Elif, Uzay'ı eve çıkarmakta biraz zorlansa da sonunda yatağına kadar sağ salim götürmeyi başarmıştı. Gece'ye fazlasıyla öfkeliydi. Ancak asıl kızdığı kişi karşısında ateşler içinde baygınlık geçirmek üzere olan Uzay'dı.''Gece...'' diye fısıldamıştı Uzay birkaç kez yolda gelirken. Elif'se bu ismi Uzay'ın ağzından duyduğu her an kendini daha da kötü hissediyordu. Ancak oynadığı oyunun bedelini elbet ödeyecekti. Çantasını bırakarak banyoya koştu hemen. Mutfaktan aldığı büyük bir kaseye sirkeli su hazırlayarak, elindeki bezlerle yeniden Uzay'ın yanına döndü. Önce Uzay'ın üzerindekilerden kurtuldu. Ardından annesinden öğrendiği gibi bezleri teker teker hazırladığı sirkeli suya batırarak Uzay'ın vücuduna yerleştirdi.
''Gece nerede?'' diye sordu Uzay biraz kendine gelirken. Onunla hastayken tartışmak Elif'e bir şey kazandırmayacaktı ve bunu çok iyi biliyordu. Ne yapacağını şaşırmış bir durumdaydı. Tek bildiği, Uzay'ın yanında kalarak her an Gece'nin adını duymanın ona iyi gelmediğiydi. Ayaklandı ve odadan çıktı. Burada kalmak istemiyordu ancak Uzay'ı da yalnız bırakamazdı. Çareyi Ecem'i, Uzay'ın yanına çağırmakta bulmuştu. Çantasını alarak kapıyı aralık bıraktı ve kendi evine, aşağı daireye indi.
Ecem koltukta öylece uzanmış tavanı izliyordu. Sabahtan beri ortalarda yoktu çünkü kendini eve kapatarak zaman zaman yaptığı düşünme seanslarını kimsenin bölmesini istemiyordu. ''Ecem?'' diye seslendi Elif artık kendini daha fazla tutamayarak ağlamaya başlarken. ''Biraz gelebilir misin?'' Ecem, düşüncelerine ara vermek zorunda kaldığı için sinirle yerinden kalktığında çoktan Elif'i azarlamaya hazırlanmıştı ancak ev arkadaşının halini gördüğü an bundan vaz geçti ve hole doğru ilerledi.
''Ne oldu, niye ağlıyorsun sen?''
''Senden bir şey isteyebilir miyim?''
Ecem tereddütle ''İsteyemezsin dersem istemeyecek misin sanki?'' diye sorduğunda Elif çantasını yere fırlattı ve ''Ecem lütfen ciddi ol!'' diye bağırdı birden. Ecem bir adım kadar geriye sıçrarken Elif'i ilk kez böyle üzgün ve bitik halde gördüğünü fark etti. ''Önemli bir durum mu var?'' dedi sonunda ciddi bir tavır takınarak.
''Uzay rahatsızlandı. Ateşi var ve ben elimden geleni yaptım ama o-'' derken biraz soluklandı. Başı dönüyordu. Portmantodan destek alarak bedenini duvara yasladı ve devam etti. ''-o beni istemiyor. Yukarı çıkıp onunla ilgilenir misin lütfen?''
Ecem ikiletmeden anahtarlarını alarak evden çıktı ancak aklı biraz da Elif'te kalmıştı. Hem Elif'i, hem Gece'yi hem de kendini bu hale getirmeyi sonunda başardığı için Uzay'a deli gibi kızıyordu. Ancak Uzay'ın arkadaşlığına verdiği değer, onu bu haldeyken yalnız bırakmaya el vermiyordu. Aralık kapıdan içeri girdi ve o sırada ayaklanarak odasından çıkmaya çalışan Uzay'ı gördü.
''Dur be çocuk, ne yapıyorsun?'' diye söylendi hemen yanına koşup. Kolundan tuttu ve yeniden yatağına yatırdı Uzay'ı.
''Sen nereden çıktın?'' diye sordu Uzay zar zor bir araya getirdiği kelimeleri sonunda anlaşılır bir şekilde cümleye dökerken. ''Ben-'' dedi kesik nefeslerinin ardından. ''Ben çok büyük bir hata yaptım Ecem.''
''Önce şu ateşini düşürelim, sonra her şeyi konuşacağız Uzay. Her şeyi...''
#
Uğur'la aramızda geçen diyaloğun ardından kaldırıma oturmuş, öylece duruyorduk konuşmadan. Sonunda sessizliği bozan ''Bir şey söylemeyecek misin?'' diyen Uğur olmuştu.
''Ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Böyle bir şey beklemiyordum Uğur.''
''Haklısın.'' dedi gülümseyerek. ''Ben de beklemiyordum.'' Ardından bana doğru çevirdi biraz bedenini. Konuşmak için hazırlanıyor gibi bir hali vardı. ''Başta sana Uzay'la birlikte olabilmen için yardım ediyordum. Sonra ne ironidir ki tüm klişe senaryolarda olan şey oldu. Kendimi seni düşünürken buldum ve bundan hiç suçluluk duymuyorum Gece.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLBERS PARADOKSU (TAMAMLANDI)
Teen FictionÜniversiteyi şehir dışında kazanan Gece, bir kız profilinin tıpkı kendisi gibi ev arkadaşı aradığı ile ilgili ilana denk gelir. Profile mesaj atarak karşısındaki kişiyle anlaşır ve yeni hayatının başlamak üzere olduğu şehre doğru yola çıkar. Ancak...