"O gördüğün kız, ben-"
"O kız senin bebeğinin annesi, mutlusundur."
Önümdekini çabucak ağzıma atarken, kulaklarımın sağır olmasını dilemiştim. En azından bir süreliğine ama dilediğim gibi olmamış, Yuta önümdeki tabağı aldığı gibi ellerimi tutmuştu.
"Biliyorum, çok farklı hissediyorsun ama hissettiklerinin ya da düşündüklerinin hiç biri doğru değil. Airi benim çocukluk arkadaşım. Biz birlikte büyüdük. Liseden sonra sevdiği kişiyle evlenme kararı aldığında nikah şahidiydim. Ama onlar sonradan boşandı. Airi hamile kalamadığı için boşanmışlardı. Adını ağzına almak istemediğim o kişi, fazla çocuk meraklısıydı işte."
Daha sonra susup derin bir nefes bıraktığında, asıl konuya gelmesini bekledim.
"Airi inişli çıkışlı bir şekilde boşandı. Bundan 7 ay kadar önce onun için Japonya'ya geri döndüğümde, evde yine deli gibi içmişti işte. Onu uyuttuktan sonra nasıl olduysa o gece bende içtim ve aklıma gelmeyecek bir şey oldu."
"O bebek senden mi?"
Gözlerimi odanın duvarlarına bakarken elimi bırakmış tekrar derin bir nefes bırakmıştı.
"Evet ama, hem onunla ilgilenip hemde seninle olamaz mıyım? Hataydı. O gece ya da o bebek değil. O gece çocukluk arkadaşımla bir şeyler yaşamam. Sicheng, bir şansımız olamaz mı?"
Başımı iki yana sallayıp önümdeki sudan bir yudum daha aldığımda, hikayemizin başlamadan bittiğini biliyor olmak canımı yakmaya başlamış, gözlerimin dolmasını engellemeyerek söze girişmiştim.
"Kendi çocuğuna 'o' diye sesleniyorsun Yuta. Ben seninleyken o çocuk her zaman seni arıyacak, seni özleyecek ama benim elimi tuttuğun için benden ve senden nefret edecek. O çocuk annesinin elini tutmanı isterdi. Lütfen zorluk çıkarma. Gitmek istiyorum."
Uzun bir süre öylece bakıştığımızda beni başıyla onaylamış telefonumu bana uzattığı gibi aldığımda ikimizde ayaklanmıştık. Bundan sonra belki de arkadaş bile olamazdık. Evden çıkıp arabaya bindiğimde, sessizce hiç bir şey demeden emniyet kemerimi takmış başımı cama yasladığım gibi yolu izlemeye koyulmuştum. Aklıma karşılaştığımız gece yarısı gelmişti. Öylece oturuyorken, yanıma gelmişti ve birden fazla aklımı okumuştu. Ertesi gün tekrar karşılaştığımızda küçük çaplı sinir krizleri geçirmiş, neden kolayca öldürmek yerine iyileştirme gücüne sahip olduğumu sorgulamıştım. Zaten bir işe yaramıyordu ki.
Yol boyunca yolun üzerinden geçen köpeğin bile neden yolun ortasından geçtiğini düşünmüş en sonuna eve geldiğimizde emniyet kemerimi çıkardığım gibi arabadan atlamak istemiştim.
Ama hiç bir şey düşündüğüm gibi olmamış ben tam emniyet kemerimi çıkardığım gibi arabadan inecekken Yuta'nın beni kendine çekip dudaklarımı dudaklarıyla örtmesiyle yaklaşık 1-2 dakika öylece kalmış sonra da hiç aklımda olmayan bir şeyi yapmış, bende ona karşılık vermiştim.
---
Bir elim dudağımda diğer elimde ise kalemi tutmuş test çözmeye çalışırken tekrar tekrar beni öpüşünü hatırlıyor küçük bir krizden sonra 10 dakikadır üstüne yoğunlaştığım soruyu çözmeye çalışıyordum. Aklım oradaydı. Kendine çekip beni öpmüştü ve ona karşılık vermemle 1-2 dakika kadar öpüşmüştük. Sonra ise ayrıldığımızda yine aynı şeyi yapıp dudaklarını uzunca yanağıma bastırmış, bir öpücük bırakmıştı yanağıma. Kulağıma fısıldadığı şeyi asla unutmayacaktım. Belki ileride başka birine aşık olurdum ama unutmayacaktım.
Sen, ölene dek burada olacaksın Sicheng'im. Elimi kalbine koymuş, gözlerimin içine derin derin bakmıştı. Bende utançtan elimi çektiğim gibi evime girmiştim. Anlamıyorsunuz, onu severken kalbimin ne denli attığını anlayamazsınız.Peki bebek ne olacak? Aklıma gelen soruyla tüm tebessümüm silinmiş, yerine gözlerim dolmaya başlamıştı ve ben gözlerim dolar dolmaz derin bir iç çekmiştim bir kaç defa.
Olmayacaktı. Ben Yuta'yla olmayacaktım.
"Haechan doğruyu söyle!"
Jungwoo'nun çığlığıyla aklım başımdan uçmuş, uçtuğu gibi de dışarıya fırlamıştım. Jungwoo'nun yüzünde anlamdıramadığım bir bakış vardı ve aynı şekilde Haechan'da çok farklıydı. Saçı başı dağılmış, dudakları şiş,,
"Ne oluyor burada?"
Çocukların yanına vardığımda, Jungwoo pişkin pişkin sırıtıp Haechan'ın boynundaki atkıyı çıkarmıştı. Atkı mı? Yaz ayında atkı ne alakaydı?
"Haechan güzel bir gece geçirmiş, mmm yoksa ateşli mi demeliydim?"
Jungwoo düşünüyor gibi yaparken, Haechan karnına bir yumruk atmıştı. Bende Haechan'ın boynuna bakmıştım. Gerçekten fazla güzel bir gece geçirmişti demek ki!
"Korundun mu bari? Çocuk seni hamile bırakıp kaçmasın bak!"
Demiştim şakayla karışık. Biz ikimiz kıkırdarken Haechan geldiği gibi geri dönüyordu ki, onu kolundan tutmuştum.
"Tamam tamam gitme, istersen bi duş al- ya da dur duş almışsınızdır sizaşrldprlwğşeşweş"
Gülmemi tutamamış, kahkahalara boğulurken Haechan gitmeye hazırlanıyorken tekrar kolunu tutmuştum onun. Bu sefer gözleri dolu doluydu.
"Hayatımda bu kadar büyük bir değeri olan kişiyi merak ettim işte. Aklımda yoktu. Sen ve yuta gibi olmaktansa böyle olmayı tercih ettim. En azından bir gün gittiğinde acaba nasıl olurdu diye düşünmektense yaptım. Onu sanırım kaybedeceğim ama yine de böyle bir şeyi -her ne kadar onun için ilk olmasada- onunla ilk kez yaşamak istedim. Beni de anlayın lütfen. Şimdi gidiyorum ve uyuyacağım. Eğer uyandığımda gülmeye devam ederseniz çükünüzü keserim!"
Şakayla karışık tehdit ederken dizlerimizin üzerine kurulup ellerimizi af diler gibi kaldırmıştık Jungwoo ile.
"Affet bizi! Çüklerimizi kesme!"
---
Neden sonu böyle anlamsız ya :"(bugün ilk aşkımı gördüm bi insan ensesindeki saçıyla bile mi yakışıklı olur ya yicem :"(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırmızı çizgi, yuwin
Short StoryTanrı yarattığı insanların sadece bir kaç tanesini özel kılmış onların her birine yetenek vermişti. #lucas #yuta #haechan #sicheng ─tamamlandı. 140620|260920