Kapı'nın önündeki Sehun'a bakarken aklımdan geçen düşünceler tam olarak şu yöndeydi; Kafasınu kopartmak ya da terastan aşağıya atmak. İki seçenekte içimdeki psikopatı tatmin etmediğinden, bana tatmin edici bir cevap vermesi için gözlerimi onun üstünde biraz daha fazla dolaştırdım.
"Saat kaç oldu?" diye sordum kollarımı göğsümde birleştirip omzumu kapının kenarına yaslarken. "Bu saate kadar neredeydin? Bu telefonlar niye açılmıyor koçum?"
Suçlu çocuklar gibi başını önüne eğip ellerini karnının altında birleştirdi. "Şimdi şöyle oldu."
Merakla kaşlarımı kaldırdım. "Ney oldu?"
"İşte şey dediler... Ben de şey yaptım." dediğinde sinirle bir nefes aldım. Hem gecenin saat üçünde uykum bölündüğü için, hem de Sehun'u yoğun bir alkol kokusuyla kapımda bulduğum için zaten çok gergindim. Tabii bir de bu saate kadar nerede olduğu gerçeği vardı.
"İşte biz masum masum oturuyorduk tesiste," Gözleri bir ara beni yokladı ama bakışlarımı görünce bundan hemen vazgeçti. "Tamam çokta masum değildik ama oturuyorduk sonuçta. Sonra Jongin sen çık gel,"
Alayla güldüm. "Hadi ya?"
"Gerçekten," Başını salladı. "Sen gel de ki; Loca ayırttım bize gece kulübünden."
"Bak sen..."
"Chanyeol de durur mu? Yapıştırdı cevabı, 'olur ben varım' diye. Ben de masum masum kaldım orda. Hiçbir fikir belirtmeksizin seni düşündüğüm saniyelerde kendimi bir anda araba da buldum." Başını kaldırdı ve sessiz kalmamın verdiği cesaretle bana yaklaştı. "Onca dil döktüm, dedim, 'Yapmayın, etmeyin, benim sevgilim var, ne işim olur gecenin bu saatinde gece kulübünde' ama yok dinletemedim."
Başımı salladım. "Sen de gittin tabii. İçtin falan...Süper ya."
"Yani şimdi Luhan, benim de bir erkeklik grurum var. Jongin gelip, 'Sevgili yaptın, tasma taktın' falan deyince bir gerildim." dedikten sonra sırıttı. "Ama bir içmişim var ya. Açılışı on tekila shot'la yaptım. Sonra renkli kokteyl söylediler, bir geldi ateşli mateşli felaket bir şey."
Suratımı buruşturup kapıyı araladım. "Amma uzattın ya, geç içeriye." deyip onu kapıda bıraktığımda peşimden hoplaya zıplaya geldi. Ben ona yapacağımı biliyordum ama şu an sırası değildi. Bu yüzden hiç umurumda değil imajı çizip doğruca odama ilerledim.
Ayağımdaki terlikleri bırakıp yatağın içine tekrar yerleşirken Sehun lavaboya gitmişti. Yorganı omuzlarıma kadar örtüp sıkıca sarıldım ve ışıkları kapatıp derin bir nefes aldım. Huzurum çok geçmeden bir iki dakika sonra bölündü. Sehun bir anda yatağın üstüne zıplayıp komodinin üstündeki ışığı açtıktan sonra üstüme doğru eğildi.
Ben hâlâ gözlerim kapalı, sırtım ona dönük yatarken, "Kızdın mı?" diye sordu. "Trip mi atıyorsun?"
"Yok canım ne haddime," deyip yorganıma biraz daha sarıldım. "Başka zaman da ben senin telefonlarını açmam, kapına sarhoş sarhoş dikilirim, ödeşiriz."
"Hop dedik, yok öyle bir şey." dedi ve çenesini koluma yasladı. "Azcık elleşelim ya, hemen uyuma."
"Sehun, saat var ya, üç!" diye çıkıştım. "İnsanlar bu saatte uyuyor. Hem git duş falan al, iğrenç derece alkol kokuyorsun."
"Ama çok üşeniyorum." dedi sıkıntılı bir sesle. Birkaç saniye sonra kendisini yorganın üstüne sırt üstü bırakıp derin bir nefes aldı. "Tamam yarın elleşiriz. İyi geceler civcivim."
Ona cevap vermeden sessizce gözlerim kapalı bir şekilde durmaya devam ettim ama içimi sıkan bir sıkıntı vardı. Sehun dakikalar sonra yatağın üstünde sızdığında ayağa kalktım yavaşça ve yorganı altından binbir güçlükle çekip üstüne örttüm. Ağır adımlarla odanın kapısına ilerleyip dışarıya çıkarken ekstra özen gösteriyordum sessiz olmaya ama bu çabamın gereksiz olduğunun da farkındaydım. Şu an top patlasa uyanmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLDADO / HunHan
FanficLuhan, tanınmış bir İnstagram fenomeniydi. Yüzbaşı Oh Sehun ile tanıştığında, hayatı hiç olmadığı kadar hareketlendi.