Lisedeki ilk yılın ikinci dönemi, okulun daha fazla yakınlaşma için ilk sınıfları götürdüğü iki günlük bir kampta, sahil kenarında tek başına oturuyordu. Taşlı sahilde, hemen denizin önünde oturmuş ve çıplak ayaklarnı kıyıya vuran dalgalara uzatmıştı. Mart ayının soğuğu siyaha bürünmüş dalgalara da vurmuştu, parmak uçları sızlıyordu ama bunlar umurunda olan şeylerin sonunda bile değildi. Hemen önünde, ay ışığını denize yansıtıyor ve şehrin ışıklarından uzak olan bu yerde yıldızlar kendi ışıklarını dilediğince gökyüzüne yayıyordu.
Sırtına batan taşlara rağmen sahile uzanmış, herkes birkaç metre ötesinde bir ateşin etrafında toplanırken o buraya kaçmıştı. Sessizliğin içinde, rüzgar tenini ürperterek onu okşarken, hemen karşısındaki sonsuz güzelliği seyre dalmıştı. Anlamıyordu, herkes samimi olma derdindeydi. Sürekli konuşma halinde, bir şeylerden yakınırken bile yanlış yerlerde aradıkları dermanı bulma çabasındaydı. Oysa sadece bir kere, herkesten uzakta bir şekilde kafalarını kaldırıp bir baksalardı geceye, aradıkları her şeyi bulurlarıdı ona göre. Hemen karşısında parıl parıl parlayan çoban yıldızı mesela, her saat durduğu yerden daha da öteye gidiyor, yerini değiştirerek ışığını başkaları için gökyüzünde yaymaya devam ediyordu. Takım yıldızları adeta bir tuvale işlenmiş bir düzende irili ufaklı, parıltılı sönüklü dikilerek manzaraya kendi güzelliklerini katıyordu. Diğer yıldızlardan uzakta, tek başına dikilen sönüp ışığını parlamak için tekrardan harlayan bir yıldız bile vardı. Hiç biri sönmüyordu, yakamoza eşlik ediyorlardı.
Diğerlerinin aksine kimseyle konuşmak için özel bir çabaya girmemişti. Hoş, birkaç kişi dışında doğru dürüst iletişim kurduğu da yoktu zaten. Öteden gelen kalabalık seslerin aksine, denizin her ayağına çarptığında çıkardığı sesi dinlemeyi tercih ediyordu sadece. Ayaklarını gıdıklıyordu soğuk suyu, ona selam veriyordu. Barındırdığı binlerce balığın izini, onun çıplak teniyle tanıştırıyordu. İçinde yaşam olan bu geniş ev, ayaklarını misafir ediyordu ve bu düşünce onu mutlu etmeye yetiyordu. Takım yıldızları, çoban yıldızı, ışıltısı değişken olan yıldızlar, hepsi ona eşlik ediyordu. Dinliyorlardı, sonra parıldayarak cevap veriyorlardı. Yibo hepsine tek tek isim vermişti, hepsine tek tek anlam ve anı yüklemişti. Böylesi daha iyiydi.
Geceyi seyretmeye devam ederken, ikinci birinin varlığını hemen yamacında hissetti. Ayakta duran kişinin gölgesi suratına düşüp, yıldızlarının ışığını söndürürken bakışlarını gökyüzünden ayırıp yanına gelen çocuğa baktı. Gözleri ona bakan bir çift coşkulu kahvelerle buluşmuş, tanımadığı ama birkaç kere denk geldiği oğlan ona gülümseyince bakışlarını tekrar gökyüzüne çevirmişti.
"Işığımı bölüyorsun." dedi düz bir sesle.
Yanındaki çocuk biraz uzaklaşınca gideceğini düşünmüştü ama aksine, bu yabancı ayakkabılarını ve çoraplarını tıpkı onun gibi çıkarıp, yamacına uzanmayı seçmişti. Kafaları yan yana, omuzları dip dibeydi. Yabancı olan ayaklarına değen soğuk su yüzünden bir sızlanma nidası çıkarsa bile hemen sesini kesmiş, sanki dişlerini birbirine bastıran o değilmiş gibi hiç üşümemiş havası vermeye çalışmıştı.
Yibo tek kelime etmeden, gökyüzünü izlemeye devam ederken, iki yanında duran elini karnında birleştirdi. Onun hareketi ile hemen yanında duran oğlanda onu taklit ederek, kendi ellerini karnında birleştirdi. Yibo derin bir nefes alıp, suyun içinde olan ayaklarını birkaç kere çırpınca, yabancı olan bir robotmuş gibi hemen ardından kendi ayaklarını çırpmıştı.
Bu sessiz oyun onun sakinliğine bir darbe gibi düşmüştü. Dudakları izinsice kıvrılırken Yibo yanındaki oğlana kaçamak bir bakış attı. İsmini duymuştu ama bir türlü hatırlayamıyordu. Düşünmek yerine karnının üzerinde duran ellerinden birini havaya kaldırınca, tahmin ettiği gibi çok geçmeden yanındaki beden de kendi elini havaya kaldırdı. Yibo önce baş parmağını içeri doğru kıvırdı, yabancı oğlanın onu takip ettiğinden emin olunca da sırasıyla yüzük ve serçe parmağını da içeri kıvırdı. Sonunda barış işaretine dönen parmaklarından, işaret olanı da indirip sadece orta parmağını havada bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dancing With Devil.
FanficOnun zihni kirli ve elleri üzerimde, Oh, evet sen şeytansın ve beni de yakacaksın. Geceyi tutuştur, bu bizim sırrımız, Çünkü iyi çocuklar sadece iyi adamlarla takılır.