─one

1.4K 125 63
                                    

Kalın italik olanlar zihin okuma
şeysi iste Yuta anlıyor ya o kısım falan.

"Bu ara ikimiz içinde güzel şeyler olacak. İkimizin de çok mutlu olduğunu gördüm."

"Bu muydu yani? Hatırlıyor musun? En son böyle dediğinde bana araba çarpmıştı sende aldatılmıştın. Gerçekten o kadar güzel şeyler olmuştu ki, 1 ay kadar ikimizde evden çıkamamıştık."

Bir yandan ödevlerimi yaparken diğer yandan Haechan'ı dinliyordum. Gecenin 3'üydü. Gece su içmek için kalktığında bir dejavu görmüş ve odamın açık ışığını görür görmez beni aramıştı.

"Bak bu sefer başka, sanki tüm sevdiklerimiz yanımızdaymış gibi. Kızma ama bir şey daha diyeceğim..."

Sustu. Kızacağımı biliyordu, aslında kiminle ilgili olduğunu da biliyordum ama anlamamış gibi yapacaktım.

"Yanımda Mark vardı."

Sadece susarak tepkimi anlamasını istiyordum. Kaç defa daha Mark'la olan ilişkisini onaylamadığımı ona söyleyecektim bilmiyordum ama Haechan onu unutamıyordu ve unutacak gibi de değildi.

"Sicheng?"

Bana seslendiğinde diyeceklerimi tarttım. Bana kırılıp tavır almasını istemiyordum. Zaten genelde Mark yüzünden kavga eden bizdik.

"Belki de rüya gördün ama dejavu sanıyorsun? Yat ve uyu yarın görüşürüz."

Yanılıyor olamazdı. Ne diyorsa çıkıyordu, yeteneğini iyi anlıyor ve kullanıyordu da. Sadece kafasını boşaltıp uyumasını istiyordum. İleride yanında Mark olacaksa buna ben yine karışamazdım bu onun kaderiydi.

Hiç bir şey demeyip telefonu kapattığımda, ödevimi bitirmiş son bir kaö şeyi tamamlayıp yatağıma uzanmıştım. Ama uykum olduğu halde uyuyamıyor açıkçası uyuyamamamın sebebini de bilmiyordum.

Ayaklanıp üzerime bir hırka aldığımda anahtarımı da alıp dışarı çıkmış belki boş boş oturursam uykum gelir diye kaldırıma oturmuştum. Karanlık değildi ama güneşte doğmamıştı. Büyük ihtimal güneşin doğumuna kadar anca uykum gelirdi ve uykum gelince de eve geçer yatağıma kavuşurdum.

Kendi kendime bir şeyleri düşünüp konuşurken yanıma oturan bedenle afallamıştım. Gecenin bilmem kaçında ne işi vardı burada?

"Selam!"

Benim aksime, sanki beni tanıyormuş gibi samimi bir şekilde konuşup gülümsemişti. Ben ise karşımdaki bedeni çıkarmaya çalışıyordum işte.

"Konuşmayı bilmiyor musun? Dilini mi yuttun? Selam diyeceksin bak se-lam!"

Ağzını gösterip sanki bir şeyler öğrenebilecekmişim gibi ağzında bir şeyler gevelediğinde gülmeden edemedim. Sarhoş falan mıydı bu?

"Sarhoş falan değilim, öyle bakma. Sadece uykum yok."

Bir anda ciddileştiğinde omuz silkip önüme döndüm. Uykumun gelmesi için biraz sohbet edebilirdik. Ama içimden bir ses neden tanımadığın insanla sohbet etmek istersin ki, diyordu ve haklıydı da.

"Tanışmaya ne dersin? Yuta."

"Sicheng"

Uzattığı elini tutup adımı mırıldandığımda, kısa bir saniye içinde göz göze gelmiş ellerimizi çekmiştik. Sanırım konuşabileceğimiz tek şey bu kadardı.

kırmızı çizgi, yuwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin