story
Tüm insanlığın görüp görebileceği en sakar ve dikkatsiz insanlardan biri olan Park Jisung, Neova Kafe'ye vardıkları anda arabanın camına yapışıp, arabadan çıkmaya yeltenmeden etrafa göz attıktan sonra aradığı insanları görmesinin ardından heyecanla arabanın kapısını açmış ve yüzündeki gülümseme ile ayağını burkup yere yapışmıştı. Jisung'un bu hallerine alışık olduğu halde her yere düşüşünde gülüşünü engelleyemeyen Chenle'nun yüksek sesli gülüşünden sonra ise ikiliyi beklemekte olan Jaemin, Jeno, Haechan, Mark, Renjun, Yukhei ve Jungwoo da onların geldiğini anlamıştı.
Yere düştüğü anda yüzündeki gülümseme silinmiş olan Jisung, Chenle'nun durmak bilmeyen kahkahaları eşliğinde ayağa kalkmıştı.
"Sanırım kot pantolonum yırtıldı."
Jisung çok hızlı bir şekilde yere düşmemiş olmasına rağmen kot pantolonunun yırtıldığını görünce çoğu zaman yaptığı gibi dudaklarını büzmüştü. Asıl sorun pantolonun yırtılması değildi aslında, sonuç olarak son zamanlarda dünyanın her tarafından insanlar birkaç yırtık için pantolonlara olması gerektiğinden daha fazla para harcıyordu. Asıl sorun, dizinin kanıyor olmasıydı.
"Hadi, gidelim."
Kahkahalarını durdurmayı başaran Chenle, Jisung'un kolunu tutup, onu arkadaşlarının olduğu masaya doğru çekiştirmeye başlamıştı. Jisung da bacağını boş verip ona ayak uydurmaya çalışmıştı. Birkaç küçük sıyrıktan bir şey olmazdı sonuçta.
"Biz geldik."
Chenle'nun kurduğu gereksiz cümleden sonra Mark "Evet, gördük. Jisung çok güzel bir giriş sergiledi." diyip büyük bir kahkaha atmıştı.
Mark'ın oluşturduğu gürültüden sonra ise masaya kapanmış olan Haechan rahatsız olmuş bir şekilde yerinde kıpırdanmıştı. Haechan'ın masaya kapanmış olduğunu o anda fark eden Jisung da sessizce "Neyi var?" diye sormuştu.
"Biz de bilmiyoruz. Geldiğinden beri böyle."
Jisung'a cevap veren Renjun, dikkatlice Haechan'a bakmaya başlamıştı.
"Sabaha kadar video oyunu oynamıştır yine, ne olacak?"
Mark'ın gülerek söylediği sözlerden sonra Haechan hızlı bir şekilde kafasını masadan kaldırmıştı. O sırada Chenle'nun yanında oturan Yukhei Chenle'ya ve onun yanında oturan Jisung'a yaklaşıp "İki saatten beri onunla uğraşıyor. Haechan'ın sabrı taşmış olmalı." diye fısıldamıştı. Haechan ise kafasını kaldırdıktan sonra Mark'a dönüp "Çeneni kapayacak mısın artık?" diye bağırmıştı.
Mark Haechan ile her uğraştığında ortaya çıkan gülümseme, onun yüzünü gördüğü anda yüzünden silinmiş ve gördüğü görüntü Mark'ı kaşlarını çatmaya itmişti. Çünkü Haechan'ın göz altları mosmor ve gözleri kıpkırmızıydı. Mark onu daha önce hiç böyle görmediğine emindi.
"Sen iyi misin?"
Mark'ın dudaklarından şaşkınlıkla çıkan kelimelerden sonra Haechan gözlerini devirip kafasını tekrar masaya yaslamaya kalkışmıştı fakat Mark elleriyle ona engel olmuştu.
"Yine ne var?"
Mark Haechan'ın kaba ses tonuna aldırmadı.
"Kafanı omzuma koy."
O masada bulunan herkesin yaptığı gibi şaşkınlıkla Mark'a bakmaya başlayan Haechan "Ne?" diye sormuştu.
"Kafanı omzuma koy."
Mark az önce söylediği şeyleri sakin bir şekilde tekrar ettikten sonra Haechan kaşlarını çatmıştı. "Hayır."
Bir anda ciddileşen Mark, Haechan'ın bu çocuksu haline gözlerini devirmişti. "Kafanı omzuma koymadığın sürece uyumanı engellerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
öpüşlerim hafifletti kahkahanı, chensung
Fanfictiondiğer insanların kulağına işlerken benim yüreğime işleyen sesini durduramazdı hiçbir şey, öpücüklerimden başka.