Kapının gürültülü bir sesle açılması, karmaşık rüyanın karanlık gerçeklere yerini bırakmasını sağladı.
Boğucu seslerin netleşmesi adına bir kaç saniye verdim kendime. Daha sonra gözlerimin odayı kaplayan cılız ışığa adapte olması uzun sürmedi.
Kapıda ki sert ifadeli adam Olivia'ya baktı ve dışarı çıkmasını işaret etti. Bana baktıktan sonra desteklercesine elini omzuma koydu Olivia. Daha sonra siyahlar içindeki adamı takip etti. Arkasından derin bir iç çekerek soğuk zemine oturdum.
O anlarda bir kaç hayal istila etti dünyamı. Karanlığın aksine rengarenk hayaller dolanıyordu kafamda. Bir süre güzel hayallerin arasında dolandım. Uzun sürmedi tabi. Önceliklerim vardı düşünmek için. Bulduğum gizli oda, çizim, sembol ve bilinmezliğin ortasındaki ekran.
Metal kapının bir kez daha açılmasıyla düşüncelerim toz bulutu gibi uçup gitti. Hemen ayağa kalkarak duyacaklarıma odaklandım.
"Benimle gel." cevap vermeyip, gri duvarların yanında gölge gibi gözüken adamın pesşine takıldım. Bir süre sonra, buraya ilk getirildiğim gün gördüğüm kızıl saçlı kadın gözüktü.
"Merhaba Ashley, görünüşe bakılırsa rahat durmuyorsun?"
"Ben bir şey yapmadım." kendimi savunacak başka bir söz bulamıyordum.
"Biliyorum. Bu yüzden serbestsin. Ama sana akıllı davranmanı öneririm küçük hanım." kaşlarımı çatarak ona bakmayı sürdürdüm. O da kolunu omzuma koyup alaycı gülümsemesini gönderdi bana. Daha sonra topuklu ayakkabı sesleri eşliğinde yanımdan geçip gitti.
Durgunluğumu sonlandıran kolumdan sertçe çekilmem oldu. Hoşnutsuzluğumu belli eden tavırlarımla merdivenleri tırmandım. Büyük demir kapı açıldı ve kolum serbest kaldı. Sert bakışlarımla yanımdaki adama baksamda, beni umursuyormuşa benzemiyordu.
İlk iş olarak odama yöneldim. Olivia ın da oda da olması büyük bir ihtimaldi.
Kapı tıklatmaya gerek duymadan içeri girdim ve Olivia, tahminlerime uygun bir şekilde odada duruyordu.
Odaya girdiğim anda bakışlarını bana çevirdi.
"Beklediğimden daha erken çıktın." ded göz kırparak.
Sessizliğimi koruyarak yumuşak yatağıma attım kendimi. Normalde sıradan bulduğum yatak, zindanın gecemi geçirdiğim soğuk zemininin aksine yumuşacık kalıyordu.
"Ne yapıyoruz?" diye sordum gözlerim kapalı halde.
"Yemek vakti."
Huysuzlanarak olumsuz tavırlarımı sergiledim. Yumuşak yatağım gözüme çok daha cazip geliyordu.
"Gelmeyeceğim." ortamda ki sessizlik üzerine gerildim. Bu kadar çabuk ikna olucağını beklemiyordum. Tek gözümü yavaşça açtığımda başımda dikilen bir adet Olivia gördüm. Eğer birini gözlerle öldürme gibi bir yeteneği olsaydı, sanırım şuan ölmüş olurdum.
"Anlaşmamızı hatırlatmama gerek var mı?" Olivia nın sinirlendiğinde korkutucu olma yeteneğini, aklımın bir köşesine not ettim ve yastığımı kucaklayarak ayaklarımı yatağın yanından sarkıttım.
"Tabi ki gerek yok, şakaydı." dedim yapmacık gülümsemem eşliğinde.
Oda biçimli kaşlarını kaldırarak karşılık verdi.
"İyi o zaman, kalk bakalım." nefesimi dışarı vererek yastığımı yerine koydum ve Olivia nın aksine ağır adımlarla yemekhane katına ilerledim.
Çatalımı yemeğimde gezdirirken yemekhane de bir ses yankılandı. Olivia nın da çatık kaşlarla boşluğa baktığını gördüm.
Kulaklarımı dolduran gergin homurtular çoğalıyordu gittikçe, Yine anlamadığım şeyler dönüyordu ortada.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark House
AventuraDark House, olasıdışı yaşanmışlıkların olduğu karanlık bir labirentti. Ve onlar için her gün belki de ölüme, her saniye karanlığa bir adımdı. Ashley karmaşık oyunun piyonlarından biriydi. Ve en büyük bilinmezliklerin başrolü.. Karanlığaydı isyanı...