Boğazımdaki kuruluk ağzımın içinde acı bir tat bıraktığında, midemi lime lime eden bir açlıkla gözlerimi aralamaya çalıştım. Kirpiklerimin diplerindeki acı uzun bir uyku çektiğimi hissettiriyordu bana. Bir yerden aşağıya düşüyormuşum hissi göğsüme soluk bir iz bıraktığında kirpiklerimi aralayıp nerede olduğumu anlama fırsatı bulabildim.
Tavanda devamlı olarak yanmaya devam eden florasanın rahatsız edici ışığı anında gözlerime çarptığında, bundan öncekilerde yaptığım gibi gözlerimi kıstım ancak bu sefer zihnimin tekrar kendisini kapatmasına izin vermedim.
Evimdeydim. En son olduğum yeri hatırladığımda kaşlarımı çatarak etrafıma baktım. Son hissettiğim şey dizimin arkasına yediğim darbe ve ağzıma örtülmüş olan bez parçasıydı. Kaçırılacağımı, fidye isteneceğini düşünmüştüm ama şu an evimde olmak beni bir nebze rahatlatmıştı.
Bedenimin her yerinde çeşitli sancılar mevcuttu. Bunun nedenini yakınımda bir ayna olmadığı için bilemiyordum ama belimi doğrultamayacağım bir ağrı hissediyordum. Üstümdeki yorganı bacaklarımla iteleyip ayağa kalkmaya çalıştığımda belime giren sancıyla yüzümü buruşturup başımı yastığa sertçe geri bıraktım.
"Yavaş," dediğini duydum Sehun'un. Başımı kapıdan tarafa çevirdiğimde Baekhyun'la yan yana kapının önünde durduğunu gördüm. "Bir yerini inciteceksin."
"Ne?" diye sordum yüzümde asla dolaşmayan gözlerini yakalamaya çalışırken.
"Bir yerini inciteceksin, yatıp dinlenmen lazım." dedi, sesi benim aksime oldukça gergin geliyordu.
"Kendimi iyi hissediyorum." diye yalan söyledim. O ikisinin yüzündeki bakış aynaya bakma isteğimi körüklediğinde dudaklarımı ıslattım. "Ne zamandır uyuyorum? Bacaklarım tutulmuş, ayağa kalkıp biraz dolaşayım."
"Dün geceden beri." dedi Baekhyun. "Şey... Acıktın mı? Sana bir şeyler hazırlamamı ister misin?"
"Hayır, iyiyim." dedim bir kez daha ve ellerimi yatağa bastırıp doğruldum zorlukla. "Ne olduğunu hatırlıyorum, beni buraya kim getirdi?"
Sehun sıkıntılı bir nefes aldı. "Dün gece birisi hastaneye götürmüş seni. Beni de oradan aradı. Sonra sen hastanede bir ara ayılıp eve gitmek istiyorum diye çemkirince eve getirdik." Kaşlarını çattı. "Dün gece ne oldu?"
"Bilmiyorum ki," diye mırıldandım sessizce. "Ben eve geliyordum. Üç tane yarma gibi herif yolumu kesince biraz koşturduk falan. En son durduk yere birisinin beni bayılttığını hatırlıyorum. Sonra da buradayım işte."
"Luhan," dedi Baekhyun, karnının üstünde birleştirdiği elleriyle oynarken. "Hiçbir şey hissetmedin mi sahiden?"
Kaşlarımı çattım. "Anlamadım?"
"Birileri seni dövmüş, Luhan." diye fısıldadı bu sefer. "Fena dayak yemişsin, hiç mi bir şey hatırlamıyorsun?"
"Saçmalama Baekhyun, sen uyurken odana girdiğimde bilgisayarını aldığımı hatırlıyor musun?" diye sordum ve ayaklandım endişeyle. "Ne demek seni dövmüş ya? Kim, benim bu güzelim suratıma vurabilir?"
Yavaş ancak hızlı olduğumu sandığım adımlarla boy aynamın önüne geçtim ve yaptığım ilk şey tiz bir sesle nefesim bitene kadar çığlık atmak oldu. Bunu yaparken, şakağımdan sol gözümün altına uzayan morlukta dolaştırdım parmaklarımı. Morluğun üstüne baskı uyguladığımda istemsizce inleyip bu sefer burnumun üstündeki beyaz bandaja götürdüm parmaklarımı. Oradan dudağımın kenarındaki yaraya ve bir de kaşıma dokundum.
"Ay çok sinirlendim." dedim dişlerimin arasından. "Bu morluğu yüz doksan dokuz dolara aldığım o fondöten bile kapatamaz, inanamıyorum."
Bir hışımla Sehun'a döndüm. "Bunu kim yaptı?" diye sordum işaret parmağımla yüzümü işaret ederken.
![](https://img.wattpad.com/cover/232676657-288-k371525.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLDADO / HunHan
FanficLuhan, tanınmış bir İnstagram fenomeniydi. Yüzbaşı Oh Sehun ile tanıştığında, hayatı hiç olmadığı kadar hareketlendi.