BÖLÜM 3

1.7K 146 396
                                    

Ellerimdeki paketlerle zorlada olsa kapının şifresini girip omzumla ittirdiğimde paketlerden birisi yere düştü. Onu ayağımla tekmeleyerek odamın kapısına taşımaya çalıştım ve başarılı da olmuştum. Tabii ettiğim küfürleri saymazsak.

Fotoğraf çekiminin ardından birkaç kıyafet bakmak için cadde de dolaşmıştım ama yine abartmıştım. İki saattir mağaza mağaza dolaşıp artık dolabımda olmayan bir şeyler aramıştım. Modacılar sürekli yeni şeyler tasarladığı için de bunları bulmak çok zor olmamıştı tabii.

Sonuç olarak yorgundum.

Odamın kapısına gidip kolu indirdiğimde kilitli olduğunu fark ettim. Kapıyı hafifçe tıklattığımda içeriden ayak sesleri geldiğini duydum. "Baekhyun?"

"Luhan, niye erken geldin?" diye seslendi Baekhyun odamın içinden.

Çatık kaşlarla kapıya bakarken, "İşim bitti ve geldim. Kapıyı aç." dedim homurdanarak.

"Ş-şey..." Duraksadı. "Müsait değilim."

"Ne demek müsait değilim?" dedikten sonra başımı geriye attım. "Baekhyun, cinsel ihtiyaçlarını kendi odanda da giderebilirsin. Benden mi tahrik oluyorsun?"

"Öyle değil!" diye adeta cırladığında yüzümü buruşturdum. "Sehun burada ve-"

Sesi aniden kesildiği için ve Sehun'un ismini duyduğum için kapının koluna daha çok asılıp, "Aç şu kapıyı Baekhyun!" dedim. "Sehun'un odamda ne işi var?"

"Ç-çıplağım!" dedi pat diye. Bu olay gittikçe tuhaf yerlere giderken kısa bir duraksamanın ardından kapı koluna daha fazla asıldım. Ne demekti, Sehun burada ve çıplağım?

"Çıplak mısın?" diye bağırdım istemeden. "Hem de Sehun'un yanında? Aç şu kapıyı dedim sana!"

"Kıskandın mı?" diyen Sehun'un sesini duyduğumda daha da sinirlendim. "Merak etme ben çıplak değilim."

"Çıplaklığın umurumda değil, odama girmek istiyorum." dediğim sırada kapının kilidinin açıldığını duydum. Kapıyı açan Baekhyun yüzüme bakmadan salona kaçınca, yatağımın ucunda duvara bakan Sehun'a baktım birkaç saniye. "Sen ne yapıyorsun?"

"Evet evet, odana habersiz girmemde yasal değil, değil mi?" diye sordu. Elini salladı. "Gel gel."

Ona bir süre daha bakıp gözlerimi devirdikten sonra odanın içinde ilerleyip elimdeki paketleri dolabın yanına bıraktım ve Sehun'a yaklaştım. Omzumdan tuttu, beni baktığı yere, yatağımın başlığının arkasındaki duvara çevirip kolunu omzuma attı. "Ne düşünüyorsun?"

Yatağım baş kısmına astığı kocaman fotoğrafta gözlerimi gezdirdim. Fotoğraf benim olsaydı eğer belki hoşuma gidebilirdi evet ama benim değildi. Sehun'un üniformalı bir fotoğrafıydı. Ve onun burada ne aradığını çok merak ediyordum. "Kafanı kırmamak için herhangi bir sebep." dedim iç çekip sakin bir şekilde.

Kolu halâ omzumdan aşağıya sarkarken başını bana çevirdi yavaş yavaş. Onunla aynı anda ben de ona bakınca göz göze geldik. "Süprizimi beğendin mi?"

Aynı şekilde birbirimize bakarken, "Süprizlerin nedense midemi bulandırıyor." dedim sessizce. Ardından omuzlarımı düşürüp kolunun altından çıktım. "Neden buradasın Sehun? Sadece bunun için mi?"

Ellerini kotunun ceplerine sokup, "Bir de görmek istedim." dedi omuz silkerek.

Gözlerim gözlerine doğruldu. Buz gibi gözlerle onun afacan bir çocuk gibi odamın içinde gezen gözlerini karşıladığımda, istemsizce sakinleştiğimi hissettim.

SOLDADO / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin