Etrafımdaki her şey aynıydı.
Tribünler yine ağzına kadar dolmuş, sohbetlerin ve yapılan tezahuratların gürültüsünü geniş alana yayıyordu. Gökyüzüne tekrar gece hakimdi. Tüm yıldızlar yerlerine geçip geceyi ihtişamla aydınlatıyor, benim tarafımda olduklarını belli ediyorlardı. Spot ışıklarıysa yine etrafı sabahmış gibi aydınlatıyordu.
Yine bu sahada var gücümle koşuyordum.
Şeytanın gölgesi ile yaşadıklarımızdan sonra uzunca bir süre kendime gelmeyi beklemiştim. Zihnimdeki sis dağılıp tüm mantığımı yüzeye çıkardığındaysa Xiao Zhan'ın neden öyle bir şey yaptığını anlamış ve onu getirdiğim çaresizlik karşısında sadece alayla gülmüştüm.
Geçen defa yaptığı gibi zihnimi bulandırmak, maç sırasında onu düşünmemi sağlayıp oyuna odaklanamayarak tekrar bir hata yapmamı istemişti.
Ama bu defa başarılı olmamıştı.
Ayağımın altında yuvarladığım topu sert bir şekilde karşımdaki kaleye yollayıp rahatça gülümsedim. Skor tabelası attığım golle değişirken tribünlerden kulakları sağır edecek kadar yüksek sesler geliyordu ama hiçbirini duyamıyordum.
Xiao Zhan gergince etrafındakilere bağırırken dikkatimi başka hiçbir şey çekemezdi. Cehennemin dumanlarını taşıyan gözleri öfkeyle harmanlanmıştı. Saçlarından süzülen terler koşmaktan kızarmış yüzünü yıkıyor, zihninde yaşadığı kontrolsüzlüğü ve endişeyi bedenine taşıyarak dışa vuruyordu.
Dikkatini toparlayamıyordu. Planıma boyun eğmekle kalmamış, kendi hazırlığı tuzağa düşmüştü.
Bunun farkındaydı ve gözlerini inatla benimle buluşturmuyordu. Alaylı sözler söylemiyor, ona karşı yaptığım ataklardan kaçmak dışında hiçbir şey yapmıyordu. Kendi ininde nasıl şeylerle düğümlendiğini bilmiyordum ama o düğümün nasıl boğazına sarıldığını görebiliyordum. Nasıl aklını toparlamasına izin vermeyişini, öfkesini, tedirginliğini, zihninde attığı çığlıkları görebiliyordum. Boynundaki düğümden kurtulmaya çalışsa bile nasıl daha da körleştirdiğini görebiliyordum.
O ipi sıkarak boğulmasını sağlayacak kişi bendim.
O bana hiçbir zaman acımamıştı. Acımamayı öğretmişti.
Birbirimizi büyüttük, birbirimize öğrettik.
Ama hiç sevgiyi öğrenmedik birbirimizden.
Xiao Zhan dizlerine yasladığı ellerini yumruk haline getirip doğruldu ve yerine geçerek atışın yapılmasını alt dudağını dişleri arasına alarak bekledi.
Topun hareketi ile aynı anda koşmaya başlamıştık. Cheng ona doğru atak yapan Yuchene ufak bir bakış atmış, ayağındaki topu arkaya doğru döndürerek ondan pas bekleyen Xiao Zhan'a atmıştı.
Yuchen ile aynı anda şeytanın gölgesinin peşine takılıp sıkıştırmaya başladık. Yuchen onun ayağından topu almaya çalışırken ben biraz daha uzakta durmuş, bana doğru geldiği an topa atılmak için hazır bir şekilde beklemeye başlamıştım.
Dakikalar sona yaklaştığımızı gösterirken kanımda hissettiğim adrenalin midemin düğümlenmesine neden oluyordu. Şampiyonluğun getireceği tatminlik hissinin ne kadar yakınımda oluğunu biliyor, heyecanla Xiao Zhan'ın bana karşı atak yapmasını bekliyordum.
Yuchen'i atlatmak için sağa doğru yöneldiğinde yardım için oraya koşan Jiyang'la karşılaşmış, ikisinin arasında çaresiz bir şekilde sıkışmıştı. Gözlerindeki ışıltılar titrerken bana doğru atak yapmaktan başka çaresinin olmadığının farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dancing With Devil.
ФанфикOnun zihni kirli ve elleri üzerimde, Oh, evet sen şeytansın ve beni de yakacaksın. Geceyi tutuştur, bu bizim sırrımız, Çünkü iyi çocuklar sadece iyi adamlarla takılır.