chapter thirty seven

2.6K 248 72
                                    

finale yaklaştığımızı hissediyor musunuz... baya hem de...

"Hepinize geldiğiniz için teşekkürler! Harika bir akşamdı Osaka!"

Birazdan aşağı inecek platformda beni bekleyen kızların yanına alkışlar ve çığlıklar eşliğinde koşturdum. Bunu seviyordum. Sahnede olmayı, ışıkların üzerimde olmasını ve bana hayran hayran bakan bir stadyum dolusu insan oluşunu... Bitmesini istemiyordum, o yüzden vedamı ağırdan aldım.

Çünkü biliyordum ki sahneden inince tek başıma olacaktım.

"Çok iyiydiniz, millet! Kızlar, araba sizi bekliyor. Hazır olduğunuz zaman haber verin."

Elemanların bağırışlarını, tebriklerini duymuyordum. Jisoo sırtıma bir anne gibi pat pat vurup beni kendi soyunma kabinime ittirirken yarı yarıya uyuşmuştum.

Her gece aynı şeyi yapıyordum o yüzden artık otomatiğe bağlamıştım. Bir aydır turdaydık, pandeminin bitişini devasa bir dünya turuyla taçlandırıyorduk. Kafam sahnedeyken boşalsa da iner inmez düşünceler kafama üşüşüyordu ve hasta hissediyordum.

Encore için giydiğim etekle tişörtü bir çırpıda çıkardım. Tenime değen ellerim buz gibiydi. Buraya gelirken giydiğim bol, siyah sweatshirtü kafamdan geçirdim ve altıma her ihtimale karşı bir şort giymek dışında bir şey yapmaya halim kalmadı. Tanrım, kaç saattir dans edip şarkı söylüyordum, üç mü? Hem de dün akşamdan beri hiçbir şey yemeden! Yürüyecek enerjimin olması bile mucizeydi.

Jungkook beni bu halde görseydi çok üzülürdü.

"Hadi, Chaeng! Seni bekliyoruz." diye bağırdı ince bir ses. Jennie.

"Geldim." dedim ve kabinden çıktım. Makyajımı arabada çıkarırım diye umut ediyordum ama büyük ihtimalle uyuyup kalacaktım, kulisteki makyaj masasının üstündeki pamukları çantama atmaya tenezzül bile etmedim.

Kızları kuzu gibi takip ederek önce kulisten, sonra stadyumdan çıktım ve bizi bekleyen siyah minibüse sıkıştık. Uykumun gelmesini beklerken ayaklarımı karşı koltuğa uzattım, kafamı da kızlarla hararetli bir tartışmanın ortasında olan Lisa'nın omzuna yasladım.

Çevremden anında koptum. Evet, bu kadar ruhsuz olmamın sebebi uzun zamandır yeteri kadar besin alamıyor olmam ya da turun beni yormuş olması olabilirdi ki genelde bu yüzden somurturdum. Fakat bugün diğer günlerden farklıydı.

Sekiz ay. Bugün, Jeon Jungkook'la sahte sevgili anlaşmamızı feshetmemizin sekizinci ayıydı.

Hafızamın bana oyunlar oynayarak her hatırlamak istediğimde farklı detayları değiştirdiği o toplantıdan beri hayatımdaki her şey iyiye gidiyordu. Gerçekten. Artık Kore'nin bir numaralı idolüyle çıkmıyordum, dolayısıyla aldığım hakaretler sekteye uğramıştı. Grubumla birlikte başarıdan başarıya koşuyordum; sekiz ayda iki comeback yapmış, bir tane albüm çıkarmıştık. Bizim gibi müzik yapabilmek için şirketine yalvarmak zorunda olan bir gruba göre büyük başarılardı bunlar. Dünya turumuzun da tüm biletleri satışa çıktığı an tükeniyordu. Kısacası dışarıdan bakılınca üzgün olmam için hiçbir sebep yoktu.

Tabii, yalnızca dışarıdan bakılınca.

Nereden başlasam bilemiyordum. BLACKPINK'in dört üyesinden ikisi ortalıkta ceset gibi geziyordu. Ben, kendi ellerimle hayallerimin adamını itişimi hala atlatamamıştım. Lisa'nın ise Taehyung'la hiç başlamayan ilişkisi bitmişti.

Çünkü Bighit, büyük ihtimalle benim yüzümden, BTS üyelerini yakın markaja almıştı. Etraflarında dişi sinek bile uçmasına izin verilmiyordu. Ödül törenlerinde erkek olmayan kimseyle konuşmuyor, yan yana bile durmuyorlardı.

the Goddess ☬ rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin