20

1.7K 140 63
                                    

JİMİN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

JİMİN

“Neden buraya geldin?” diye sordu Jungkook.

“Beni nasıl buldun?” diye cevap verdi Jimin.

Karmakarışık çarşaf ve yastıkların arasında çıplak yatıyorlardı, uykulu, gevşemişlerdi ve sonunda birbirlerine mümkün olduğunca yakın olmak dışında bir şeye dikkatlerini vermişlerdi. Jungkook onu, başı omzuna yaslanmış olduğu halde, hala kendisine yakın tutuyordu, sanki ona dokunmadan durmaya katlanamıyormuş gibiydi.

İkisi de bir başkasında son derece mutluluk hissetme duygusunu yeni tanıyorlardı. Jimin ona dokunmayı durduramıyor, aralarında her şeyin nasıl hızla değiştiğine şaşırıyordu, şimdi ona dokunup öpmekte, yüzünü boynuna gömmekte ve teninin harika sıcaklığıyla kokusunu içine çekmekte özgürdü.

Gerçekdışılığın küçük sahnelerine sahip olmaya devam ediyordu, onunla gerçekten burada mıydı? Vücudu onun varlığını neşeyle kabul etmişti ama zihni bu ani değişikliği henüz yeterince yakalamamıştı. Aylarca dehşetle korktuğu adam şimdi onun sevgilisiydi. Sadece sevgilisi değil, aşkıydı. Bu ne kadar akılsızca olursa olsun, onu seviyordu. Birbirlerini yıllardır tanıyor, birlikte çıkıyor, kişilik ve zevklerinin bütün ayrıntı ve tuhaflıklarını biliyor olmanın verdiği rahatlıktan yoksunlardı. Bunun yerine her karşılaştıklarında, ilişkileri, ikisinin de uğraşmakta tecrübeli olmadıkları duygularla dolu ve yoğun olmuştu. Kendisi de bu aşk işinde Jungkook kadar acemiydi, dolayısıyla bunların hepsini algılaması zordu.

Öncelikle kendisini sersemlemiş hissediyordu. Sarhoş. Ondan dolayı, seksten dolayı, rahatlama, neşe ve acının hepsinin karışımından dolayı. Jungkook ona dokunduğunda, kendisine değer verildiğini hissetmişti, daha önce hiç şefkat gösterilmemiş, hiç sevilmemiş, değer verilmemiş olan Park Jimin. Onun kendisine değer verdiğinin, kendi zevki, konforuyla, rahatıyla ilgilendiğinin tamamen farkına varması, algılayabileceğinden daha fazlasıydı.

Aynı derecede dikkat dağıtıcı olan, ona sevgisini göstermesindeki derinlik ve güçtü. Onu korumak için, onunla ilgilenmek ve hayat yolundaki kasisleri düzleştirmek için her şeyi yapardı. Eğer onun için bunu hissediyorsa, bu hissin, öteki adı “yoğun” olan ve her içgüdüsü bir yırtıcı hayvanınkine benzeyen bir adamdan kendisine geri dönerken nasıl hissettireceğini ancak hayal edebilirdi. Eğer kendi hayatını tehlikeye sokmaya niyetlendiğini öğrenirse nasıl tepki gösterecekti? Çok iyi bir tepki olmayacağından korkuyordu. Bunu hiçbir adam kabul etmezdi, sıradan birisi bile ve adam hayal edebildiği hiçbir ölçüde sıradan değildi.

Ona kendisinin neden burada olduğunu söylemesi gerekecekti. Onu hayal kırıklığına uğratmayacaktı. Aralarındaki bu yeni, harika şey, bundan daha iyisini hak ediyordu ama şimdi değil. Şimdilik. Eğer adam soru ve cevaplar için zamanın geldiğini düşünüyorsa önce kendi sorularının cevaplandırılmasını istiyordu, böylece onun kendi cevaplarını aldıktan sonra dikkatini dağıtmasına engel olacaktı.

Death Angel, jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin