"Jisung, nereye?"
Jisung'un Chenle ile olan konuşmasını bitirip telefonunu göğsüne yaslamasının üzerinden saniyeler geçmişti ki Jisung üzerinde oturmakta olduğu siyah koltuktan hızlıca kalkıp Yangyangların evinin kapısına doğru koşmaya başlamıştı.
"Ben yurda dönüyorum!"
Yangyang Jisung'un aniden yaptığı hareketleri anlamlandıramamış olsa da olanları Yangyang'ın yatağından izliyor olan Renjun gözlerini devirip "Sonunda." diye fısıldamış ve elindeki kitabı yanındaki sehpanın üzerine koyup sevgilisinin yanına ilerlemişti.
Çok geçmeden büyük evden çıkan Jisung yurdun yakınlarda olmadığını unutarak minibüse binmeyi es geçip aynı hızla yurda doğru koşmaya devam etmişti.
Yol boyunca neden koştuğunu sorguluyor olsa da bir saniyeliğine bile hızı azalmamıştı. Bilakis, yavaş yavaş hızlanıyor gibi duruyordu.
Hızlı tempolu koşunun sonucunda Jisung, kendisinden beklenmeyen bir şekilde minibüsle on iki dakikada vardığı yurda koşarak yedi dakikada varmıştı. Bu durumu fark etmesinin ardından öncelikle olduğu yerde durup kendini tebrik etmiş, sonra da karşısına çıkan demir kapının açık olmasını umursamadan demirlerin üzerine tırmanmaya çalışmıştı.
Demirlere tırmanmakta bir sorun yoktu, sorun yere inmeye çalıştığı anda başlamıştı.
Birkaç kez yere düşecek gibi olsa da yere sağ salim inebildiğinde derin bir nefes alıp anlık Jaemin hyunguna özenerek "Vaov." demiş ve hızla odasının yolunu tutmuştu.
Odasına vardığında kapının ses çıkarabileceğini düşünmeden onu çarparak kapatmış ve içindeki endişeyle telefonunun şarj aletini aramaya koyulmuştu. Telefonunun şarjının ne zaman biteceği belli olmuyordu ve Jisung da işini şansa bırakmak istemiyordu.
Telefonunun şarjda bulunduğu birkaç saniyenin sonunda Chenle'ya söz verdiği gibi ona mesaj atmaya karar vermişti. Fakat çok geçmeden bu fikirden vazgeçip kendine hakim olamayarak direkt Chenle'yu görüntülü aramıştı.
Aradan geçen birkaç saniyenin ardından telefonu saçları bir hayli dağınık olan bir Chenle açmıştı.
Jisung Chenle'nun saçlarının dağınıklığını fark ettiğinde kaşlarını çatıp hafifçe gözlerini kısarak hızlı hızlı nefes alıp verirken şaşkınlıkla "O saçının hali ne öyle?" demişti.
Chenle Jisung'un kurduğu cümleyi duyduktan sonra gözlerini devirip ne zaman tutmaya başladığını bilmediği nefesini vermiş ve içinde bulunduğu durumu kısaca "Böcek istilası." diyerek açıklamıştı.
Chenle'nun mükemmel cevabı Jisung'u kahkahalarla gülmeye itmişti. Jisung ise Chenle'nun kendisine sinirleneceğini bildiği için gülmesini tutmak amaçlı dudaklarını birbirine bastırmıştı.
Jisung'un gülmemek için kendini tuttuğunu fark eden Chenle, elini hafifçe havaya kaldırıp gözlerini kapatarak "Durma, gül hadi." demişti. Jisung da Chenle'dan onay almış olmanın mutluluğu ve aralarındaki mesafeden dolayı Chenle'nun kendisine bir şey yapamayacağının bilinciyle zorla tuttuğu kahkahalarını serbest bırakmıştı.
Kahkaha atarken gözleri kapanmış olan Jisung az da olsa sakinleştiğinde gözlerini birazcık açabilmiş ve Chenle'nun da yüzünde hafif bir gülümseme olduğunu fark etmişti. Bunun üzerine düşünüp kendinde hüküm veremeden ise Chenle hafifçe çatmış olduğu kaşlarıyla yeniden konuşmaya başlamıştı.
"Biz ne zamandan beri telefonları ters tutuyoruz?"
Chenle merakla sorduğunda Jisung'un kahkahaları kesilmiş ve Jisung Chenle'ya cevap verebilecek kadar kendine gelmişti.
"Benim telefonum şarjda olduğu için önce ben ters tutmaya başlamıştım. Aramayı cevapladığında ise tersliği fark edip istemsizce sen de telefonunu çevirmiş olmalısın."
Jisung'un yaptığı açıklama Chenle'ya mantıklı gelmişti ve Jisung Chenle'nun duyduklarına şaşırdığını düşünüyordu.
Chenle Jisung'un mantıklı açıklamasının ardından dudaklarını büzerek kafasını yavaşça aşağı ve yukarı doğru sallamaya başlamış sonra da "Geçen gün olanlardan sonra güzel bir karar olmuş." demişti. Jisung da Chenle'ya hafifçe gülümseyerek karşılık vermişti.
Jisung'un konuşmayacağını fark eden Chenle tekrar söz hakkını kendisinde görmüştü.
"Bana mesaj atacağını sanıyordum, neden direkt aradın ki?"
Açıkçası bu sorunun cevabını Chenle kadar Jisung da merak ediyordu.
"İşimi sağlama almak istedim sanırım."
Chenle Jisung'un verdiği cevaptan tatmin olmamış olsa da onu kafasını sallayarak onayladı ve "Başlayalım mı?" diye sordu. Jisung da onu kafasını sallayarak onayladığında Doctor Who izleme seansları başlamıştı.
**********
Dizinin birinci sezonu bittiğinde Jisung tekrar Jaemin hyunguna özenerek "Vaov!" demiş ve kendini üzerinde oturmakta olduğu Chenle'nun yatağına bırakmıştı. Bunun üzerine Chenle kahkaha atıp "Jaemin hyunga mı özeniyorsun?" demişti.
Birkaç günün ardından Chenle'nun kahkahasını ilk defa duyuyor olan Jisung yavaşça doğrulup Chenle'ya "Tabii ki." deyip sağ gözünü kırptıktan sonra sağ elinin parmaklarını silah şekline getirip elini hızla aşağı yukarı sallamıştı.
Üç gün çok da uzun bir süre olmasa da Chenle ve Jisung bir süredir yedi yirmi dört birliktelerdi ve bu yüzden ikisi de birbirini oldukça özlemişti.
Ayrıca Jisung Chenle'nun gülüşünü hafifletecek etkeni Chenle Kore'ye dönene kadar gerçekten bulacaktı.
Jisung derin düşüncelere daldığında onu kendine getiren Chenle'nun sesi olmuştu.
"Oraya geldiğimde gaz maskesi takıp etrafta 'Are you my mommy?' diyerek gezmezsem ben de Slitheen olayım."
Chenle Jisung'un kendisine cevap vermesini beklemeden hafifçe silkelenip gözlerini tavana çıkarmış ve sözlerine "Çok çirkinler." diye devam etmişti.
Jisung Chenle'ya hak vererek onu onaylamak amaçlı kafasını salladı. Gerçekten de çok çirkinlerdi.
Slitheen ırkını düşünürken ikisi de istemsizce derin bir nefes almıştı. Ardından da Chenle kollarını açarak büyük bir coşku ile tekrar konuşmuştu.
"Şimdi sıra Jim Carrey'nin filmlerinde!"
Chenle'nun çocuksuluğuna gülen Jisung ondan eksik bir yanının olmadığını bilirken aynı zamanda da geri dönüşü olmayan bir bataklığa girdiklerinin bilincindeydi.
**********
geriye kalan dört günü daha kaç bölüme sığdırırım bilmiyorum ama bu ficin de bir yerde bitmesi gerekiyor artık
bir de hikaye iyice "chenle çin'e gittikten sonra yaşananlar"a döndü de hadi bakalım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
öpüşlerim hafifletti kahkahanı, chensung
Fanfictiondiğer insanların kulağına işlerken benim yüreğime işleyen sesini durduramazdı hiçbir şey, öpücüklerimden başka.