4. Kat

422 22 5
                                    

Karanlık bir görüntünün ardından her şey silindi. Neydi öyle? Odamın camında ki yüz kimindi? Neler oluyor! Çalıların hışırdamasıyla arkama ani bir dönüş yaptım ve hızlıca bir karanlık varlık önümden geçti. Korkudan gözlerimi sımsıkı kapattım. Bir ses vardı boğuk ama çocuksu.

Lütfen yardım et Ash !

Şu anda burda olmak korkunçtu. Çalıların arasından çıkıp kendimi sokağa attım ve delicesine koşuyordum. Benden kim yardım istiyordu. Orada benden başkasının olmadığına adım gibi emindim. Adım derken adımı sahiden nerden biliyordu. Bu arada adım Ash , Ashly Jenkins. 17 yaşındayım.

Her şey çok karışık geliyordu evimin yakınında ki bir parka yaklaşmıştım. Okuldan sonra bazen buraya gelirdik takılmak için arkadaşlarla..  Sanırım geceleri daha sessiz bir yer burası. Banka oturdum ve olayları sırayla düşünüyordum. Bana zarar vermek isteyen biri olduğunu sanmıyorum çünkü pek fazla çevrem yoktu okulum psikopatlarla dolu bir yerdi zaten. Ordan bana sarıcak biri yoktur diye düşünüyorum. Hafif rüzgar esiyordu, ağaçların hışırtısı uğultular.. Sanki ağaçlar dile gelmiş bana git diyordu, uyarıyordu. Daha fazla düşünmek istemediğimden eve dönmek için banktan kalktım.

Güneşin doğmasına dakikalar kalmıştı, zaman baya hızlı geçmiş olmalıydı demek. Gündüzleri her şey daha basit oluyordu sanki, daha az korku daha az gizem vardı. Belki de değişen bir şey yoktu. Nasıl güneş ışıkları yıldızların ışıklarını bastırıyor onları bize göstermiyorsa, korkularımızın da üzerini örtüyordu. Korku aynı korkuydu. Ruhumuza işlemiş olan geçmiş de ki bir anıdan bile korkabilirdik. En büyük korkular bile kendini sadece gece hissettiriyorsa en büyük korkumuz bu değildir. Bir çok insan karanlıktan korktuğunu söyler. Karanlık korkunç değildir. Ürpertici olan o karanlıkta tek olmadığınızı bilmektir. Işıksız her alanda savunmasızsınız.

Bu gece ki oyun gibi sadece hissederek yönünüzü bulup kendinizi koruma şansınızı arttırsınız. Neden mi siz diyorum? Çünkü ben bunu başarabiliyorum.

Eve geldim sonunda kapının kilidini açmaya çalışırken içeriden açıldı ve karşımda babamı gördüm.

"Bu saatte dışarda ne işin vardı, Ashly"

Hep böyleydi zaten. Sinirli olunca ismimin tamamıyla hitap ederdi. Cevap verme gereği duymadım. Hızla içeri geçip odama gittim. Telefonum masanın üstündeydi, buna her ne kadar şaşırsam da karanlıkta görmediğimi düşünüp umursamadım. Her şey normaldi özellikle cama baktım, parmak izi dahi yoktu. Balkona baktığımda ise yine sonuç aynıydı bir hiç. Çalışma masama oturdum ve yapışkanlı kağıtları önüme koyarak, tuhaf olan her şeyi not aldım en sona ise yardım isteyen çocuk sesini yazıp duvarın kenarına yapıştırdım.

Anlamsızdı. Fazla anlamsız. Saate baktım 5.45i gösteriyordu. Çantama bir kaç defter koyduktan sonra aynanın karşısına gidip giyinmeye başladım. Okul formamız olmadığı için çok memnunum ve ayrıca bugün okulun son günü her ne kadar salaş ve umursamaz biri de olsam okul birincisiydim ve okulumuzda gelenek olan ve 1870'den beri mezun olan herkesin isminin yazılı olduğu bir plakayı okulun özel olarak ayırdığı duvara ismimi çakacaktım. Her kim olsa ailesi gurur duyardı ama benimkilerin umursayıp da geleceğini sanmıyorum, gelmeseler de olur aslında.

Siyah taytımı ve üzerine uzun, bol, turuncu ağırlıklı gömleğimi giydim. Saçlarımı gelişi güzel topladım artık hazır gibiydim. Çantamı omzuma takıp odadan çıktım, ufak kız kardeşim Fia uyanmış yatağında oturuyordu. Beni görünce yüzünde kocaman bir gülümseme oldu. Gidip kucağıma aldım ve odanın içinde döndürüyordum o ise kahkahalara boğuluyordu. Annemin kapıda bizi izlediğini fark edince durdum birden. Benim mutluluğumu görmelerine gerek yoktu. Bir tek yaşam kaynağım Fia'ydı. Ondan başkası yoktu hayatımda. Yanağına sulu bir öpücük bıraktıktan sonra okula gitmek için evden çıktım.

Işıksız (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin