Karşısındaki adama Bay Park diye hitap ederse ne olacağı bilinmezdi.
Selamlaşma faslı bittiğinde herkes koltuklara otururken Bayan Park da üstü dolu tepsi ile salona gelebilmişti. Bayan Park Bay Park'ın yanına geçtiğinde ise Jisung konuşmaya başlamıştı.
Kavga başlatmak ister gibi bir hâli vardı?
"Buraya her geldiğimde görünmezmişim gibi mi davranacaksın bana?"
Jisung pek de sakin olmayan bir ses tonuyla konuştuğunda Bayan Park kaşlarını havaya kaldırıp bir anda Jisung'a dönmüştü. Chenle'nunsa şu an neler olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu.
Bayan Park biraz yüksek bir sesle "Oh, üzgünüm. Yılda iki kez bu tartışmayı gerçekleştirmenin seni yoracağını düşünmemiştim." dediğinde Chenle konunun Jisung'un kendi evine oldukça az geliyor olması olduğunu anlamıştı. Ve doğrusunu söylemek gerekirse buna şaşırmamıştı da çünkü Jisung ile oda arkadaşı oldukları için onun buraya seyrek bir şekilde geldiğinin bilincindeydi. Ayrıca Bayan Park konuştuğunda Chenle bir şeyi daha fark etmişti; Jisung annesine kesinlikle fazlaca benziyordu. Belki Bay Park konuşsa babasına benzeyip benzemediğini de anlardı ama o, her gün karşılaştığı sahneyi izliyormuş gibi bir rahatlıkla elindeki portakal suyunu yudumlamakla meşguldü.
Jisung annesine aynı hiddetle cevap verirken sakinleşmek için kendine bir saniye tanıdı ve ardından da "Chenle'nun yanında tartışmayalım istersen." dedi. Ne var ki ses tonu eskisine nazaran pek de düzelmemişti.
Chenle Bayan Park'ı anlayabiliyordu. Kendisini onun yerine koyduğunda o da elbet Jisung'un evini daha sık bir şekilde ziyaret etmesini isterdi. Özellikle de gelmesi için fazla bir engel yokken.
Jisung'un kurduğu cümleye Bayan Park öncelikle gözlerini devirerek cevap verdi. Fakat "O da artık aileden biri, ve sayende bunun gibi tartışmalara daha çok şahit olacak gibi duruyor." demeyi de geciktirmedi.
Annesinin dediklerine Jisung itiraz edecek gibi olsa da Bayan Park oğlundan gelecek hamleyi önceden anlayarak "Sakın o benim yalnızca sevgilim ya da daha yeni birlikteyiz deme bana." diye devam etmişti sözlerine, "Arkadaşlarını getirmeyi bırak sen buraya kendin bile zorla geliyorsun. Demek ki oldukça önemli biri."
Bu sefer gözlerini deviren Jisung olmuştu ve düşünmeden cevap vermişti annesine. "Tabii ki öyle ama-"
"Ama'sı yok Jisung..."
Chenle bundan sonraki tartışma adımlarını duyduğuna emin değildi. Çünkü tartışmayı takip etmek yerine Jisung'un düşünmeden annesine 'tabii ki' diye cevap vermesine takılmıştı.
Takıldığı iki kelimeyle birlikte gözlerini yanında oturan Jisung'a çevirdi. Jisung annesiyle tartışırken Chenle bir süre gülümseyerek Jisung'un yüzünü inceledi. Tartışma ortamı onu germemişti. Hatta tartışmanın fazla büyük olmamasıyla birlikte tüm dikkatin kendi üzerinde toplanmamış olması onu rahatlatmıştı bile. Fakat en çok Jisung'u incelerken su serpilmişti içine. Endişelenmesinin gerekmediğine oldukça emin olmuştu onu incelerken. Ve duyulan sesler boğuk olsa da içindeki rahatlama ile konuşmanın bir yerine dalarak "Siz merak etmeyin, gerekirse ben kaçırır getiririm onu buraya." dediğinde Bayan Park'ın birkaç saniyeliğine durup onun yüzüne gülümseyerek baktığını hatırlıyordu.
**********
Bayan Park gülümseyerek kapıyı kapattığında Chenle hafifçe gülerek hızla arkasında durmakta olan Jisung'a döndü. Jisung Chenle'nun neden bu kadar mutlu olduğunu düşünürken kesinlikle Chenle'nun üzerine atlamasını beklemiyordu.
Chenle Jisung'un üzerine atladığında bu Jisung'un beklemediği bir hamle olduğundan dolayı ikili önünde duruyor oldukları evin bahçesinde Jisung'un sırtı çimenlere gelecek şekilde yere yapıştılar. Fakat yine de Chenle "Beni sevdiler!" diye bağırıp dururken içerisinde bulundukları durumu umursuyormuş gibi görünmüyordu.
Chenle mutlulukla hareket ederken bu sefer diğerini izleyen Jisung olmuştu. Chenle'nun mutluluğu onun da yüzüne yansımıştı ve gülen Chenle'yu izlerken gözlerinin kısılmasına engel olamamıştı.
Chenle'nun bu kadar sevinmesini anlamlandıramıyor olsa da sonunda içindeki endişeyi atmış olduğundan dolayı o da oldukça mutluydu. Zira onun o telaşına en yakından kendisi şahit olmuştu.
Chenle hızını alamayıp aceleyle ayağa kalkıp evin bahçesinden ayrıldıktan hızla ileri doğru koşmaya başladığında Jisung da gülerek ayağa kalkmıştı. Gittikçe uzaklaşan Chenle'nun arkasından gitmeden önce ise perde aralığından gülümseyerek ikiliyi izleyen anne ve babasına el sallamayı da unutmamıştı.
**********
kaossuz bir bölümümüz yok yemin ediyorum ya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
öpüşlerim hafifletti kahkahanı, chensung
Fanfictiondiğer insanların kulağına işlerken benim yüreğime işleyen sesini durduramazdı hiçbir şey, öpücüklerimden başka.