BaekhyunChanyeol'la sırtımızı ağaca yaslamış, yıldızları izlerken birbirimizi daha yakından tanımak amacıyla sorular soruyorduk. Annemler de henüz Lay'lerden gelmediği için rahattık. Sokaklar bize kalmıştı.
"Peki en sevdiğin renk ne?" diye Chanyeol'a dönerek sorduğumda gözlerimin içine bakıp "Mavi." diye cevaplandırmıştı. "Gökyüzünün rengi olduğu için mi?"
"Evet, senin rengin olduğu için." demişti. Şaşırarak "Ben ne alaka?" diye sorduğumda "Çünkü sen benim gökyüzümsün." demesini beklemiyordum. Verdiği cevapla kocaman gülümseyerek ona sarıldığımda o da bana sarılıp alnıma bir öpücük kondurmuştu. "Çok romantiksin, dev!"
Kıkırdayarak "Senin için romantiğim ama." dediğinde gururlanarak "Yani şimdiye kadar hayatında bir tek bana mı romantik oldun?" demiştim.
Sözlerimle gerginleştiğini hissedince bozulsam da çaktırmadım. Sonuçta geçmişimiz mühim değildi. Önemli olan bugünümüz ve yarınımızdı.
Boğazımı temizleyerek konuyu değiştirmek amacıyla "Fobin ne peki? Benimki karanlık." dediğimde gülümseyerek ellerimi ellerinin içerisine hapsetmişti. "Sensizlik..."
Şimdi gel de erime... "Ya ama aşkım bensiz kalmayacaksın ki. Benim gibi maddi bir korkuyu dile getir, maneviyi değil." dediğimde diliyle dudaklarını yalayarak "Hmm, o zaman örümcek." demişti. Söylediği şey beni güldürürken "Ne yani, dev gibi adamsın küçücük böcekten mi korkuyorsun?" demiştim.
O da kendini savunmak amacıyla "Yah! Çok iğrenç, uzun kollu değişik bir şey o. Sevemem." dediğinde kıkırdamıştım. "O kadar maceradan maceraya atlayalım. Yedi başlı yaratık olan Lucaslardan tut, mafyasına kadar mücadele edelim. Hatta annemlerin yanında sevişme yaşayalım. Ama küçücük örümcekten korkalım. Ehehehe."
Kaşlarını çatarak bana baktığında "Yah, Baekhyun! İnsanım ben bir kere. Mükemmel değilim. Ayrıca sen de karanlıktan korkuyorsun, yani sen de korkusuz değilsin." demişti. Sözleriyle gözlerimi devirirken götüme batan taşlar yüzünden de rahat edemiyordum. Of ya... Ne kadar rahatsız bir yerdi burası.
"Ya aşkım, şey kucağına gelebilir miyim?" diyerek Chanyeol'a masumca bakıp sorduğumda kahkaha atarak beni kaldırıp kucağına oturtmuştu. "Sen de iyi alıştın kucağa, köpek yavrusu."
Sözleriyle sinirlenerek tam kalkmak için hareket etmiştim ki beni iyice kendine çekip ellerini karnımın üzerinde birleştirmişti. Kulağımın kenarına bir öpücük kondurarak "Şaka yapıyorum, bebeğim. Senin yerin benim kucağım." diye fısıldadığında gülümseyerek başımı göğsüne yasladım.
Bir süre daha sessizce aynı pozisyonda oturmaya devam ettiğimizde "Aşkım, benden hiç bir şey gizledin mi ya da yalan söyledin mi?" diye sormuştum. Chanyeol şaşırarak "O da nereden çıktı?" dediğinde bakışlarımı çimlere indirdim. Bu benim için önemli bir konuydu...
Sıkıntılı bir nefes vererek "Suho hyungun Lay'e yaptığı gibi benden bir şey saklamanı istemiyorum. Ben, dürüstlüğe önem veren bir insanım. Bu kişi sen bile olsan asla tolerans gösteremem. Ve Lay'in yaptığı gibi kolay bir şekilde sineye çekemem." dediğimde Chanyeol sessiz kalmıştı. "Bir şey demeyecek misin?"
Başımı arkaya çevirip gözlerinin içine baktığımda bakışlarını benden kaçırmıştı. Ardından ısrarla bakmaya devam ettiğimdeyse boğazını temizleyerek "H-hayır." diye mırıldanmıştı. Cevabı beni rahatlatırken bedenimi de arkaya döndürerek kollarımı ona sarmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fuck you, Teacher! (Chanbaek)
Fanfiction12/A Me: Siktiğimin yoda kılıklı pezevengi 31 vermiş bana sınavdan. ULAN OROSPU ÇOCUĞU 31 NE LAN 31 NE!? Ne mesajı vermeye çalışıyor bu puşt bana? .... Me: Ne? Amk Çinlisi...