Sessiz ve dar sokaklar her zaman beni ürkütmüştür. Evden geceleri normalde çıkmam ama beni çeken bir şey vardı bu gece..
Herkes uyuduğunda saat 3'e geliyordu. Odamın balkonuna çıkıp oturdum, kimseden habersiz ağlıyordum. Bir nedeni var mıydı? Hayır. Sadece boşluk vardı içimde hiç bir kızın istemeyeceği bir boşluktu bu.. 2 hafta önce terkedilmiştim açıkçası buna da üzülmüyordum. Son sene her şey fazla yüklenmişti üzerime. Bunları dert ederken ana caddede yanan lambalar göz kırpar gibi yanıp sönüyordu.
Küçükken kendi başıma oynadığım oyunlardan biri de, içimden bir şey söyleyip eğer böyle bir şey varsa örneğin yaprak düşsün gibi dilek tarzı bir şey tutardım daha sonra gerçekleşmesi için beklerdim. Sokak lambasını görünce aklıma o anılarım geldi birden. Ve düşünmeye başladım.
Şuan da üzgünsem lamba bir kez yanıp sönsün.
Lamba yanıp sönmüştü, tebessüm ettim. Sıradakine geçtim genelde 2. cümleden sonrası yalan olurdu ve tutmazdı.
Yanlız hissediyorsam lamba bir kez daha yanıp sönsün.
Sokak lambası beni yine yanıltmayıp yanıp söndü. Sigaramdan son bir nefes alıp kül tabağına bastırıp acı bir şekilde güldüm, göz yaşlarımı silip tekrar odaklandım.
Burda yanlız değilsem lamba 5'e kadar sayıcam ondan sonra iki kez yanıp sönsün.
İçimden saymaya başladım o an aslında biraz kuşku duyuyordum ama sadece kendi çapımda bir oyundu şuana kadar 3.yü hiç tutturmamıştım. İlk olabilirdi. 3,4 ve 5 .. Ardından lamba iki kez yanıp söndü. Hem ürkmüş hemde keyif almaya başlamıştım. Çok tezcanlı biriydim bu yüzden ayaklarımı karnıma çekip hızlıca balkon demirlerine tutundum.
Ne düşündüğümü biliyorsanız, lamba sönsün
Bu fikrimin üzerine gülmeye başladım tabiki de böyle bir şey olması imkansızdı. Odaklanmış bir şekilde izlerken bir anda göz kırpan ışıktan eser kalmadı. Işıksızdı, rüzgar esiyor ve aniden hava soğmuştu. Üzerime hırka almak için odama geçiyordum. Hava bir anda nasıl olduysa soğumuştu ve üşümek istemediğimden odamın yolunu tutmuştum. Balkon kapısını kapatıp arkamı döndüğüm anda keskin bir nane kokusu burnumu doldurmuştu. Sanki bir nefes kulağımın arkasına çarpıp geçmişti. Gözlerim kocaman açıldı, ilk kez bu küçücük odada kendimi yanlız hissetmiyordum.
Odamın kapısını açtım ve usulca etrafı gözetledim o kadar karanlıktı ki nesneleri seçmekte zorlanıyordum. Bu gece böyle olmamalıydı diye yakındım yine. Ne vardı orda kapı mı? Evet evet dış kapı. Ama aralıktı sanki, bir şeyler yapmam gerekiyordu. Odama yeniden geçip ışığı yakmadan aynaya baktım, üzerimde salaş siyah uzun kollu bir tshirt ve mini kot şort vardı. Soğuğun tenime işlemesini seviyordum bana güç veriyordu. Telefonumu alıp çıkacaktım ama bulamıyordum, ağladığımdan mı bilemem ama eşyalar tuhaf gözüküyor beni ürkütüyordu.
Etrafıma bakmadan dış kapıya yöneldim. Gördüğüm manzara tarafından şoka uğradım. Neydi öyle, bir insan mı dışarıdan içeriye vuran beyaz ışık dışında hiç bir lamba veya fener yoktu. Yan durmuş ve vücudunun tüm hatları ön planda olan bir erkek. Hırsız mıydı yoksa? Yerime çakılmış gibiydim sesim bile çıkmıyordu. Hırsız olsa elinde fener, torba ve maske bulunmaz mıydı diye düşünüp kendimi sakinleştirdim. Eğer bu hırsız değilse kimdi ? Yavaş hareketlerle kapıdan uzaklaşarak gitti. O gidince ışık da sönmüştü. Apartmanımızda sensörlü lamba yoktu. Bu kadar uzun süre yanmasına şaşırmıştım doğrusu. Biraz ne olduğunu kavradıktan sonra yeni yeni farkedebildiğim nane kokusu yerini klasik apartman rutubetine bırakmıştı.
Arkasından gidip kim olduğunu evime ne cüretle girdiğinin hesabını soracak gerekirse polise şikayet edicektim. Ama lanet olası telefonumu bulamadığım için o adamı bulmaktan başka çarem yoktu. Beni görmemişti sadece yatak odasına doğru bakıyordu ve tek başınaydı. Silahı veya kesici aleti yoktu. Simsiyah giyinmişti. Ürkütücü duruyordu. Koşarak çıktım evden. Sokakta ağır adımlarla yürüyordum. Elektrikler mi gitmişti niye her yer karanlıktı. Bana göz kırpan sokak lambası bile sönmüştü. Uzaktan bir adam gördüm buraya yaklaşıyordu koşarak çalıların arkasına gizlendim tamirciydi galiba. Lambanın kablolarının olduğu yeri açtı ve alet çantasından aldığı malzemelerle onardı. Lamba yine yanıp sönüp duruyordu. Gözüm demin oturduğum balkona ilişti. Aman tanrım! Ben, ben ordaydım. Deminki gibi. Ağlıyordum. İnanamıyorum! Bu imkansız!
Dahada kötüsü o yanımdaydı. Bir anda içeri geçti. Ordaki bense yaptıklarımı tekrarlıyordum. Odamın perdesi açıldı bu sefer oraya bakmaya başladım. Sadece bir yüz vardı. Elinin işaret parmağını dudaklarına götürerek dokundurdu ve ağzından sadece sus kelimesinin harfleri döküldü. Etraf yine nane kokuyordu. Kesici nefesi yanımda hissettim. Döndüğüm anda yanımda ki varlıkla karşılaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Işıksız (ASKIDA)
Gizem / GerilimGece miydi karanlık olan yoksa yaşadıklarımız mı daha karanlık siz karar verin. Gizem ve gerilim düzeyinde bir kitapla yeniden burdayım.