Fearless

3.9K 278 712
                                    










Baekhyun


Hastane koridorunda beklerken zaman geçmiyor gibiydi. Özellikle de içeride yatan kişi canınızdan biri iken... Ah benim, yanağını matkapla deldiğim nazlı koyunum, sen bunları hak etmemiştin...

Geriye doğru yaslanırken içimden yine kadersiz oluşumuza yanıyordum. Bu amına koyduğumun hayatında bir gülüyorsak bin ağlıyorduk resmen. Küçük Emrah'tan bile daha kötüydü durumumuz. En azından onun sadece annesi kaşardı diye dertliydi, bizim kaderimiz, götü başı dağıtmıştı.

Sıkıntılı bir nefes vererek ellerimi saçlarımdan geçirdiğimde sakin kalmaya çalışmak zordu. Bu, karşımda başını elleri arasına almış bir şekilde duran Suho hyungla da imkansız gibi duruyordu ama ters bir şey yapmak istemiyordum. Sonuçta onu da anlamalıydım. Mafya babasının oğlu olmayı kendisi seçmemişti.

Hem mafya babasına da hâlâ bir anlam verebilmiş değildim. Neden hep böyle saçma sapan şeyler bizi buluyordu ki? Benim bildiğim tek mafya babası Kurtlar Vadisindeki Polat Alemdar'dı. Ama o da iyi bir mafyaydı şimdi hakkını yiyemezdim.

Bu Suho hocanın babası, şerefsiz bir mafyaya benziyordu. Acaba Polat Alemdar'dan yardım istese miydim? Şerefsiz babanın hakkından anca o gelirdi.

"Ballı lokmam, bak senin için gidip en sevdiğin Bubble Teaden aldım. Ne olur içsene birkaç yudum. Seni böyle görmeye dayanamıyorum."

"Hey yanık kek, bak! Ben de sana pastaneye gidip kardeşin olan bol akışkanlı çikolatalı pastadan aldım. Hadi sen de ye birazcık."

"Bebeğim normalde tavuk yemek benim tarzım değil ama sırf sen seviyorsun diye yine gidip aldım bunlardan. Aç bakalım, ağzını kocaman! Uçak geliyor, fiyuvvv!"

Konuşan hocalarla bakışlarım hepsinin üzerinde gezindiğinde hallerine buruk bir tebessüm etmiştim. Lay'in hastanede olduğu haberini aldıktan sonra Chanyeol, hocaları da arayıp haberdar etmişti. Onlar da apar topar gelmişlerdi. Şimdi ise sandalyelerde oturan çocukların yanlarında dikilmiş, onlara birkaç lokma yedirmeye çalışıyorlardı.

Sanırım dün onlara dediğim şeyler yüzünden de özür dilemem gerekiyordu. Bir kişinin yaptığı hatayla hepsini aynı kefeye koymak şu durumda bana yakışmazdı. Çocukları ne kadar sevdiklerini hareketlerinden değil, gözlerinden bile görebiliyordum. Bizim kimseyi sikine takmayan Soo hoca bile ayıcığın etrafında dört dönüyordu.

Oturduğum sandalyeden biraz öne çıkıp boğazımı temizlediğimde bakışlar bana dönmüştü. Buna Suho hyungun yanında oturup ona destek vermeye çalışan devim de dahildi.

Derin bir nefes alarak "Ben... dün söylediklerim için hepinizden özür dilerim." dediğimde hocaların yüzünde minik bir tebessüm yakalamıştım. Ben de buruk bir gülümseme sunarak konuşmama devam ettim.

"Bir kişinin yaptığı hatayı hepinize mâl etmem yanlıştı. Bunun farkına şu an sizin sayenizde daha iyi varıyorum. Siz, gerçekten de seviyorsunuz bu malları." dediğimde Sehun, robot halinden bir anlığına kurtulup bana orta parmak çekmiş ardından yine eski haline dönmüştü. Bu hareket neydi şimdi sayın amına koyduğum?

Sehun'a göz devirerek tekrar bakışlarımı hocalara döndürdüğümde Soo hoca konuşmaya başladı. "Seni çok iyi anlıyoruz Baekhyun ve bu konuda kimse seni suçlayamaz. Sen sadece arkadaşlarını korumaya çalışan asi bir ergensin. O yüzden seni affediyoruz." dediğinde söylediği asi ergen kelimesine bir anlığına takılsam da umursamamaya karar vererek ona sırıttım. Neyse ki eniştelerim beni affetmişti. Artık paralarını gönül rahatlığıyla çar çur etmeye devam edebilirdim. Ehehehe

Fuck you, Teacher! (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin