Bölüm 16-Belki Bir Gün

26 7 2
                                    

Annenin Ağzından:
Ali'ye sarılışım uzun ve soluksuz olmuştu . Ellerim titrek ve bacaklarım zayıftı. Bedenim epey zayıflamıştı. Hastaneye daldım. Gözüm uzaklara...

2000 Kış Akşamı 24 Temmuz Çarşamba
"Ahmet ütüyü yapabildin mi, yardım etme mi ister misin ?"

"Hayır hayatım , ben tek başıma yapabilirim ben bunu . Sakın kalkma dinlen sen."

Elinde ki ütüyü bıraktı Ahmet ,yatıyor muyum diye bakmaya geldi . Uyuya kalmıştım. Saçımın perçemini aldı ve hafifçe kulağımın arkasına koydu . Alnıma zarif bir öpücük bıraktı.

"Sana bir iş yaptırır mıyım ben hiç . Prensesimiz sağlıkla gelsin dünyaya . Söz veriyorum ikinizi de eşit seveceğim."
Yerinde doğruldu . Yüzü hafif penbeleşti. Hafifte terlemişti . Elinde ki seleyi aldı. Balkona çıktı. Islak kıyafetleri serdi.

Tekrar geldi ,baş ucuma oturdu . Saçımı okşadı . Sonra eline bir kitap aldı." Şükrü Erbaş -İnsan İnsanın Acısını Anlar " diye bir kitaptı. Açtı göz gezdirmeye başladı .

Dönüş 1996 Kitap Alıntısı-
İçimdeki uzaklığı ,aklımda ki acıyı,gözlerimde ki menevişi korumak için ,boylarını ve ağırlıklarını masalarıyla ölçen küçük adamları, küçük odalar da bırakıp çıktım .
.....

Gittim . Halkı yakamoz bakan insanlar gördüm . Sonra yazlar bitti . Denizler çekildi . Güneşler battı. Sen o çoğul yalnızlığına döndün, gövdeni herkesin giydikleri ile örterek . Ben, günde üç imza verdiğim o uzun sürgünümdeyim, yüreğimi dolaplara kilitleyerek . Çıktığım uzaklık asfalt ve ışıklı vitrinler. Döndüğüm gerçek , basık odalar ,polis koridorunda bir ülke .. Dilimde bir türkü ile sana yazıyorum ve bakıyorum şimdi ,yüreğimi bir muska gibi boynumda taşıyarak:" Daha senden gayrı âşık mı yoktur / Nedir bu telaşın vay deli gönlüm..."
•••••

Elinde ki kitabı bıraktı. Tekrar bana baktı . Nefes alışverişim normal mi diye . Sonra ceketini aldı ve dışarıya çıktı . Çilek istedim diye çilek alacaktı bana . Bir iki dakikalığına çıkmıştı sadece . Uyandım . Su içmek istedim . Tam kalkmışken birden suyum geldi ve bacaklarım tutmadı karnımı sehpaya çarparak düştüm .

Ağlamaya başladım . Kan geliyordu karnımdan . Usul usul okşadım .

"Allah'ım ne olur yavrumu benden koparma , Allah'ım onu bana bağışla .."

Sesli ağlarken , Ahmet telaşla kapıyı açtı bağırarak içeriye daldı .

"Ahum ne oluyor ? Ne oldu ,nasıl düştün . Keşke gitmeseydim ,hepsi benim yüzümden . Benim yüzümden oldu her şey ..."

Elimi Ahmet'in saçlarına götürdüm .
"Sakin ol ,her şey yoluna girecek . Kızımız iyi olacak . Çantayı al ve kalkmama yardım et . İyi olacağız ,ikimizde ..."

Kucağına aldı beni , Küfür ederek Ali'nin numarasını çevirdi . Ali on dakika sonra , acele eve daldı . Beni kanlar içinde görünce ,

"Ne oluyor lan burda ? Aysima'ya ne oldu !"
"Lanet olsun ,hepsi benim yüzümden . Onu yalnız bıraktım."
Ali anahtarı aldı ve hızlıca arabaya çalıştırdı.

Ahmet beni kucağına aldı ve arabayı yatırdı. Annem koşa koşa arkamızdan yetişti ve arabaya bindi. Ali direksiyonu kırdı ve tam gaz gitti . Hastaneye girdik . Doğum dört saat sürdü . Kızım iki hafta küvezde kaldı .

Ahmet hep kendini suçladı, bitap düşmüştü yorgunluktan. Kızının başına gider ve masal okurdu hep , elllerini açar dua ederdi.

İki hafta sonra bende uyandım. Kızım da yanıma alındı. Aldım okşadım . Ona kavuşmanın sevincini yaşıyordum. Minik ellerini tuttum . Ellerimi anında kavradı,uyuyana kadar hiç bırakmadı. Ağlaması kesildi . Onu yatırdılar yanımda duran minik yatağa .

AylaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin