Bölüm-3

771 61 19
                                    

    "Sana bir soru sordum."

    "Cevabımı verdim ya Yusuf Abi, sana ne dedim!"

    İkimiz de şu an çevremizdekileri umursamadan birbirimize hesap soruyorduk.

    "Kız anlamadım ki ne olduğunu! Bana da açıklasanız ya iki dakika!"

    "Geç içeri Nebahat Teyze! Akşam akşam bir de seninle uğraşmayalım şimdi!"

    "Peki oğlum, öyle diyorsan." dedi burnunun ucuyla, ama meraklı gözleri fıldır fıldır aramızda dönüyordu bir taraftan da.

     Perdeyi çektiğinden emin olunca tam ağzımı açıyordum ki kolumdan tutup biraz daha ilerledi.

"Bırakır mısın kolumu Yusuf Abi!"

"Nebahat Teyze pencereyi kapatmadı. Bizi öylece bırakıp içeri geçtiği de şüpheli. Burada konuşalım, duymasın diye çektim seni bu tarafa. Kolunu tutmaya bayılmıyorum yani!"

Köprünün üzerinde inatlaşan iki keçi gibiydik şu an. İkimizin de sinirli solukları aramızdaki kısacık boşlukta birbirimize çarpıp göğe karışıyordu. Buna rağmen bir adım geriye gidip aramızdaki mesafeyi açmaya da yanaşmıyorduk. Öfkeyle alev alev yanan gözlerimiz birbirini yer gibi süzerken saniyeler sonra neden öfkelendiğimi bile unutmuştum sarı harelerin bulunduğu yeşil gözleri yüzünden.

"Madem uzaklaştık, bırak artık o zaman." dedim az önceki öfkeli tonlamalara inat, içime kaçan sesimle.

Kısacık bir an gözlerime bakmaya devam edip derin bir nefes vererek bıraktı kolumu.

Bu yirmi bir yıllık yaşantımın en garip anıydı şüphesiz. Biz genelde konuşmazdık, konuşursak da bu kadar sakin kalamazdık! Ne oluyor yarabbim ya tövbe tövbe...

"Kimdi o lavuk?"

Hah geldi yine öküz!

"Yusuf Abi sen genelde zekisindir ne oldu sana bugün ya? Algılayabilmen için daha kaç defa 'Sana ne?' demem gerekiyor?"

"Abine anlatırsın o zaman, belki o seni anlar!" ateş saçan gözlerle bana bakarken ben de öfkeyle iyice burnunun dibine girdim.

"Sen beni tehdit mi ediyorsun?"

Ne yaptığının farkına varınca pişman yüz ifadesiyle cevap vereceği sırada elimi kaldırıp onu susturdum.

"Elinden geleni ardına koyma! Beni böyle durduracağını sanıyorsan hiç tanımamışsın demektir Yusuf Abi! İyi akşamlar."

    Önüne çıkan herkesin hayatına müdahale edeceğini sanıyorsan daha çok beklersin külhanbeyi! Bunu beynine bizzat ben kazıyacağım, görürsün!

    Sinirli bir şekilde eve girip bizimkilere selam verdiğim gibi odama attım kendimi. Sinirle volta atarken bir taraftan da saydırıyordum.

"Hayvan herif! Sen kimsin ki hesap soruyorsun bana! İşten kaytarıp oraya buraya Allah bilir neler yapmaya giderken utanmadan evime kadar bırakan çocuğu sorguluyorsun! Hadsiz!"

    "Hayvan oğlu hayvan!" Kısa bir vicdan azabı çekip sessizce fısıldadım.

   "Salih Amca hariç."

Telefonuma gelen mesaj bildirimiyle sövmeye kısa bir ara verip telefonumu aldım.

Yusuf Abi: "Bana sövmeye ara verip bir an önce uyumaya bak. Bu konu da burada kapanmadı ufaklık."

Ne yazık ki odalarımızın penceresi birbirine bakıyordu ve beyefendi her zamanki gibi hadsizlikte sınır tanımıyordu!

Bir hışımla perdeyi çektim. Hala üzerindeki takım elbisesini çıkarmamış, odasının penceresinden benim odama bakıyordu.

KÜLHANBEYİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin