BÖLÜM 19

997 68 212
                                    

Parça parça yazılmış ve kötü bir bölüm oldu. Yine de bir umut umarım beğenirsiniz.

Annemle saniyeler süren bakışmamız uzayıp gidiyordu. Büyükannem, sanki bunu en çok isteyen kendisi değilmiş gibi arada biz dizlerine vurup bir şeyler mırıldanıyordu ve Sehun, hiçbir şey anlamamış bir vaziyette kapının bir köşesinde duruyordu.

Annem elindeki poşetleri kapının kenarına bırakıp içeriye bir adım attı ve kapıyı ayağıyla kapattı. Bir cevap bekler gibi kaşlarını kaldırıp bir bana bir de Sehun'a baktığı sırada ben de Sehun'a baktım ve çıplak göğsünü kapatmak için koşarak önüne geçtim.

Kollarımı arkaya atıp çıplak belini sıkıca tuttuğumda Sehun boğazını temizledi. "Civcivim, bu kadar yakın durmasan mı acaba? Yanlış anlama hiç şikayetçi değilim ama zaman ve mekan uygunsuzluğundan diyorum." dedi kulağımın dibinde çok kısık bir sesle.

Dirseğimi karnına çarptığımda, "Evet, bir açıklama bekliyorum Luhan?" dedi annem. Kumral, uçlarını kıvırdığı uzun saçlarını omzundan geriye attı ve lacivert takım elbisesinin kollarını kıvırdı.

Elbette annem için sevgilimin cinsiyeti önemli değildi. Benim kararlarıma saygı duyardı ancak şu an henüz adını bile duymadığı herifle, oğlunun sevgili olduğunu hatta büyükannemin deyimiyle aşk yaptığını öğrenmişti. Bu yüzden ne tepki vereceğini kestiremiyordum.

Kollarımı Sehun'un üstünden çekip ondan bir adım uzaklaştıktan sonra boğazımı temizledim. "Göründüğü gibi değil."

Annem alayla dudağını büzüp başını salladı. "Seni en son Joon'la öpüşürken gördüğümde de aynı şeyi söylemiştin."

"Evet, o zaman her şey göründüğü gibiydi."

Sözlerim biter bitmez belimde hissettiğim acıyla inledim. Sehun arkamdan homur homur konuşurken annem kaşlarını daha da çattı ve arkamdaki Sehun'a baktı. "Genç adam, kafanı Luhan'ın kafasına bastırdığında görünmediğini düşünüyorsan çok yanılıyorsun. Ve lütfen çok rica ediyorum, şu üstüne bir şey giy."

Gözleri tekrar beni buldu. "Sen de şu yüzündeki pembeliği yok et. Sizi salonda bekliyorum."

Annemin sözleri biter bitmez Sehun'u az önce çıktığı odaya geri ittirip kapıyı kapattım. Odanın içinde bulduğum ilk tişörtü Sehun'un suratına attığımda onu havada yakalayıp üstüne geçirdi. "Çok utandım." diye sayıkladım ellerimi yüzüme kapatıp.

"Hani bunlar ilişkinin içinde olan şeylerdi?" dedi Sehun. Bileklerimi tutup ellerimi yüzümden ayırdığında ona baktım. "Annen anlayışlı bir kadın'a benziyor."

Gözlerimi gözlerine dikip ters ters baktım. "Bu, annemin dün gece birlikte olduğumuzu bilmesi gerektiğini mi gösteriyor yani?" diye homurdandım. "Çıkıyorum ben."

Elimi kapının koluna uzattım ve son anda aklıma gelen şeyle ona baktım tekrar. "Sen de şu yüzünde bayrak gibi taşıdığın 'dün gece seviştik' ifadesini sil. Popoma bakıp duruyorsun, çok korkunç."

🍂

Oturduğumuz yemek masasında gerginlik, Sehun'un salladığı dizi yüzünden oynasan kahve bardakları ve annemin onu tanımak amacıyla sorduğu sorularla geçiyordu. Büyükannem, annemin yanında kalmak istemediği için parka doğru gitmişti.

Gerginlik bir tek Sehun'da vardı aslında çünkü ben annemin Sehun'u sevdiğini birkaç dakika önce fark etmiştim. Ancak yine de belli etmekten çekindiği önyargısı aramızda sallanıyordu.

"Ee Sehun, nelerden hoşlanırsın?"

"Tabii ki de Luhan'dan hoşlanmam."

Hiddetle verdiği cevap karşısında bir an yüzümü buruşturacak gibi oldum ama bundan vazgeçip gözlerimi devirmekle yetindim sadece. "Peki neden geldiğimde çıplaktın?" diye sordu bu sefer annem.

SOLDADO / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin