Baekhyun"Ulan gülsene amına koyduğum! Sabahtan beri oturmuşsun kaynana gibi etrafa somurtarak bakıyorsun. Tüm enerjimi sömürdün." diye konuşan Tao'yla göz devirdim. Şerefsizler, depresyonumu yaşamama bile izin vermiyorlardı.
"Harbiden lan, neyin var senin? Kaç gündür herkese Cardi B'nin Nicki Minaj'a baktığı gibi bakıp duruyorsun. Gelip yardım da etmiyorsun süsleri takmamıza. Bak, eğer kaytarmak için yapıyorsan tüm bunları üşenmem inerim merdivenden aşağı, elimdeki zili götüne sokarım. Artık orkestra eşliğinde sıçarsın."
Chen'in dedikleriyle diğer orospu çocukları da gülerken ben yine göz devirmiştim. Hiç halden anlamıyorlardı. Bıktım, amına koyayım. Bırakın bari vicdanımla baş başa kalayım. Onunla bile arama giriyorlardı.
Sıkıntılı bir nefes verip sırtımı kanepeye yasladığımda yere bakmaya başladım. Acaba kendimi aşağı atsam ölür müydüm? Böyle bok gibi yaşamanın ne anlamı vardı ki... Zaten kalbimi de sökmüştü vicdansız edebiyatçı. Vicdansız diyordum çünkü artık şerefsiz bendim. Bunu o gece konuştuktan sonra netleştirmiştim. Trump'tan bile daha adiydim.
Bu düşüncelerle tüm malını kumarda kaybetmiş adamlar gibi otururken Kai birden kendini hızlıca yanıma bırakmış ve irkilerek ona bakmama neden olmuştu. Kapısız evden çıkmıştı sanki puşt.
"Baekkie neyin var senin? Korkutuyorsun beni. Seni böyle görmeye alışık değilim. Şimdiye kadar bize bir sürü hakaret etmen gerekiyordu. Mesela bugün hiç edebiyatçıya da hiç sövmedin. Bak eğer kanser falan olduysan söyle de helvanı şimdiden sipariş edeyim. Erken söyleyince daha ucuza geliyormuş."
İyi dostlar edinmiştim, vay amına koyayım. Ona iğrenerek bakarken "Henüz ölmüyorum seni oropsu çocuğu. Sizi öldürüp gideceğim bu dünyadan yoksa donuma kadar satıp mezarda kemiklerimi sızlatırsınız siz. Hayırsız köpekler."
Kai kahkaha atarak yanımdan kalktığında "Doğru." demişti. Amına koyduğumun yüzsüzü utanmadan kabul ediyordu bir de. "Neyse ben süslemeye geri dönüyorum. Sen de burada bitkisel hayatını devam ettir. İyi fotosentezler kardeşim!" Şerefsiz.
O da diğerlerinin yanına gidip süslemeye devam ederken yerimden kıpırdamadan onları izliyordum. Götüm koltuğa yapışmıştı sanırım ama umrumda değildi. Kalkıp onlara yardım etmeyecektim çünkü neden edeyim? Sonuçta yılbaşını kutlamak isteyen ben değildim. Değişen rakamı hangi mantıklı insan kutlardı ki zaten amına koyayım. Gerçi mantıklı demiştim, bu insanımsı yaratıklar o grubun dışındaydı...
"Yaa geyiğim bu süsleri çok beğenecek!"
"Evet ya, benim tavşanım da çok sevinecek. Sırf o sever diye gidip tavşanlı led ışık aldım. Baksana ne kadar da tatlılar!"
"Kris, ortama önem vermiyor ya... İçinde sen olan her şey güzel zaten dedi, çok romantik salak dev."
"Yaa sincabım, sen de beğendin değil mi bu kurabiyeleri? Senin için kendi ellerimle yaptım!"
"Beğenmez olur muyum aşkım, bayıldım! Ayrıca senin elinden zehir olsa bile yerim ben. Yakışıklı keçim benim!"
"Ama minik penguenimi çok özledim beenn!"Ne tarafa kusuyordum?
Şerefsizler ilişkiden de soğutmuştu beni. Sanki insan değil hayvanlardı. Yok tavşanım, yok geyiğim, yok sincabım, yok keçim, yok penguenim. Bu ne amına koyayım? Onlar yüzünden kendimi hayvanat bahçesinde yaşıyormuş gibi hissediyordum.
"Ya ben ne zaman geleceklerini de öğreneyim bari, gruba yazıyorum." diyen Lay'le telefonuma bildirim gelmiş ve ben yine hayattan soğumuştum. Hay sikeyim, kim bildirim sesimi Chen'in gülüşü yapmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fuck you, Teacher! (Chanbaek)
Fiksi Penggemar12/A Me: Siktiğimin yoda kılıklı pezevengi 31 vermiş bana sınavdan. ULAN OROSPU ÇOCUĞU 31 NE LAN 31 NE!? Ne mesajı vermeye çalışıyor bu puşt bana? .... Me: Ne? Amk Çinlisi...