Gün ışığı, Gece'nin gözlerine doğrudan temas ederken kıpırdandı ve bir süre sonra uyandı yeni güne. Aynadaki görüntüsü, normal şartlarda olsa onu rahatsız ederdi ancak o sabah bunu umursamadı. Yüzünü yıkadıktan sonra biraz Yoğurt'u sevdi holde. Ardından Uzay'a görünmeden mutfağa girip kendine yiyecek bir şeyler hazırladı ve yeniden odasına döndü.Gittikçe depresif bir hal alan Gece, kafasında sürekli ne ara bu hale geldiğini sorgularken cevabı gayet iyi bilmesine rağmen kabullenmemekte ısrarcı davranıyordu. Ecem'in cevapsız çağrılarına dönmemekte de kararlıydı ancak Ecem'den kolay kolay kurtulamayacağını kendisi de biliyordu. Bu nedenle anahtarlarını alarak evden çıktı ve alt kata indi.
Saat epey erkendi. Ecem'in bu saatte uyumuyor oluşunun tek nedeni, dün gece olanları merak edişiydi hiç şüphe yok. Zile bastıktan birkaç saniye sonra darmadağın saçıyla kapıyı açan Ecem, Gece'nin yüzünü görür görmez kendine geldi adeta.
''Ne oldu lan sana?!'' diye yükseltti çatallaşan sesini. ''Çok kötü görünüyorsun!''
''Sağ ol.''
Gece içeri geçerken ''Elif yok mu?'' diye sordu arkadaşına. Elif, erkenden kalkıp koşuya çıkardı ve sağlam bir spor ritüeli vardı. Bu nedenle sabahları evde olmazdı genelde. ''Yok.'' diyerek Gece'yi yanıtlayan Ecem ''Tartıştınız mı?'' diye sordu merakını dillendirerek.
''Tartıştık sayılmaz. Ya da bilmiyorum, belki de tartışmışızdır.''
Ecem, Gece'yi anlamaya çalışırken sabahları pek de açık olmayan zihni, durumu kavramasını iyice zorlaştırıyor gibiydi. Bu nedenle Gece daha fazla uzatmadan olan biten her şeyi, tüm detaylarıyla Ecem'e anlattı.
''Şaka yapıyor olmalısın! Ne demek bir ilişki içinde olamam ve bu yüzden seni kendimden uzak tutuyorum?!''
''Fazlası var eksiği yok Ecem. Aynen böyle söyledi. Yağız'dan hiçbir farkı kalmadı gözümde.''
Ecem, öfkeli arkadaşının sırtını sıvazlarken ona destek olacak bir şeyler söylemek istiyordu ancak Uzay'ı da kötüleyerek Gece'yi iyice gaza getirmekten çekiniyordu. Bu nedenle ''Bilmiyorum.'' dedi derin bir nefesin ardından. ''Doğrusunu söylemek gerekirse çok şaşırdım. Tuğba'yla beraberlerken-'' derken duraksadı bir anda. İstemeden de olsa pot kırmıştı ve cümleyi buraya kadar getirdikten sonra susmayı başardığı için tebrik etti kendini (!)
''Tuğba'yla beraberlerken her şey yolundaydı değil mi? Uzay gayet de bir ilişki yürütebiliyordu.''
''Öyle demek istemedim.''
Ecem durumu toparlamaya çalışmak için bir hamlede bulundu ancak Gece buna izin verecek gibi değildi. ''Kendimi çok kötü hissediyorum ve bunun nedenini bilmiyorum.'' dedi karnına doğru çektiği dizlerine başını dayayarak.
''Çünkü kalbin kırıldı Gece. Uzay'a aşıksın ve şu an bu halde olmanın nedeni sana söylediklerinin canını fena halde yakması. Kabul et artık.''
Gece, Ecem'le göz göze geldi birkaç saniyeliğine. Ardından yeniden dizlerine kapandı ve ''Biliyorum.'' dedi ağlamaya başlayarak. ''Biliyorum ve asıl canımı sıkan şey de bu. Ben ne güzel mutluydum ya! Özgüvensiz, sarkastik halimle kimseye zararım dokunmayarak yaşayıp gidiyordum. Takıntılarım yalnızca kendimle ve hayatımla ilgiliydi anlıyor musun? Ama bu çok başka Ecem. Bu benim hayatımın da ötesinde bir his, anlıyor musun beni?''
Ecem ''Anlıyorum.'' dediğinde verdiği cevabın Gece tarafından anlaşılmasından korktu bir süre. Ancak Gece kendi acısına öyle çok odaklanmıştı ki Ecem'e herhangi bir şey soracak hali yoktu. ''Neyse.'' dedi gözlerini elinin tersiyle sildikten sonra. ''Ben gidiyorum, biraz hava alacağım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLBERS PARADOKSU (TAMAMLANDI)
Teen FictionÜniversiteyi şehir dışında kazanan Gece, bir kız profilinin tıpkı kendisi gibi ev arkadaşı aradığı ile ilgili ilana denk gelir. Profile mesaj atarak karşısındaki kişiyle anlaşır ve yeni hayatının başlamak üzere olduğu şehre doğru yola çıkar. Ancak...