story
Hiçbir zaman üzerinden ayıramadığı siyah pijamaları tekrar üzerinde olup telefonundan yansıyan ışık gözlerini alıyorken diğer yatakların birçoğundan daha rahat olan yatağına uzanmış, elindeki telefon ile ilgileniyordu. Hiç kimseyle uzun bir konuşma içerisine giremeyeceğini fark ettiğinde sıkıntıyla nefesini dışarı verdi ve küçük bir çocuk gibi hafif pembe olan dudaklarını büzdü.
Anlaşılan kimse şu anda onun çocuklukları ile uğraşmak istemiyordu.
Yanında yatmakta olan şahısın da ona görüldü attığı aklına geldiğinde sinirle ayağa kalkıp oda arladaşının üzerine atlayacaktı ki, pijamalarının üzerine basıp orta hızda yere yapıştı.
Ve ardından, odada kulakları sağır edebilecek düzeyde olan bir kahkaha yankılandı.
"Chenle-ya! Gülmeyi kes!"
Jisung'un bunu demesi, Chenle'nun gülüşünü gram hafifletmemişti. Hoş, ikisi de onun o kulak çınlatıcı gülüşünü hafifletecek herhangi bir şey olduğunu düşünmüyordu.
Chenle dudaklarını birbirine bastırıp gülmemeye çalışırken konuştu. "Jisung-ah, iyi misin?"
Jisung oldukça yavaş bir biçimde ayağa kalkarken onunla dalga geçen Chenle'ya cevap vermemeye karar vermişti.
Ayaklarını yere süre süre mutfağa ilerlerken Chenle'nun "Jisung ben susadım." demesiyle duraksadı ve yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip "O zaman kalk ve kendine bir bardak su al." dedi.
Bunun üzerine Chenle yarı sinirli bir halde yatağının üzerinde duran ace ventura baskılı yastığı hiç düşünmeden Jisung'un kafasına fırlattı.
Jisung yastığı havada tutup da sinir bozucu bir şekilde Chenle'ya bakmaya başladığında artık çok geçti.
"Sakin ol ve elindeki yastığı yavaşça yere bırak."
Jisung kahkaha attı. "Hiç sanmıyorum."
Chenle endişeyle ayağa kalktığında Jisung da hızla mutfağa yönelmişti.
İkisi de mutfağa vardığında Jisung kapı eşiğindeki Chenle'ya sinsice bakmaya başlamıştı.
Chenle'nun ileri attığı her adımda, Jisung mutfaktaki pencereye daha fazla yaklaşıyordu.
Sonunda pencerenin yanına ulaştıklarında Jisung hiç beklemeden yastığı pencereden aşağı sarkıtmaya başladı.
"Park Jisung!"
Chenle'nun çığırması üzerine Jisung'un suratındaki gülümseme mümkünmüş gibi daha da büyüyerek devasa bir hale gelmişti. "Evet, Zhong Chenle?"
"Seni velet, yastığımı geri ver hemen!"
Chenle'nun dediklerinden sonra Jisung elindeki yastığı daha aşağıda sarkıtmaya başlamıştı. "Eğil ve al Chenle-ya."
Jisung gittikçe sinir bozucu bir hale geliyorken Chenle o yastığı onun elinden almak için neler yapabileceğini düşünmeye başladı.
Bir anda aklına gelen fikir ile tüm vücudunu rahatlama duygusu ele geçiriyorken kafasının üzerinde bir ampul yandığını hissetmişti.
Geriye doğru birkaç adım attıktan sonra konuşmaya başladı. "Jisung-ah, telefonunu en son nereye koyduğunu hatırlıyor musun?"
Bu sefer gülümseyen kişi Chenle olurken Jisung'un suratındaki gülümseme yavaş yavaş soluyordu. "Hayır."
Bedenini ele geçiren neşe ile kahkaha attı Chenle. "Ama inan bana, ben hatırlıyorum."
Chenle hızlı adımlarla mutfaktan çıkıp beraber kaldıkları odada bulunan iki yataktan Jisung'a ait olan yatağa ilerlerken Jisung da Chenle'nun arkasından odalarına doğru ilerliyordu.
Aradan geçen birkaç saniyeden sonra Jisung'un kendisine göz bebeği gibi baktığı Iphone 8, Chenle'nun minik parmakları arasındaydı.
Chenle'nun herhangi bir şey demesine gerek kalmadan Jisung pes ederek elindeki yastığı Chenle'ya atmıştı. Komik olan ise Chenle yastığını kurtarmak amaçlı elindeki telefonu havaya fırlattığında Jisung'un da telefonunun yere düşmesini engellemek için öne atılmış olması ve ikisinin de kıymetlilerine kavuşmalarının ardından kafalarını birbirlerine çarptıktan sonra yere yapışmalarıydı.
"Ah!"
"Ah!"
Evet, bir gün daha aşırı normal bir şekilde sonlanmıştı.
**********
merhaba! nasılsınız? umarım iyisinizdir.
nedensiz bir şekilde oda arkadaşı olmaları fikri çok hoşuma gitti ve ben de yazdım ehehe
şunu da buraya bırak stray kids weekly idol izlemeye gidiyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
öpüşlerim hafifletti kahkahanı, chensung
Fanficdiğer insanların kulağına işlerken benim yüreğime işleyen sesini durduramazdı hiçbir şey, öpücüklerimden başka.