16

2K 172 165
                                    

JUNGKOOK

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

JUNGKOOK

Otel odasına gittiğinde Jungkook laptopunu çalıştırdı ve Jimin’in yerini tespit etti. Güvende olduğuna dair onu ikna ettiğinden ve onun hayatı olduğunu düşündüğü şeyi korumak için kaçmak amacıyla şimdiden yola çıkmış olmadığından emin olmak istiyordu.

Hem arabası hem de cep telefonu olmaları gereken yerdeydi ve sabitti. Dolayısı ile Jimin muhtemelen yataktaydı. Onun kendisini hayal kırıklığına uğratması ihtimaline karşı programı yer belirleyiciler hareket ettiklerinde kendi cep telefonuna mesaj gönderecek şekilde ayarladı.

Onunla orada olmayı sevmişti ama onu öptüğünde Jimin'in kendisini tuttuğunu hissetti. Bundan onun bu yolda kendisi ile en azından şimdilik yürümeyeceği anlaşılıyordu. Beklemeyi sevmiyordu ama bekleyecekti, en azından bir süre için sabrını bir sanat düzeyine çıkarmıştı. Hedeflerinin her birini avlarken hem adamı hem de doğayı beklediği için onu bir silaha dönüştürmüştü. Ama şimdi kendisi ile Jimin arasındaki gizlilik perdesi aşağı inmişti.

İçgüdüleri ona hızlı ve dikkatli hareket etmesini söylüyordu, zamana ihtiyacı vardı. Evet ama ayrıca kendisi olduğu için istenmeye ihtiyacı vardı. Kur yapılmaya, peşinden koşulmaya, oyunlar oynanmasına ve en önemlisi bir adamın kendi iyiliğini düşünmesine ihtiyacı vardı.

Sabır bir başka direnme biçimiydi. Belki bu bütün yaptıkları ve onda uyandırdığı acıdan sonra hayatından çıkmadığı ve onu yalnız bırakmadığı için bir baş belası olduğu anlamına geliyordu. Öyle ise ne olmuş? Bir centilmen olup onu bırakmaktansa bir baş belası olup ona sahip olmayı tercih ederdi.

Eğer o kendine hiç cevap vermeseydi bu kayıpla baş etmesi gerekecek ve onu yalnız bırakacaktı ama o neredeyse sandalyesinde kıvrılıyordu ve onun aralarında geçeni hatırladığını bilecek kadar Jimin'i iyi tanıyordu.

Birlikte geçirdikleri öğleden sonradan anladığı kadarıyla geri çevrildiği zaman nasıl göründüğünü bilecek kadar onu tanıyordu. Umursamaz olmak istemişti ama değildi. Kendisinden daha umursamaz değil. Kendisi de öyle olmak ve ondan uzaklaşır uzaklaşmaz onu unutmak istemişti. Hayatında ilk defa bu olmamıştı, gerçeklerle ilgilenmişti güller ve dileklerle değil. Aralarında olan şey gerçekti. Keşfedilmemiş, gelişmemiş ama gerçek.

Onun en azından şimdilik olduğu yerde kalacağına iyice emin olduktan sonra ilk yardım çantasını çıkardı ve kolundaki diş izlerini dikkatle dezenfekte etti. Sonra bölgeyi hissizleştirmek için spreyledi. Dikişlerin üstüne küçük dokunuşlarla antibiyotik sürdükten sonra birkaç yara bandını üzerine yapıştırdı ve sonra küçük yardım çantasını dikkatle toplayarak yenilenmesi gereken malzemeleri not etti. İlk yardım çantası kendisi ile her yere gidiyordu ve birkaç kez muhtemelen onun hayatını kurtarmıştı. Tropikal bölgelerde açık bir yara ne kadar küçük olursa olsun kısa sürede hayati açıdan tehlikeli bir hale gelebilirdi.

Death Angel, jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin