7. Bölüm ♣ Merak mı, korku mu?

558 119 32
                                    

Odanın kapısını iki kez tıklatıp içeri girdim. Olivia nın yatağına uzanmış karnını tutarak gülmesini beklemiyordum.

Kendi yatağıma bağdaş kurarak oturduğumda Olivia bana baktıkdan sonra ciddileşmeye çalıştı. O da benim gibi bağdaş kurarak oturdu.

"Nerdeydin sen?" dedi zorla çatmaya çalıştığı kaşlarıyla. Bu haliyle komik olduğunun farkında mıydı acaba? Gülmemek için büyük çaba sarf ediyordum.

"Kütüphanedeydim." dedikten sonra neden güldüğü sorusu beynimi yemeye başladığında sordum.

" Sen neden gülüyordun?"

Sorduğum soruyla tüm ciddiyet bozuldu ve tekrar gülmeye başladı. Hadi ama!

Kahkahalarının ararından zorla da olsa konuştu.

"Emma."

Verdiği cevap üzerine yüzümde sinsi bir sırıtış belirdi. Ama kahkaha atamazdım. Zaten burada olmam bütün sinirlerimi alt üst etmişti, burdan nefret ediyordum.

"Yakışmamış mı ama?" diye sorumu yönelltim Olivia ya.

"Hemde nasıl."

Sonunda gülmeyi kestiğinde zar zor açık tuttuğum gözlerimle ona baktım. Gözlerini kısıp bana bakmayı sürdürdüğünde, nedenini anlayamadım.

"Ne?" Tek kaşını kaldırıp duruşunu dikleştirdi.

"Ağladın mı sen?"

"Hayır, neden sordun?"

"Gözlerin kızarmış." Dedi kısık gözlerini gözlerime dikerek.

"Uykum var, ondandır." Dedim daha fazla sorgulamamasını umarak.

"Iyi geceler." Dedi yorganını kaldırırken.

"İyi geceler."

****

Gördüğüm korkunç rüya sonrası nefes nefese uyandım. Elim hemen kolyeme gitti. Boynumda olması üzerine derin bir nefes aldım.

"Iyi misin?"

Olivia endişeli gözlerle bakıyordu.

"İyiyim. Bir rüya gördüm." Yanıma oturarak kolye ucumu incelemeye başladı.

"Kolye önemli senin için sanırım."

İçimi kaplayan karanlık büyümüştü soru karşısında.

"Ailemin hediyesi."

"Ailen?" Dedi gözlerimin içine doğridan bakarak.

"Yetimhanede büyüdüm. Küçükken kaybolmuşum sanırım, bilemiyorum. Boynumda bu kolye varmış."

"Burda ki herkesin hikayesi hemen hemen aynıdır. Hepimiz yetimhanede kalıyorduk, önceden. "
Dedi dolan gözleriyle.

Ona sarıldığımda o da kollarını belime doladı. Kısa bir süre olsada çok alışmıştım ona o benim şuana kadar en iyi arkadaşımdı, kardeşimdi. Nasıl bu kadar kısa bir sürede alışmıştım, güvenmiştim ona bilemiyorum. Ama ona güveniyordum.

"Ben yanındayım kardeşim." dediğimde bana bakarak sıcak gülümsemesini yolladı gözlerini sidikten sonra.

"Bende. Her zaman kardeşim."

******

Sandalyemi geriye iterek ayağı kalktım.

"Olivia doyduysan biraz bahçeye inelim?" dedim sorar gözlerimi ona diktim.

"Tamam gidelim." dedi sandalyesinden kalkarak. Yemekhanenin çıkış kapısına ilerlerken Emma bana delici bakışlarını atmakla meşguldü. Eskiden beline kadar olan saçları omuzlarının biraz altındaydı. Ona uyarıcı bakışlarımı ileterek yemekhaneden çıktım.

Bahçede ki bir bankı gözüme kestirdiğimde oraya yöneldim. Oturduğumda Olivia da yanıma oturdu. Ona merak ettiğim sorulardan sorucağım sırada bize doğru gelen birini görmemle bu fikirden vazgeçtim. Bir süre sonra yanımıza geldiğinde Olivia ya döndü.

"Mr.Ronson seni çağırıyor Olivia."

"Tamam."

"Ben gidiyorum." dedi ardından bana dönerek.

"Tamam sen git bende kütüphaneye çıkarım dedim geçiştirerek.

"Ben kaçtım o zaman." diyerek uzaklaştı yanımızdan. Biraz farklı davranmıştı sanki, heyecanlandı mı o? Kısık gözlerimle arkasından bir süre baktıkdan sonra Olivia ile konuşan çocuğa baktım.

"Merhaba, Ashley ben." Ona gülümseme yollamaya çalıştım ama ne kadar başarılı olduğum hakkında hiç bir fikrim yoktu.

"Luke."

Duyduğum isim şaşırmama neden olsada elimden geldiğince belli etmemek adına uğraştım.

"Memnun oldum Luke. Görüşürüz" diyerek adımlarımı kütüphaneye yönlendirdim.

******

Kütüphaneye girdiğimde burayı acilen temizlemem gerektiğini tekrar hatırladım. Ama bu gerçekten yorucu görünüyordu. geçiştirmenin anlamı yoktu, ne kadar geçiştirirsem o kadar büyüyecekti çığ. Bu yüzden hemen işe koyuldum.

En köşe de ki rafa geldiğimde gerçekten yorulmuştum. Sanırım benim dışımda uzun süredir kimse girmemişti buraya. Kitapların tozunu alırken duvarda gördüğüm sembol işimi yarım bırakmama neden olmuştu. Bu tabloda gördüğüm semboldü. Gri duvarların aksine kırmızıydı yine. Dikkatle baktığımda sembolün bu rafla saklandığı fikri beynimi yiyordu. Ama bunun nedenini kestiremiyordum.

Elimin zor geçtiği aralıktan elimi uzatarak sembole dokundum. Düğmeye benzer bir şeye bastığımda önümdeki raf hareketlerndi. Elimi çekerek birkaç adım geriledim. Şaşkınlıktan aralanan dudaklarım ve sonuna kadar açılmış gözlerimle rafın sağa doğru ilerlemesini izliyordum. Karşımda küçük bir giriş oluşmuştu.

İçimdeki korku büyüyordu. Ne olduğu hakkında korkunç fikirler yankılanıyordu kafamın içinde. Tüylerim diken diken olmuş korkulu gözlerle bakıyordum. Korkumun aksine merak beni içeriye itiyordu.

Selaam :)

Bölümü nasıl buldunuz, bu sefer uzun yazmaya çalıştım.

Karakterler hakkında şuan bunu sizin hayal gücünüze bırakmak istiyorum ki herkesin kafasında kurguladığı karakterin en iyisi olduğu fikrindeyim. şuan düşüncem bu.

Kapak hazırlamak isteyen varsa çok sevinirim bana mesaj atsın.

Ne kadar oy ve yorum yaparsanız o kadar erken gelir bölüm. İthaf için yoruma yazın.

oy ve yorumlarınızı bekliyorum, desteğiniz için teşekkürleer

Öpüldünüüz :*

Dark HouseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin