chapter thirty two

2.6K 237 22
                                    

Bir.

İki.

Üç.

Dik kafaya.

Üç.

İki.

Bir.

Tekrarla.

Son on beş dakikadır oturduğum bar taburesinde aklımdan geçenler sadece bunlardı. Önümdeki bardak-lar dışında bir şey düşünmemek o kadar huzur vericiydi ki, bunca zaman alkole başvurmadığım için kendi kendime sinir oldum. Filmlerde, dizilerde her derdi olanın kendini alkole vermesinin bir sebebi vardı elbette! Bunca senaristin bir bildiği olmalıydı.

Aynen böyle düşünerek yaklaşık bir saat önce YG binasından yaşlı gözlerle ve dağınık saçlarla çıkmış, sürüş yasağım olmasına rağmen şirketin arabalarından birine atlayıvermiştim. En yüksek müzik sesini duyduğum mekanın önüne çekmiş, arabanın kapılarını bile kilitlediğimden emin olmayarak içeri girmiştim. Beni birkaç kişi tanımıştı ama gerçekten umrumda değildi.

Zaten idol kariyerim çöküşteydi, iyice sıçıp batırmaktan bir şey olmazdı herhalde.

Popomun şeklini almaya başladığı rahatsız bar taburesinde sallanmaya başladım. Çişim gelmişti. Normalde çişim geldiğinde çok sevinirdim, çünkü ödem atıyorum ve inceliyorum demekti bu. Ancak şu an tuvalete gitmekle ilgili şüphelerim vardı. Eğer işersem ayılırdım. Ayrıca, tuvalette sevişen insanlarla ilgili birden fazla hikaye duymuştum.

Bacak bacak üstüne atıp geçmesini bekledim, bu esnada önüme gelen iki yeni tekila shotı da kafaya diktim. Jennie bana hep tekilayı içmenin doğru ve en güzel yolunun tuz ve limonla olduğunu söylerdi ancak ben formalitelerle uğraşacak halde değildim.

Paytak adımlarla bar kısmından uzaklaşıp dans pistine ilerledim. İçeride o kadar çok insan yoktu ancak dinamik bir illüzyon oluşturmak için kullanılan disko topu nedeniyle bu çok da göze batmıyordu. Olduğum yerde müziğin ritmine göre sallanmaya başladım.

Çalan şarkının sözleri, burukça gülümsememe sebep oldu. Hızlıca bara dönüp 70 kalorilik bir shot daha attım, şimdiye kadar içtiklerimin parasını ödedim ve dans pistine geri döndüm.

Shut up, count your calories
Kapa çeneni, kalorilerini say

I never looked good in mom jeans
Hiç bol pantolonların içinde güzel görünmedim

Wish I, was like you, blue-eyed blondie, perfect body
Keşke senin gibi olsaydım, sarışın, mavi gözlü, mükemmel vücutlu

Maybe I should try harder
Belki de daha fazla uğraşmalıyım

You should lower your expectations
Beklentilerini düşürmelisin

Bitik kariyerinin arkasından ağlayan çirkin, özgüvensiz, aciz bir kız çocuğuydum. Barın tekinde yaptığım hareketler utanç vericiydi.

Fakat umrumda değildi. Çalıp giden şarkıya bağırarak eşlik ettim.

"If I get more pretty, do you think he will like me?" Gözlerimin dolmasına engel olmaya çalıştım. Daha güzel olursam, beni sever mi sence?

Terden yüzüme yapışan saçlarımdan dolayı önümü görememeye başlamıştım ki, kalabalığın içinde ne kadar uğraşırsam uğraşayım unutamayacağım bir yüz gördüm.

"Chaeng! Ne işin var burada?"

Kahküllü yarim Lalisa, gözümün önündeki saçları çekip daha fazla terlememem için yüzüme üflemeye başladı. Saniyeler içinde, huzur bulmaya geldiğim bu dans pistinde diğer iki grup arkadaşım da yanımızda bitmişti.

the Goddess ☬ rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin