21

1.5K 126 23
                                    

JİMİN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


JİMİN

Ertesi sabah Namjoon'u aradı ve federal binadan başka bir yerde buluşmalarını istedi. Jungkook'un kimin girdiğini görmek için insanların federal binasını izlediklerine dair uyarısı Jimin'i huzursuz hissettirmişti. Tıpkı alışverişe gittiğinde katın güvenlik personelinden birinin kendisini izlediğini fark ettiğinde huzursuz olması gibi. Yanlış bir şey yapmadığını kendisi biliyordu ama yine de izlenmekten hoşlanmıyordu. Bu bir tür içgüdüsel alarmını çaldırmıştı.

Canını daha fazla sıkan şey Taehyung'un federal binanın orada çalışan bir ücretli muhbirinin bulunması ve kendisininde eski metresi olduğunu iddia eden birinin ajanlarla konuştuğunu çoktan haber almış olması ihtimaliydi. Ona düşünmek ve planlamak için zaman kazandıracaktı. Eğer kendisini feda etmek istiyorsa, kahretsin, bunun bir hiç uğruna olmasını istemiyordu.

"Meydan Parkına ne dersiniz?" diye önerdi Namjoon. "Ben bölgede olacağım bu nedenle konuşmak için iyi bir yer, saat 1’de heykelin önünde bekliyor olacağım."

Jungkook sadece bavulunu alıp döneceğini söyleyerek saat 10 civarı oradan ayrılmıştı. Onun nereye gideceğini bilmiyordu, kendisi gitmeden önce biraz sonraya kadar bekledi ama adam hala dönmemişti. Bir not yazdı ve sıranın üzerine bıraktı. Onun bir anahtar kartı yoktu ama bu onu bir gün önce durdurmamıştı, dolayısıyla dönerken onu salonda kendisini beklerken bulmak konusunda endişesi yoktu.

Gün bulutları gökyüzünde sürükleyen rüzgarla birlikte bir önceki günden daha ılıktı ama montunu giydiğine memnundu. Ellerini ceplerine daldırdı ve şehir sakinlerinin hareketli canlı yürüyüşüne uyum sağlayarak, parka vaktinden biraz önce geldi. Heykelin bulunduğu yere gitti. Hem Ajan Namjoon hem de ajan Seokjin kendisini bekliyorlardı. Mantolarının düğmeleri rüzgara karşı kapatılmıştı.

"Umarım kahve seviyorsunuzdur?" dedi Namjoon bir paket fincan uzatarak. "Krem ve şeker getirdim, ihtiyaç duyarsanız..."

"Siyah olması iyi, teşekkürler." Sıcak fincan ellerine iyi geldi, denemek için bir yudum aldı, sıcak kahve ile ağzını yakmak istemeyerek.

"Hadi şuraya oturalım." dedi Namjoon. Yakında bir bank işaret ederek oraya yürüdüler ve Jimin iki erkeğin arasına oturdu. İkisi de geçerli bir planla geldiğini umuyor ve korkuyorlardı.

"Bize söyleyecek başka bir şey düşündünüz mü?" Diye sordu ajan Namjoon bakışları sürekli etrafındakileri gözden geçirerek. Polislerin, federallerin bile hiç dinlenmeyen gözleri vardı.

"Hayır ama sizinle önerdiğim plan üzerine görüşmek istiyordum."

"Boşuna uğraşmayın." dedi kısık bir ses arkalarından. "Bu umutsuz bir girişim."

Federal ajanlar hareket edebildikleri kadarıyla bir saldırı olabilecek şeylerle yüzleşmek için oturdukları yerden kalkıp döndüler. Jimin konuşur konuşmaz onun sesini tanıdı ve o da ayağa fırladı.

Death Angel, jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin