Arkadaşlar okuyucu sayısı azalıyor ve bu durum beni gerçekten üzdü. Eğer bir sıkıntınız varsa yorum yapabilirsiniz yorum -vote sayısına sınır getirmiyorum fakat olsa iyi olur. Şimdiden herkese teşekkür ederim iyi okumalar ♥
Sarsıntı kesildiğinde etrafıma baktım onlarca insan dolaşıyordu. Duvarlarda derslerle ilgili panolar vardı. Kimileri sohbet ediyor kimileri koşuşturuyordu. Eski dönemde olduğumu fark etmem kısa sürdü. Duvara yaslanmış etrafı inceliyordum. Kimsenin beni görmediğini bilerek etrafta dolaştım. 4. Katta sınıf bulunmadığını okula ilk başladığım da Bay Winston söylemişti. Ancak hem yanımda ki sınıfa girip çıkanlar vardı hemde geldiğim yere ilerlediğimde koridor boyunca sınıflar yerleştirilmişti.
Merdivenlerden sola dönünce duvar yine mezunların plakalarıyla kaplı olması gerekiyordu. Onun için ayırılmıştı fakat daha kimsenin adı yoktu. Tabiki olmazdı çünkü okulun ilk kurulduğu yıllara gelmiştim. Hislerim buraya gelme amacımın olduğunu söylüyordu. Daha önce görmediğim sınıfları incelerken daha önce pencere olan yerde bir sınıf olduğunu gördüm. Hatırladığım kadarıyla 4. Kattan ayrılamazken Kelvin bana bu sınıfı göstermeye çabalamış olmalıydı. Pencereyi açıp Bay Winston'a sesleneceğim zaman bir sınıfla karşılaşmıştım. Bu sınıf o sınıf olmalıydı. Kapısının önünde dikilirken bir kişinin beni fark ettiği hissine kapıldım. Bana boş boş bakıyordu. Geri geri yürürken az kalsın merdivenden düşecektim. Aklıma bir anda bana değilde duvara bakabileceği geldi. Kesinlikle öyle olmalıydı.
Az sonra kendimi zorlayarak da olsa sınıfa girdim. En arka köşede biri vardı, kapüşonluydu. Kesinlikle bu Kelvin olmalıydı. Sırasına doğru ilerlediğim de başını kaldırıp geriye doğru yaslandı ama hala yüzü gözükmüyordu. Sırayı incelerken bir çok resim vardı. Zilin sesini duyduğumda, sanki beni göreceklermiş hissine kapılıp korktum herkes sınıfa girdiğinde Kelvin'in tek oturduğunu gördüm. Kapı kapandığına göre burda kalmıştım. Herkese tek tek baktım tanıdık biri yoktu. Kelvin'in yanına oturdum zaten kafasını sıraya kapatmış uyuyordu. Çizdikleri pek hoş değildi o mu çizmişti acaba bunları ? Onun kapladığı yer dışında her şeyi tek tek incelemiştim. Anlayabildiğim bazı şeyler vardı.
Şeytan, ölüm, ruh ve arada kalmışlar.
Arada kalmışlar.. Duyduklarıma göre kaçırılan insanların ruhları ateşin yanında, şeytana ruhları bağışlanmadan önce kaçabilirlerse ,ki bu çok zor bir ihtimal, bedenleri saklanırdı. Ruh tekrar bedenini bulmasın diye yapılırmış. Arada kalanlar da ruhlarını , ruh çağırma seanslarında veya başka türlü ayinlerde boş bedenlere doldururlarmış. Bazıları ise kendi bedenini bulabilirmiş ancak çok uzun zaman alırmış. Bu çok tehlikeli olabilir aslında bir daha yakalanma riskleride bulunuyor. Bu konu üzerine bizim kasabada çok fazla konuşan insan var. Herkes ayrı bir şey söylüyor. Gerçekliğini ispatlamak zor tabii.
Sırada yazanlara dalmışken birden haraketlenen Kelvin yüzünden korktuysam da hemen toparlanıp kalktım. Oda kalktı ve arkasından gittim galiba tuvalete girecekti kapıda onu bekledim. Hiç kimseyle muhabbet bile etmiyordu. O sırada koşturarak gelen bir çocuk tuvaletten çıkan Kelvin'e çarptı. Dönüp arkasına bakıp Kelvin'i gören çocuk gözlerini büyüttü ve defalarca özür diledi. Ne gördü bilmiyorum ama çok korktuğu gözlerinden belliydi. Daha sonra panoya bir kağıt asıp gitti. Herkes doluşup kağıdı inceledikten sonra panoya Kelvin yaklaştı. Biraz inceledikten sonra oda sınıfa girdi. Sıra bendeydi.
1769-1770 dönemi 12. Sınıflar arası Amerikan Futbol turnuvası yapılacaktır. Katılmak isteyen sınıflar en geç yarına kadar sınıf takımlarının listesini getirsinler.
İsa aşkına 1770 yılında mıydım? Bizim okul bundan yüz yıl sonra kurulmuş diye tarihlerde geçiyordu. Neden kayıtlarda bu yüz yıla ait bilgi yoktu? Hepsini araştırmak üzere beynimde soru işaretleriyle beraber bıraktım. Sınıfa girdiğimde bir kaç çocuk Kelvinle konuşuyordu.
"Hadi ama Kelvin en iyi senin oynadığını herkes bilir."
"Üzgünüm, katılmayacağım ve kararım kesin."
Çocuklar daha fazla ısrar etmediler ve ordan uzaklaştılar. Kelvin'i izlemeye başladım kalemine bakıyordu. Tuhaf olan bu değildi. Asıl önemli olan genelde üzerine kapandığı yerde ki yazan yazılardı. EVET - HAYIR yazıyor ve ortasında kalemi duruyordu. Bir anda bir ses duydum.
Turnuvaya katılmalı mıyım ?
Kalemin ucu HAYIR'ı gösterdi. Derin bir nefes aldı.
Beni fark ettiler mi ?
Kalem bu sefer EVET'in üzerinde durunca. Tedirgin olduğu kıpırdanmasından fark ediliyordu. Gözlerim kocaman olmuş ağızım sonuna kadar açılmıştı. O da benim gibi düşüncelerini kontrol edebiliyordu demek. Sırasının altından kağıtlarını toparlayacakken bir not kağıdı buldu ve okuduğu anda her şeyi bırakıp hızlıca sınıftan ayrıldı. Peşinden gitmeden önce kagıda bakmayı ihmal etmedim.
Arka kapıdan çık, hemen git burdan. BURADALAR.
Bende kapının önüne çıktığım anda çığlıklar kopmaya başlamıştı herkes kaçıyordu. Kelvin ortalıkta gözükmüyordu. Merdivenlerden çıkanlar insan gibi değildi daha çok anlatılamayacak tarzda canavar gibiydiler. Yada kısaca şeytanın köle ettiği insanlardı. Bir şey mırıldanarak sınıfa doğru geliyolardı. Omuzlarından aşağı sarkan kazanda kaynar sular vardı. Kaynayan sudan çok lava benziyorlardı, ateş püskürüyordu resmen. Geçtikleri her yeri yakıp yıkıyolardı. Yüzlerce insan vardı neredeyse. Hepsi şeytanın emrindeydi. Her yeri her şeyi yakıp yıktılar.
Kelvin'i arıyolardı belliydi. Kelvin arada kalmışlardandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Işıksız (ASKIDA)
Mystery / ThrillerGece miydi karanlık olan yoksa yaşadıklarımız mı daha karanlık siz karar verin. Gizem ve gerilim düzeyinde bir kitapla yeniden burdayım.