Omuz silkerek bakışlarımı kalabalığa çevirdim. Umursamıyordum, endişelencek bir şey yoktu ne de olsa.
Ama bir süre sonra yanıldığımı fark ettim. Aksine bu olayı fazlasıyla umursamam gerekiyordu.
İşte o an kalbimin ritmini hızlandıran cümle yankılandı kafamda.
Dark house çizimim en son odamdaydı!
Korkuyla etrafa bakındım. Ne yapacağımı bilemiyordum. Odama girip çizimi alma imkanım yoktu.
Donup kalan ifademe yanımda duran bir grup kız merakla bakıyordu.
"Ashley, bir sorun mu var?"
"Hayır?" Dedim gülümsemeye çalışarak. Bunun bir işe yaramayacağını fark ettigimde normal ifademe donmek için çabaladım.
"Peki." Dedi inanmadığinı belli edercesine. Merakın gizlendiği ses tonunu fark ediyordum.
"Gitmeliyim."
Arkamdan klasik uğurlama cümlelerini umursamayarak Olivia'yı aramaya koyuldum.
"Olivia?" Son kez bıkkınlıkla seslenişimin ardından onu bulmaktan vazgeçtim.
Zamanın daraldığının farkındaydım. Ama kötü olan yapabileceğim hiç bir şeyin olmadığıydı.
Etrafımda ki kalabalığa tekrar baktığımda bir kaç gözün bana çevrilmiş olduğunu gördüm. Hayır, hayır. Bütün gözler bana çevrilmişti.
Neler olduğunu anlayamamam Dark house dan çıkan bir kaç siyah giyinimli adam görene kadar sürdü.
Tepki olarak, sakin kalmaya çalışıyordum.
Kalabalığı yararak geçen adamlar önümde durduğunda gozlerimi onlara diktim.
"Bizimle geliyorsun." En önde ki adam konuştuğunda dikkatimi ona verdim.
"Neden?" Soruma aldırmadan çekiştirmeye başladılar. Zorluk çıkarmanın anlamı olmadığından yürümeye devam ettim.
Kalabalığın bakışları ne kadar rahatsız etse de umursamaz görünmeye çalışıyordum. Her ne kadar umursamaz görünsemde korkuyordum.
Koridorun sonundaki büyük demir kapıdan içeri girdik. İşte zindanlara gidiyorduk..
Merdivenlerin ucunda uzanan koridorda yürümeye başladık. Bu sefer beni itmelerine izin vermeden kolumu sertçe çekip zindanın içine girdim.
Pişman değildim tabi ki. Olmamalıydım da. En büyük korkum Olivianın da benimle birlikte yanmamasıydı.
●○●○●○●○●
Kapının açılma sesiyle gözlerimi açarak kafamı yasladığım duvardan kaldırdım. Kimin geldiğini görmek için demir kapıya çevirdim bakışlarımı.
Olivia, kapının kilitlenirken çıkardığı sesler eşliğinde atıyordu adımlarını. Saniyeleri sayarken, yanıma oturmasını bekledim. Kim bilir belki son günlerimdi.
"İyi misin?" diye sordu kısık ses tonuyla.
"Evet.. Şimdi ne olacak?"
"Merak etme Ashley, çizimi bulmadılar." anlamıyordum. Bizim odamız aranmamış mıydı?
"Nasıl?" dedim sabırsız bakışlarla.
"Kütüphaneye gitmeden önce saklamıştım, bulmalarına imkan yok." Atladığım detayı Olivia nın tamamlamış olmasına sevinsemde içimde neden burada olduğumu merak eden bir boşluk vardı.
"Peki ya neden burdayız?"
Nefes alış verişleri hızlanırken gözlerini yumdu. Açtığında hala öfkeyle bakan gözlerinden, sakinleşmesi için işe yaramadığını anlayabiliyodum.
"Birisi karışıklığa neden olmuş ve suçu senin üstüne atmış."
"Nasıl bir karışıklık? Ayrıca kim böyle bir şeyi yapmış ki?"
"Onu tam olarak öğrenemedim. Ama kimin yaptığını tahmin etmek o kadar zor değil."
Aklıma gelen tek isim vardı. Böyle bir şey yapmış olması, fazlaydı.
"Emma mı?" Başıyla onayladı ve kafasını geriye atarak derin bir nefes aldı.
Başımı ellerimin arasına alarak sakinleşmeyi bekledim. "Ne olacak peki?"
"Emma pek akıllıca davranmamış. Yani senin suçsuz olduğunun ortaya çıkması an meselesi. Sadece bir kişinin sözüyle seni burada uzun süre tutmazlar." derin nefesler alarak duvara yaslandım.
Artık korkum yok denecek kadar azalmış ve aklım kaçış planlarına kaldığı yerden devam etme yolunda ilerliyordu. Zaman her şeyden önemliydi ve kaybedicek tek bir anım yoktu.
Uzun süren sessizlik, huzursuzluk derecesine ulaştığında bozmak umuduyla Olivia ya döndüm. Gözünün altında ki kızarıklık dikkatimi çektiğinde beynim fikirler üretmeye başladı. Ve en ağır basan fikri öne sundum.
"Bana onu dövdüğün için buraya gelmediğini söyle." başımı yan yatırarak cevabını bekledim.
Ciddi bakışlarını bana diksede, uzun sürmedi. Ve konuşmamı engellemek adına elini kaldırdı.
"Hadi ama içimde kalırdı." havada duran eliyle sarı saçlarını karıştırarak.
"Kimin dayak yediği konusunda kararsız kaldım ama." dedim gözünün altında ki kızarıklığı işaret ederek.
Sahte kızgınlıkla kaşlarını çattı. "Emma nın suratında koca bir morluk göreceğini söylesem?" dedi. Çatık kaşları sonlara doğru yumuşamış ve gülmemek adına uğraşları sonucunda dudakları çizgi haline gelmişti.
Ne kadar sert durmaya çalışsam da hayal dünyamda Emma nın yüzünde ki morluk çok hoş bir yer ediniyordu.
Yüzümde ki hafif gülümsemeyle kafamı duvara yaslayarak gözlerimi yumdum.
Kısa olsada yayınlamak istedim. Umarım beğenmişsinizdir. Sizden uzuun yorumlar istiyorum.
Bölümün ne zaman geleceği hakkında bir şey söyleyemem ama ne kadar çok yorum ve oy yaparsanız o kadar erken gelir.
En uzun yoruma ithaf ediyorum..
Öpüldünüz :*

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark House
AventuraDark House, olasıdışı yaşanmışlıkların olduğu karanlık bir labirentti. Ve onlar için her gün belki de ölüme, her saniye karanlığa bir adımdı. Ashley karmaşık oyunun piyonlarından biriydi. Ve en büyük bilinmezliklerin başrolü.. Karanlığaydı isyanı...