chapter thirty nine

2.6K 205 76
                                    

selam

biliyorum bu bölüm ÇOK gecikti ama kafamda o kadar fazla şey vardı ki...

hikayeyi yazmaya başlamadan önce finaline karar vermiştim ama yorumlardaki tepkilerinizi okudukça acaba değiştirsem mi diye düşünmeye başladım. bu yüzden tamamen zıt iki farklı son yazdım. oturdum, okudum yazdıklarımı. hangisinin daha uygun olacağına, daha çok içime sindiğine karar verdim veee o sona doğru adım adım ilerliyoruz şimdi.

iyi okumalar!!! 💖

Sonraki sabah, ışıl ışıl yüzümle ve heyecanla yükselen sesimle kızlara dün geceyi anlatıyordum.

Çünkü nasılsa ben kendi isteğimle anlatmasam da ruh halimdeki değişiklikten bir şeyler olduğunu anlayacak, çeşitli sinsiliklerle ağzımdan laf alacaklardı.

"İnanılmazdı! Ayrıca odalarımızı unutmayıp böyle ince bir şey ayarlamış olması da ayrıca hoşuma gitti." diye ekledim, yarım saatlik monologumun sonuna.

"Gider tabii. Düşünceli çocukmuş." dedi Jennie, güne başlamadan önce her sabah sürdüğü pirinç maskesini iyice cildine yedirirken. Bir zamanlar onu ve Jimin'i kıskandığımı hatırlıyordum. Kimse benim gibi biri uğruna Jimin'in Jennie için çabaladığı kadar çabalamaz diye düşünüyordum.

Önceki hayatlarımdan birinde süper bir insan olmalıydım ki karşılık olarak Tanrı gökten kucağıma Jeon Jungkook'u bırakmıştı.

"Ee, sabah görüştünüz mü?" diye sordu Jisoo. Normalde bu konulara en az ilgili kişi o olurdu fakat nedense bu sefer bir sürü soru soruyordu. Acaba o ve Namjoon da bir adım ileri mi gitmek istiyorlardı?

Ne YG ne de Bighit, Namjoon ve Jisoo ikilisinden haberdardı. İkisi de çok zeki ve sabırlı insanlardı, ustaca gizli bir ilişki devam ettirebiliyorlardı. İki şirket benle Jungkook'u, Lisa ile Taehyung'u ve Jennie'yle Jimin'i ayrı tutmak için ellerinden geleni yapıyordu fakat bilmedikleri bir ilişkiyi bozamazlardı, değil mi?

"Hadi kalkın," dedim, arkadaşlarıma. Neredeyse hazırlardı, Jennie ve maskesi hariç. "Çocuklarla kahvaltı edeceğiz."

"Ne yapacağız, ne yapacağııız?" diye uzatarak sordu Lisa. "Dün akşamdan sonra hayatta suratına bakamam ben Taehyung'un. Utanırım."

Aynı anda Jisoo'yla kafalarımız Lisa'ya döndü. "Dün akşam ne oldu ki Lalisa Manoban?" diye sordu Jisoo.

Lisa anında kızardı. "Jennie unnie aklıma girdi."

Gözlerimde soru işaretleriyle ikisine baktım. Jennie, ortamın gerginliğini sonunda sezmiş olacak ki maskesini tek bir hareketle çıkardı.

"Mutlu musunuz, bu maskelerin tanesi 5 dolardı." diye söylendi.

Ona dik dik baktım.

"Neyse, şöyle anlatayım." Arkasına yaslandı Jennie. "Dün gece Lisa birden benim odama daldı. Kapısı kilitli olmayan sadece ben varmışım, siz ikiniz milyarder sevgililerinizle sevişmekte olduğunuz için." Son cümlesinde eliyle ben ve Jisoo'yu gösterdi. Gözlerimi kocaman açarak Jisoo'ya baktım. Bana tatlı tatlı gülüp omuz silkti.

Jungkook, BTS'deki herkesin burada olduğunu söylemişti. Namjoon'un Jisoo'yu bulmasına şaşırmamıştım ancak aynı odada kalacak kadar cesur olmalarına şaşkındım.

Gerçi, bu konuda konuşma hakkı olan son kişiydim.

Jennie devam etti. "Lisa nefes nefese kalmış, Taehyung beni aradı buradaymış ne yapacağım diyor. Bi' güzel giydirip çocuğun yanına yolladım kızı. Gerisi de çorap söküğü gibi gelmiştir." Soğuk çayından pipetle gürültülü bir yudum aldı.

the Goddess ☬ rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin