22

1.4K 120 42
                                    

JUNGKOOK

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

JUNGKOOK


Jungkook eski dostu ölümün üzerine geldiğini hissediyordu. Seçimleri üzerine uzun uzun düşünmekle uğraşan bir adam değildi, onları belirler, inceler sonra en iyisini yapar ve yoluna devam ederdi. Bu seçim yine de ağzında acı bir tat bırakmıştı. Pişmanlık duyduğu için değil çünkü duymuyordu. Duyamazdı ama bundan hoşlanmamıştı. Buna zorlanmaktan hoşlanmamıştı. Her ne kadar dış etkiler olmasa dahi... Aynı şeyi yapacak olsa bile...

Jimin'i koruyacaktı. Bu onun temel ilkesiydi.

Onu otele geri götürdü ve odasına kadar ona eşlik etti. Onun güvende, orada olduğunu ve kimsenin içeri girmediğini bizzat görmesi gerekmişti. Sonra Jimin’in yüzünü elleriyle çevreledi ve uzun süre yavaşça onu öptü. Kendisini onun tadı ve hissi ile sakinleşmeye bıraktı.

“Yapılacak işlerim var.” dedi sonunda ağzını açtığında Jimin'i doğrudan yatağa götürüp onun vücudunun sıcak kucaklamasında kendisini kaybetmek istiyordu ama disiplinli olmadığı takdirde bir hiçti. “Beni bekleme ne kadar süreceğini bilmiyorum.”

Jimin’in gözleri kendisine bakarken endişe ile karardı. “Gitme.” dedi birdenbire her ne kadar kendisinin ne yapacağı konusunda hiçbir fikri olmasa da. Jungkook Jimin'in her zaman keskin olan içgüdülerinin bir başka alemde keskinliğin ötesine geçtiğini anlamıştı. Sanki normalde bilemeyeceği şeyleri biliyor gibiydi. Bazen birbirinden ayrı kimliklerinin bulanıklaşıp karıştığını fark edene kadar birbirlerinin gözlerine bakmakla ne kadar zaman geçirdiklerinin Jimin farkında mıydı? Sanmıyordu.

Jungkook birçok bakımdan Jimin'in  fazlasıyla bu dünyada biraz huysuz, biraz sabırsız, fazlasıyla seksi ama arada sırada uzaylı olduğunu düşünüyordu. Sadece kendi zihninin içinde değil ama daima biraz daha ışıl ışıl mutlu görünüyordu.

Nasıl olduysa o kendisinin içini herkesten daha iyi okumuştu, sanki başının içine bir izleyici yerleştirmiş gibi.

“Elimden geldiğince kısa sürede döneceğim.” dedi Jimin’i tekrar öperek “Bekle beni. Bu federal budalaların ben geri dönmeden seninle herhangi bir şey konuşmalarına izin verme. Bana söz ver!”

Jimin’in kaşları çatıldı. Adam kendi isteğine saygı göstermezken bir de kendisinden bir söz istediği için ona çıkışmak amacıyla ağzını açtı ama Jungkook dudaklarına bir parmağını götürdü. Gözleri köşelere alaycı ifade ile kıvrıldı. “Biliyorum.” Dedi “Yine de bana söz ver.”

Jimin gözlerini kısarak baktı, sonra dönüp saate göz attı. “Bana kesin bir saat ver. Ben bu yapılacak işlerim var ne kadar kalırım bilmiyorum saçmalıklarını yemiyorum. İki saat mi beş mi?”

“Yirmi dört.” dedi adam.

“Yirmi dört mü?”

“Bu kesin bir zaman dilimi, şimdi söz ver.”

Death Angel, jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin