10

2.5K 219 131
                                    

JİMİN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

JİMİN

Acı çekmemişti.

Jimin muhtemelen acı çekeceğini düşünmüştü ama çekmemişti bundan memnundu çünkü acı çekmek en sevdiği şeylerden değildi.

Her şey uzakta ve gerçek dışı olmuş gibi geliyordu. Ayağa kalkması gerektiğini, koşmasını gerektirecek kadar acil bir sebebi olduğunu biliyordu ama yine de hareket etmek için hiçbir arzu duymuyordu. Hareket etmek bir seçenekmiş gibi görünmüyordu. Zaten belli bir süre sonra ayağa kalkacaktı.

Hayır. Hayır şimdi bile kendine yalan söyleyemezdi özellikle şimdi ölüyordu bunu biliyordu ve bundan memnundu. Eğer bir seçeneği olsaydı denemeye devam ederdi ama seçenek elinden alınmıştı ve her şeyi oluruna bırakmak kendisini rahatlatıyordu. Kendisini ölürken hissedebiliyordu, her nefesin giderek daha yavaş geldiğini hissedebiliyordu.

Kalp atışları... Kalbi atıyor muydu ki? Bunu hissedemiyordu belki durmuştu? Bundan da memnundu çünkü kalbi çok uzun zamandır hissizce atıyordu ve hareket etmekten yorulmuştu.

Hatıralar zihnine girip çıktı. Sanki deneyimlerini tekrar tekrar yaşıyormuş gibi hepsi canlıydı. Görüş alanı hafif sisli ve karanlıktı, birden önünde bir yüz belirdi. Tanıdığı bir yüz, kendisi için hem gerçek hem de karanlık o koyu renk gözleri, güçlü kemik yapısını, yumuşak ve nazik olduklarını bildiği dudakları gördü.

Ondan çok korkmuştu ama yine de artık korkmuyordu. şimdi uzanıp elini çenesine dokundurmak, sakallarının sürtünmesine, kasların sıcaklığını örten teninin soğukluğunu hissetmek istedi ama kolu hareket edemiyordu. Hiçbir şey işlevini yerine getiremiyordu.

O gerçekten orada mıydı yoksa hayal mi görüyordu? Artık ona söylemek istedi ona söylemeye çalıştı ama görüş alanı giderek karanlıklaşıyordu ve artık onu gerçekten göremez oldu l.

Sonra ışık geldi adamın arkasından parlak bir ışık gittikçe yükseliyor gibiydi. Hem güzel hem de ürkütücü olan bir şey ve bunun kendisi için geldiğini biliyordu.

"Melek." diye fısıldadı ve öldü.

Ölüm böyle olmamalıydı. Bunun bir hiçlik olması gerekiyordu, havada uçuyormuş gibi hissetti. Aşağı baktı adamın çantasından bir şey almasını, laptopunu almasını seyretti ama bunların hiçbirinin bir anlamı yoktu. Sonra güçlü bir baskı onu sahneden geri çekmeye kendisini başka yere götürmeye başladı. Bu daha çok bir dönüşüm gibiydi. Sanki kendisi bir an bir şey ve sonraki an başka bir şeymiş gibi.

Jimin ışıkların sönmesini bilincinin kapanmasını bekledi. Hiçlik için bekledi yine de bunu nasıl bileceğini merak etti. Çünkü bilincin ve benliğin yok oluşunu sadece bilinç fark edebilirdi ama düşünceleri ve benlik hissi yerlerinde kaldı ve bu oldukça şaşırtıcıydı.

Belki bir hiçlik yoktu, belki bir şeyler vardı belki de ölüm bir sondan ziyade bir geçişti. Tamam eğer bu doğruysa artık başka biri olmaz mıydı ya da hep kendisi ama sadece başka yerde başka biri mi olurdu?

Death Angel, jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin