Gay alert

6.4K 432 1.3K
                                    








    Baekhyun


     Salondaki koltuklarda oturmuş, kovboy filmlerini aratmayacak bir havayla birbirimize bakarken ortama garip bir sessizlik hakimdi. Orospu çocukları yüzünden şu an kendimi, kaynanasına ilk defa misafirliğe giden yeni gelin Sümeyye gibi hissediyordum. Nuri Alço bakışlarını üzerimden çekmeyen pezevenk Sehun da kocamdı sanırım. Amına koyduğumun ibnesi gay olsam sikecekti beni.

"Çeksene gözlerini üzerimden, yavşak orospu çocuğu." diyerek sessizliği bozduğumda Sehun dudaklarını büzerek bana baktı. "Biliyorum sen de beni seviyorsun güzel götlüm ama naz yapıyorsun. Kır şu inadını da gel evimin ikinci hanımı ol. Lulu'mla da iyi anlaşırsınız." dediğinde Chen, attığı yüksek desibelli kahkahasıyla kulağımı sikmişti. Şerefsizlerin hiçbiri normal değildi ki!

Sehun'a orta parmak çekip bakışlarımı halının desenlerini inceleyen Tao'ya yönelttiğimde o da bakışlarımı hissetmiş gibi bana baktı. Ulan be, dağ gibi çocuk iki günde ne hale gelmişti. Göz altındaki morluklar belirginleşmiş, cin filminde oynayan oyunculara benzemişti. Ne olur ne olmaz diye içimden felak, nas okusa mıydım acaba? İçine cin de girmiş olabilirdi, güvenemiyordum.

Sıkıntılı bir nefes verip "Kızını gelin edip gurbete yollamış Ayşe teyze gibi ne somurtup duruyorsunuz sayın amına koyduklarım? Sizin yüzünüzden benim de içim karardı." dediğimde "Abe amına guduğumun rögar kapağı, ne bekleyip durun bizden? Galgıp iki göbek mi atak sana?" diye Chen çingene şivesiyle komik bir şekilde konuşmuş ve ağzına puding koymak üzere olan Kai'nin hönkürerek tüm pudingi, yanında oturan Tao'nun yüzüne püskürtmesine neden olmuştu.

Tao, şaşkın bakışlarla Kai'ye bakmaya başlarken Kai de bir an yaptığı hareketle şaşırarak Tao'ya bakmış ve aralarında Hint dizilerini aratmayacak bir bakışma geçmişti. Arkadan Sehun da ağzıyla Hint jenerik fon müziği yaparak koltuğa ritim tuttuğunda ortam tam dizilikti. Ruh hastaları ben yokken Kanal 7 mi izliyorlardı, napıyorlardı?

"Eheheh kanka ya ne de güzel yakıştı bu renk sana. En azından koyu olduğun için yüzünde puding olduğu da belli olmuyor. Sanki fondöten sürmüşsün gibi." dediğinde Tao sikici bakışlarla Kai'ye bakmaya başladığında biz anırarak gülüyorduk. Yavşak Kai kendisinin de bok rengi olduğunu unutmuştu galiba.

Lay, boğazını temizleyerek dikkatleri üzerine çektiğinde ciddi bir şey geleceğini anlamıştım. Tao da masanın üzerindeki ıslak mendille yüzünü silip ona dönmüştü. Açıkçası Kai'yi dövmemesine şaşırmıştım çünkü genelde ona en ufak bir temasımızda bile anamızı sikerdi ama yüzüne balgamlı puding fışkırtan Kai'ye hiçbir şey yapmamıştı. Bu hiç hayra alamet değildi. Geç olmadan bir cinci hocayla görüşse miydim acaba?

"Tao, o günden sonra bu konu hakkında konuşamadık. Kaçtığını da görebiliyorum ama merak ediyoruz. Kris hocayla aranda ne yaşandı?" dediğinde bakışlarımız Tao'ya döndü. Lay, söylediği şeyde haklıydı. O olayın olduğu günden beri Tao, eskisi gibi değildi. Artık daha az gülüyor, daha az konuşuyordu. Pezevengin sesine hasret kalmıştık.

Tao, Lay'in söylediklerine üzgünce bir iç çekmiş ve ardından söze girmişti. "Çocuklar, aslında sizinle bu konuyu konuşacaktım ama açıkçası kendimi nasıl ifade edeceğimi bilemedim. O gün, Kris hocayı o halde gördüğümde kendimi cidden bok gibi hissettim. Onun canının benim yüzümden yanmış olduğunu bilmek bile mahvediyor beni. Ben hiçbir zaman kötü bir insan olmadım, siz beni çok iyi tanıyorsunuz. O kadar pişmanım ki o sözleri söylediğim için... Keşke dilim kopsaydı da çıkmasaydı o kelimeler ağzımdan. Kendimden çok utanıyorum. O küçük yetim çocuğa karşı yaptığım şerefsizlik yüzünden kahroluyorum." dediğinde gözlerinin dolduğunu görmüştüm. Bu haline buruk bir tebessüm verirken arkama yaslandım.

Fuck you, Teacher! (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin