─three

698 90 24
                                    

---
yahu o değilde ben hiç final
sahnesi düşünmedim lan
---

Apar topar evden çıkıp Yuta'nın attığı konuma varmak için koştuğumda yaklaşım 10 dakikadır koştuğumu ama hâlâ oraya varamadığımı bildikçe deli oluyordum. Taksiyle falan gitseydim daha iyi olabilirdi ama evin yakınlarındadır diye düşünerek vazgeçmiştim aptal gibi ve o sesi duyduktan sonra bir şey olacak diye çok korkmuştum. Aslında neden korkuyordum ki? Arkadaş bile değildik.

Elimdeki telefonun konumun olduğu yere geldiğimi belli etmesiyle adımlarımı yavaşlatıp sağa sola bakındım. Neredeydi bu? Bana aptal bir oyun mu oynamaya çalışmıştı ki? Hayır eğer bu bir şakaysa cidden sonu kötü olurdu.

"S-Sicheng!"

Zar zor ismimi duymamla yerde kanlar içinde Yuta'yı görmem bir olmuştu. Elim telefonuma giderken ambulansı aramayı düşünüyordum tabii ki.

"Ambulans gelene kadar ölürüm. Sen iyileştir."

İyi de hayatım boyunca iyileştirdiğim insan sayısı iki elimin parmak sayısını geçmiyordu. Üstelik iyileştirdiğim insanların derin yaralarını iyileştirmemiştim ki!

"Sicheng acele et."

Yarası yüzünden kısık kısık konuşunca vakit kaybetmek istemeyip önce ceketimi sonra da içindeki tşörtümü çıkardıp yarasına bastırdım hafifçe. Kan kaybetmemeliydi.

"Sakin olman gerekiyor, yaralı olduğunu düşünme. Kafanı dağıtacak bir şeyler yap."

O sakin kalırsa bende kalabilirdim. O kafasını dağıtırsa onu iyileştirmem daha kolay olurdu.

"Yaranı düşünerek seni iyileştirmeme izin vermiyorsun ki! Kafanı dağıt! Yaranı düşünme!"

Acaip derece de panik olmuştum. İlk defa bu kadar fazla kan görüyordum. İlk defa yaralı birini iyileştirecektim ve Yuta canının yandığını düşündükçe elimden bir şey gelmiyordu.

Derin bir nefes alıp gözlerimi kapatıp odaklanmaya çalışınca, boynumdan çekilip öpülmemle gözlerimi açmış dudaklarımın üzerindeki dudakların sahibine bakmıştım. Yuta, sadece dudaklarımın üzerinde dudaklarını tutuyordu ve ben şaşkınlıktan yapmam gerekini de unutmuştum.

"Sicheng kafanı dağıt dedin ve yapıyorum işte. Odaklan."

Tekrar öptüğünde istemeden senin odaklanma şeklin bu mu? diye aklımdan geçirmiş bunun üzerine de dudağımı emmesine sebep olmuştum. Karşılık vermiyordum. Aslında karşılık nasıl verilir onu bile bilmiyorken iyileşen yarayla beraber elimi vücudundan çekerek iki kolumu yana bıraktım. Üstüm çıplaktı elim kana bulanmıştı ve Yuta beni öpüyordu. Kaç dakika daha böyle kalmıştık bilmiyorum ama en sonunda ayrılmıştık ve ben üstüme yere bıraktığım tozlanmış ceketimi giyinmiştim.

Yavaşça oda kalktığında tam düşüyorken beline sarılmış evime doğru yürümeye başlamıştım. Jungwoo bugün Lucas'le kalacağından sorun değildi. Zaten büyük ihtimal Yuta'yı taksiyle eve yollardım. Benimle kalamazdı, özellikle bu geceden sonra. Eve vardığımızda ellerimi yıkayıp odama çıkarak bir üst ve bir alt bulup aşağıya inmiş ona giyinmesini söylerken bir kaç pamuk alıp geri dönmüştüm. Yuta ona verdiğim eşorfman altını giymişti ve vücudundaki kan izini çıkarmak için bir şey arıyordu. Ne kadar yarasını iyileştirmiş olsamda acıdığını biliyordum. Yanına gittiğimde pamukla vücudunu silmiş, tşörtü giymesi için yardımcı olmuştum.

"Teşekkürler."

Hiç bir şey söylemeyip odama çıkarak üstümü değiştirdiğimde aklım Yuta'nın beni öpüşüne kayıyordu ve ne olur ne olmaz diye düşünmemeye çalışıyordum. Beni öpmüştü, üstelik ilk öpücüğümdü. Zamanında bir kaç kere sevgilim olmuştu. Kız arkadaşlarımı öpme gibi bir isteğim olmadığı için. Erkek arkadaşlarımla da o raddeye gelmeden ayrıldığım için biriyle öpüşmemiştim. Ama Yuta ilkti ve eminim ki bilmeden böyle davranmıştı.

Kıyafetlerimi kirli sepete atıp mutfağa girdiğimde aramızdaki gerginliği azaltmak için ona ramen yapayım derken onu mutfakta ramen ile konuşurken görmüştüm.

"Bak, ben bir şeyler yapmaya çalışacağım. Sende bana yardımcı ol olur mu?"

Ramen paketiyle anlaşmaya mı çalışıyordu o?

"Neden öptüysem? Git şarkı falan mırıldan niye öpüyorsun niye?"

Kendi kendine sinirlenip arkasına döndüğünde boğazımı temizledim ve bir şey yokmuş gibi davranmaya başladım. 2-3 günde benden hoşlanamazdı umutlanıp sonradan üzülmek istemiyordum işte.

"Ramen paketiyle konuşup anlaşmaya çalışıyorsun?"

"Bugün seni yormuş olmalıyım yemek yapıp çıkmak istiyordum ama ramen bile yapamıyorum."

Gülümsediğimde gözlerim gözleri hariç her yerde dolanıp bir dolapta durmuş ve oradan salata için bir kaç malzeme çıkarmıştım.

"Benim için bir şey yapmak istiyorsan salata yapmamda yardımcı ol. Bende o sırada ramen yaparım."

Beni başıyla onayladığında salata için gerekli olan malzemelerin hepsini yıkamış, teker teker kesiyorken bende ramen yapıyordum. Onun hakkında düşünmek istemiyordum. Beni duyuyor olmalıydı ve onun hakkında düşünürsem iş çıkmaz bir hâl alırdı.

Ramen ve salatayı yapıp oturma odasındaki sehpayı boşaltıp üzerine bıraktığım da iki tane de kola alıp geri döndüm.

Yuta nezaketten midir nedir, istersen başla dediğim halde beni beklemişti. Film açabilirsin deyip eline verdiğim kumanda da koltuğun üstünde öylece duruyordu.

y/n; ben nezaket falan anlamam yapışırım direk .d

Koltuğa oturup kumandayı elime aldığımda televizyonda devam eden ama bir bölümünü bile izlemediğim diziyi açmıştım ve sadece öylece izliyorduk. Sanırım sevgili olacakları bölüme gelmiştik.
Çocuk kızın elini tutup ona yaklaşınca o an ki heyecanla çığlık atmış yüzümü Yuta'nın omzuna gömdüm. Genelde yapardım böyle aptallıklar. Yuta ise kahkalarla hem beni hemde öpüşen çifti izliyordu. Sapık mıydı bu?

"Ne sapıkmışım ya ben hiç kimseyle öpüşmedin mi sen?"

Deyip benimle uğraştığında başımı kaldırıp biten öpüşme sahnesine baktım. Şimdi çift birbilerine bakıyordu. Açıkçası tek dileğim tekrardan öpüşmemeleriydi.

"İlk defa ben mi öptüm seni?"

Geçiştirip duymazdan geldiğim soruyu tekrar ısıtıp önüme koyduğunda omuz silktim.

"Yok öyle bir şey."

Yuta ise sesimin titremesine gülümsemişti. Neden gülümsemişti ki birden?

"Hoşuma gitti."

---
Yuh Yuta napıyon lan sşeörllwşwle
neys markhyuck yayınladım
text isterseniz bi bakın
---



kırmızı çizgi, yuwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin