Bölüm-8

865 67 32
                                    

    Herkese merhabalar! "Yaani gelmeseydin" dediğinizi duyar gibiyim ve haklısınız en son 30 Eylül'de bölüm atmışım 🙆🏻‍♀️ Ama gerçekten yoğun bir temponun içindeyim okul, ev ve evimizin yeni üyesi minik kedimizle alışma süreci derken burası biraz fazla ihmal oldu özür dilerim 🙇🏻‍♀️

    Bölümden önce İzmir'de yaşayan arkadaşlarıma buradan çok geçmiş olsun demek istiyorum, yanınızdayız ❤️😔

    Ve aynı zamanda gittikçe artan şu Korona virüs belası var tabii... Lütfen çok dikkat edin olur mu 😔❤️

    Bölümü; yeni bölümü sürekli sorgulayan, hiç vazgeçmeyen sevgili @bsbsbs01' e ithaf ediyorum🥰❤️

Keyifli okumalar ❤️

***************

İntikamımı alacağımı düşünürken erken sevinmişim. Her zamanki gibi...

Büyük bir hevesle attığım mesajdan sonra iki saniyede bir ekrana baksam da herhangi bir geri dönüş olmamıştı. Hayır yani madem başkalarıyla konuşmayacaktın neden indirdin bu uygulamayı!

Bir hafta boyunca sürekli kontrol etsem de cevap atmamıştı. Tüm intikam alma planım bunun üzerine kuruluydu o yüzden başarısız olmayı kaldıramıyordum!

Üstüne hem soğuk hava hem de stresten sağlam üşütmüştüm. Sağ olsun annem gil çok lazımmış gibi memlekete gitmemiz gerek diye bu sabah yola çıkıyorlardı. Evde üstümde kalın pijamalar ve yün sabahlığım sümüklerim şelale gibi akarak olan biteni boş gözlerle izliyordum.

Ağzına kadar vitamin deposuyla dolu yiyeceklerle dolu olan buzdolabına bile gidecek halim yoktu.

Annemlerin gitmesinden biraz sonra çalan kapıyla bildiğim tüm küfürleri evrene yollayarak sürünerek kapıyı açtım.

Burnuma soktuğum bükülmüş tuvalet kağıtlarına bir bakış atıp gülmemek için dudaklarını ısıran Yusuf Abi'nin kusursuz görüntüsü beni daha da sinirlendirdi.

Ağırlığımı daha fazla taşıyamadığım için kapıya yaslanıp konuşmasını bekliyordum ama o hiç acelesi yokmuşçasına beni tepeden tırnağa büyük bir keyifle süzmeye devam ediyordu.

"Bir şey mi diyecektin Yusuf Abi?"

Burnumdaki peçetelerden dolayı boğuk çıkan sesimle artık tutamadığı sırıtma yayıldı tüm yüzüne. Ve ben onu durduramadan uzanıp bir tanesini çekti beraberinde akan sümüklerimle beraber.

"Bu ne ya?" gülerek evirip çevirdiği ıslak peçeteye bakarken içten içe utancımdan ölsem de en ufak bir şey yansıtmamaya çalışıyordum.

"Sümüklü peçete işte."

Ucu ıslanmış peçeteyi bahçedeki çöp kutusuna atarak cebinden peçete çıkarıp yarısını bölerek hiç iğrenç bir şey yapmıyormuş gibi tekrar burun deliğime soktu.

"Al bakalım."

Kafamı sakince elinden kurtarıp peçeteyi düzelttim.

"Neden geldin?"

"Abin, annen gili bırakmaya gitti. Çok hastaymışsın, ben de gelip sana bir bakayım dedim. Hasta olunca hiç kendine bakmazsın, yemek filan yemezsin. Hele ki  Canan Teyze de yok iyice boşlarsın diye düşündüm."

"Bakarım ben kendime. Zahmet etmişsin boşuna sağ ol."

O da kapı pervazına başını yaslayıp tek kaşını kaldırdı.

KÜLHANBEYİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin