BÖLÜM 4

1.5K 136 283
                                    

"Çıldıracağım ya, ben bugün sahiden çıldıracağım!"

Elimdeki telefonu koltuğun üstüne atıp alnımdaki biriken teri elimin tersiyle sildim. Ardından telefonu attığım yerden alıp tekrar kulağıma yasladım. "Oraya tek başıma katılamam, anlamıyor musun? Kapıda kaç kişi olacak biliyor musun sen? Ben kaç milyon takipçim var onu biliyor musun peki? İçeriye girene kadar korumaya ihtiyacım var!"

Telefonun ucundan herhangi bir ses gelmediğinde telefonu kulağımdan çekip ekrana baktım. Telefonu kapatmıştı. Bu beni daha da sinirlendirirken aradığım numarayı tekrar aramaya başladım. Bu sırada kapı çalmış, Baekhyun sindiği yerden kaçar gibi oraya gitmeye başlamıştı.

Bir elim belimde, diğer elim telefonda, ayağımı sinirle yere çarparken aramanın sonlanmasıyla ekrana baktım birkaç saniye. Ardından tekrar arayıp kulağıma yasladım telefonu.

Bu sefer açılan telefonla karşı tarafı konuşturmadan, "Geri zekalı!" diye çıkıştım. "Sen kimsin de benim yüzüme kapatıyorsun! Bak, sana diyorum ki-"

Telefon yine yüzüme kapandığında elimdeki telefonu bu sefer yere attım ve derin derin nefesler alırken ellerimi belime yerleştirdim. Bu sırada içeriye önce Baekhyun sonra Sehun girmiş, yaramazlık yapan çocuklar gibi sessizce koltuğa oturmuşlardı.

"Telefonunu versene." dedim Baekhyun'un üstüne yürüyerek. Sehun'a sonra hoş geldin diyebilirdim.

Baekhyun, alelacele elini cebine atıp telefonu bana uzattığında onu alıp salonun içinde turlamaya, aynı zamanda o numarayı aramaya başladım.

"Sinirlenince ondan korkuyorum." diye fısıldadı Baekhyun, Sehun'a. Sonra bana baktı. "Benim başka bir fikrim var aslında..."

"Baekhyun, sonra." deyip onu susturdum.

"Ne oldu ki?" diye sordu Sehun, Baekhyun'a.

"Bak açmıyor..." kendi kendime homurdanıp telefonu kapattım ve o ikisinin oturduğu koltuğun önündeki sehpaya oturup derin bir nefes aldım. "Baekhyun, benimle gel işte."

"Annemin yanına gideceğim Luhan. Hem ben sana nasıl korumalık yapayım? Kavga çıksa ilk ben kaçarım." dedi masum masum yüzüme bakarken.

"Bir dakika, korumalık mı?" diye sordu Sehun, konu ilgisini çekmiş gibi öne eğilince ona bakıp başımı salladım.

"Kore'nin tüm fenomenlerinin olduğu bir parti var bu akşam. İnanamayacağın kadar büyük bir parti. İçerisi ne kadar gösterişliyse dışarısı o kadar kargaşa dolu olacak." Bir an böbürlenmeden edemedim. "Tabii dört yıldır beni görmek için can atan takipçilerim de orada olacak ama dışarıda linç yeme olasılığım o kadar fazla ki, korumam olmazsa oraya katılamam."

"Aslında bir fikrim var..." Baekhyun tek parmağını havaya kaldırıp konuştu.

"Ve senin koruman yok öyle mi?" diye sordu Sehun, Baekhyun'u umursamadan.

Umutsuzca başımı salladım. "Vardı. Ama o salak herif çok acil bir işi olduğunu ve gelemeyeceğini söyledi!"

"İnanamıyorum!" dedi Sehun abartıyla. "Karaktersiz herifin yaptığına bak." Daha sonra tişörtünün yakalarını düzeltti. "Neyse ki ben varım."

Kaşlarımı çattım. "Anlamadım?"

"Ben diyorum, ben varım. Koruman olabilirim bu akşamlık." Havalı bir ifadeyle bana değil uzaklara bakarken, "Ben de onu söyleyecektim işte." diye mırıldandı Baekhyun kendi kendine.

"Olur musun gerçekten?" diye sordum hemen heyecanla.

"Söylesene, seni bir yüzbaşından daha iyi kim koruyabilir? Üstelik çok güzel dövüşüyorum, biliyorsun."

SOLDADO / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin