I'm done

7K 479 638
                                    









Baekhyun


Böyle hayat mı olur ulan! Şu okula girerken bir kere de bayram havasında gireyim. Şu anki gibi götüm ağzımda değil.

Evet, dünkü rezilliğin ardından Firdevs Yöreoğlu gibi felç geçirerek far görmüş tavşan misali edebiyatçının yazdığı mesaja bakakalmıştım. Beynimde Samanyolu jenerik fon müziği çalarken kaderime lanet ediyordum. Böyle şansın da ta amına koyayım ben!

Neden bir insan yazdığı grubun ismine bakmazdı ki? Kör değilsin, amına koyduğumun Baekhyun'u. 12/A ile Orospu Çocuklarını nasıl karıştırırsın?

Gerçi bunların hepsi o gavat Lucas yüzündendi. Yavşak, mesaj atarak grubu bildirimlerde en üste çıkarmıştı. Ben de o anki sinirle buna dikkat etmeyerek kendi fişimi çekmiştim. Pezevenk Edebiyatçı artık bana hayatta nefes aldırmazdı. Attığı o piç sırıtışından sonra bir şey yazmaması da bunu kanıtlar nitelikteydi.

Elveda gençliğim, elveda doktor olma hayallerim, elveda güneş, hoş geldin kara geceler, hoş geldin Müslüm Baba ve sana da hoş geldin amına koyduğumun şeytan hocası!

Bu iç karartıcı düşüncelerle okulun içine girdiğimde pezevenk Kai koridorda beni görerek hönküre hönküre üzerime doğru gelmeye başlamıştı. Şerefsizin dilinden daha hayatta kurtulamazdım. Tekrar amına koyayım ben böyle hayatın...

Yanıma gelip karşımda yüzüme doğru hönkürmeye devam ederken tükürükleriyle ben de banyo yapıyordum. Şerefsiz abdest aldırıyordu sanki.

Kahkahalarının arasından "Kanka bu sefer kesin sıçtınız. Müdür Suho içinizden geçecek sizin ama üzülmeyin ben iyi bir arkadaş olarak üzerime düşeni yapacağım. Şimdi helvanız fındıklı mı olsun kanki yoksa cevizli mi?" diye son cümlesinde anırmaya devam ettiğinde gözlerimi sımsıkı yummuştum.

Bir de dalga geçiyordu kara götlü. Gözlerimi açıp sakin kalmaya çalışırken onu elimle uzağa itmiştim. Keşke benden bir güneş yılı kadar uzak olsaydı pezevenk.

"Ah benim kadersiz yavrularım, ah benim bir tanelerim. Nasıl kıyacaklar size?" diye bağıra bağıra yanımıza gelen Chen ve diğerleriyle hepten ağlayasım gelmişti. Hayat enerjimi sömürüyordu orospu çocukları. Kim demişti iyi dost edindim hepsi ailem oldu diye? Bunlar benim ailem değil, düşmanım olmuştu.

Yanlarında duran Sehun da bana kedinin ciğere baktığı gibi bakarken ne bok yiyeceğimizi düşünüyordum. O da benim yüzümden grubun adına dikkat etmemiş, bana güvenerek yakmıştı kendini. Ulan be, niye böyle şeyler hep bizim başımıza gelirdi ki?

Sehun yanıma yaklaşıp bana kocaman bir sarılma verirken sıkıntılı bir nefes vermiştim. "Baekkie ne yapacağız şimdi? Bizi okuldan mı atacaklar? İşsiz kalıp sokaklarda mı yatacağız? Böyle sakalımız uzayacak çok yakışıklı mı olacağız?" dediğinde kahkaha atmıştım. Şerefsiz çok film izliyordu.

"Korkmayın ya okuldan atmazlar en fazla ananızı sikerler." diyen Tao'yla göz devirmiştim. Çok iyi moral veriyordu pezevenkler.

"Ulan bi dalga geçmeyin de yardım edin. Durum ciddi. Okuldan atılırsak ne bok yiyeceğiz?" dediğimde Lay, elindeki topitopu ağzında kırarken "Bir sakin olun. Okuldan atsalar sanki bir şey olacak. Hepimizin ailesi zengin. Öyle kolay kolay sürünmezsiniz yani. En kötü ihtimal kaydımızı başka bir okula aldırırız çünkü..." derken cümlesini Kai devam ettirmişti.

"Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için!" Kahkaha atmaya başladığımda moralim yerine gelmiş gibiydi. Pezevenktiler falan ama iyi ki de vardılar. Olan onca şeye birlikte göğüs germek iyi hissettiriyordu.

Fuck you, Teacher! (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin