BÜŞRA'NIN AĞZINDAN

17 2 0
                                    

Vakit akşamdı her günkü gibi yine yemeğimizi yemiş çay faslına geçmiş ailecek çaylarımızı yudumluyorduk. Annem ve babam aralarında sohbet gidiyorlardı. Annem; "_Yusuf Eve giren hırsızdan haber var mı?"
"_Ha evet canım, yakalanmış o hırsız. Bu sabah haber geldi ama ben size söylemeyi unutmuşum."
"_kimmiş peki ne istemiş bizden?"
"_bizden bir şey istediği yok, klasik bir hırsız işte, polisler yakalamış gerisi onların bileceği iş adalet yerini bulur inşallah."
Annemle babam konuşmaya devam ediyorlardı, ben ise hırsıza içimden içimden kin besleyip kendi kendime öfkelenmeye devam ediyordum...
📝
📝
📝
       Çoktan sabah olmuştu bile. Bugün Gizemle randevumuz vardı. Omu gerçekten çok özledim ve buluşmak için sabırsızlanıyorum. Çok fazla dayanamadım kahvaltımı yapıp evden ayrıldım.
Adeta seke seke gidiyorum ayaklarım yere bile değmiyor.
Ve sonunda buluşabilmiştik bir cafeye oturup birer kahve sipariş ettik bir yandan sohbet ediyor, bir yandan da gelen kahvemizi yudumluyorduk. Gizemin telefonuna mesaj bildirimi gelmişti, merakla gözlerini telefona dikti, çünkü bugün üniversite sınavının sonucu açıklanacaktır heyecan içinde sonucu bekliyordu.
Ver doğru tahmin annesi Sonuçlar açıklanmış Baktın mı diye yazmıştı. Gizem heyecanla mesajı bana okudu ve hemen ÖSYM sayfasına girmeye başladı. Sayfa aşırı yoğun olduğu için site çok yavaştı bu durum ikimizin de heyecanını kat be kat arttırmaya yetiyordu. Ben üniversite sınavına girmemiştim çünkü okumak istemiyordum. Ben evde oturup ibadet etmeyi ailemle sohbet edip vakit geçirmeyi daha çok seviyorum, ailem sınava girmem için ısrar etmişti ama ben 'eğer üniversite sınavına girersem mutsuz olacağımı' söylediğimde onlarda bana 'nasıl mutlu olacaksan öyle yap o zaman, sen bilirsin senin hayatın kararına saygı duyuyoruz' dediler. Ben de sınava girmemeyi tercih ettim. Gizem siteye giriş yapmış olacaktık ki  Yaşasııın! diye bağırdı. Çok şükür canım arkadaşım hayallerine bir adım daha yaklaşmıştı, istediği mesleği yapabilmesi için gereken puanın epey fazlasını almıştı. Bir müddet daha oturup gizemle ayrıldık, gidip ailesine haber vermek istemişti. Gizem mutluluk içinde evinin yolunu tutunca ben de yavaştan kalkıp kafeden çıktım. Güzel sokaklarda biraz dolaşıp eve öyle gitmek istemiştim. Kulağımı takıp, aklıma istemsizce Murat'ı getirmiştim. Onu görmeyeli rahatlıkla 2 ay olmuştur ama hep aklımda ve hayalimdeydi ne yaptıysam bir türlü yüzünü, gözlerini, boyunu hiçbir şeyini hafızamdan silemedim, aksine daha çok kazıdım.

Ne yapacağım ben bu kafayla hiç bilemiyorum dalgın dalgın yolda yürüyor müziğimi dinlerden kolumdan biri bana dokundu hemen bana dokunan kişiyi aradı gözlerim, onu görünce müziği kapatıp kulaklığı çıkardım, şaşırmıştım doğrusu kaza yaptığı anlaşma şahitlik ettiğim ve onunla hastaneye gittiğim gençti. İsminin Coşkun olduğunu Murat'tan öğrenmiştim ve Murat'ın can dostu olduğunu da hiçbir zaman unutmamıştım. "_Merhaba Büşraydı değil mi?"
"_Evet Büşraydı hala da Büşra." dedim gülerek  o da gülerek sözlerine ekleme yaptı.
"_Bu ne güzel tesadüf oldu böyle. Sana teşekkür etme imkanım olmamıştı, müsaitsen sana kahve ısmarlamak istiyorum, sadece teşekkür maabında." "_Teşekkür ederim. Hiç gerek yok ısmarlamış kadar olduğunuz gerçekten."
"_Lütfen, kırmayın beni bunu sana borç olarak biliyorum,  Sen olmasaydın şu an bambaşka bir şekilde bambaşka yerde olabilirdim. Bana zamanında ilk yardım yapmışsın."
Böyle konuşunca ne diyeceğimi bilemedim ve galiba teklifini kabul edecektim.
"_peki o zaman çok vaktim yok, ama sana 10 dakika ayırabiliriz."
"_Tamam o zaman biraz geride Cafe var oraya gidelim."
Tamam dedim ve böylelikle az önce çıktığım kafeye geri dönmüş oldum. Çoşkunun sohbeti Çok güzeldi, herkesten farklıydı, sanki senelerdir tanışıyor muşuz gibi davranıyordu bana, çok  cana yakın davranıyordu ve gülerek sohbet ediyordu o gülünce bende istemsizce gülüyordun. Aslında  10 dakika için gelmiştim ama aradan 30 dakika geçmişti bile, eve geç kalmak istemiyordum o yüzden müsaade isteyip oturduğum yerden kalktım. Coşkun'a bakıp;
"_ Kahve için teşekkür ederim. Allah'a emanet ol."  deyip kapıya yönelmiştim ki  kapıdan murat girdi.Coşkun henüz yanımdaydı onu görünce elini kaldırarak Murat diye seslendi. Belli ki onların da randevusu vardı. Murat Coşkunu fark edince bize doğru adımlamaya başladı, istemsizce heyecanlanıyorum  ve kalbim ağzımdan çıkacak gibi oluyordu, ama belli etmemeye çalışıyordum. Yanımıza geldi ve bana bakarak
"_gidiyor muydun? kalsaydın biraz daha." Demiştin ne yapmam gerektiğini gayet iyi biliyorum. Hemen oradan uzaklaşmalıyım, orada daha fazla kalmaya devam edersem ona bağlanırım ve hep görmek isterim bundan eminim. Bu yüzden sakince ve güler bir yüz ifadeyle ;
" _Evet gidiyordum, gitmen gerekiyor. Annem bekler size iyi oturmalar." diyerek kapıya doğru adımlayarak kendimi nihayet dışarıya atabilmiştim. Gözlerinin mavisinde kaybolacaktım neredeyse, ses tonu beni çok etkilemişti neyse ki kendime engel olabilmiş ve yanında uzaklaşmayı başarmıştım.

Hemen eve gidip Gizem'i aradım ve olan biteni olduğu gibi uzun uzun anlattım, bana biraz nasihat vermişti, her zamanki gibi, ben Gizem'in bu huyunu da gerçekten çok seviyorum o maceracı, çılgın bir insan değil; ağırbaşlı, oturgan, mantıklı ve yaptığı hareketin bir adım ilerisini düşünen birisiydi. Gizem'le konuşmamızı bittiği sırada ikindi ezanı minarelerden yankılanmaya başlamıştı bile, içimdeki mutluluğa bir de huzur eklenmişti, ben her ezan sesi duyduğumda gerçekten içim rahatlıyor tüm dertlerimi unutuyorum ve o ana odaklanıp ezanı dinliyorum ve ardından hemen abdestimi tazeleyip Rabb'imin huzuruna koşuyorum. Yine öyle olmuştu, namazımı huzur içinde eda ettikten sonra mutfağa gidip akşam yemeği için kollarımı sıvadı. Mutluydum, hiperaktif olmuştun iyice enerjimi bir şekilde atmam gerekiyordu. Bu benim için çok basitti, ya evi temizleyecektim ya da yemek yapacaktım en çok zevk aldıklarım arasında kendilerine ilk 5 sırada yer almışlardır. 😁

Annem beni mutfakta görünce şaşırmış olmalı ee haklı da tabii çok fazla girmediğin doğrudur.
"_Kızım hayırdır inşallah." dedi şaşkın bir yüz ifadesiyle "_İçimden geldi anneciğim bugün yemekler benden, sen içeriye geç otur sürpriz olsun." dedim onu mutfaktan çıkarmak için kapıya doğru geçirirken, tam kapıdan çıkmıştı ki yanağına birde buse kondurdum iyice şaşırmıştı her halinden belli oluyordu şaşkınlığı, bana bir şey dememişti ama içeriye giderken mırıldanarak gidiyordu o ara da ben ise arkasından bakıp gülüyordum arada bir şaşkınlık yaşatmak gerekti ama değil mi?

Annem de mutfaktan çıktığına göre artık mutfak bana aitti. Ellerimi yıkayıp yemeğimi yapmaya başladın aslında yemek yapması zevkliydi ama her gün yapmak biraz sıkıcı olabilir. Evet eminim ki öyledir, yemeğimi güzelce doğrayıp sonra fırına yerleştirdim.o arada şişe dursun. İçimdeki enerji patlaması henüz bitmiş değildi, evimizin ilerisinde park vardı ve genellikle orada oynayan çocuklar bizim mahallenin çocukları oluyordu, onlar beni tanıyor ben de onları tanıyordum. O yüzden onlar için mini kurabiyeler yapıp ikram etmek geldi içimden çocuklar o kadar masum geliyor ki bana her şeyin en güzelini onlar hak ediyordu. Bence hemen kurabiye malzemelerini çıkartıp yapmaya başladım, o arada bir gözüm fırındaydı yemeğinin yanmasını istemiyordum. Çocukların kurabiyesi hazırdı fırındaki  yemek pişmişti. Hemen onu çıkartıp kurabiyeleri koydum.
Çok sürmeden onlar da hemen kızarıverdi, sanırım fırın sıcak olduğu için hemen pişivermişlerdi, anneme;
"_Ben parka gidip geliyorum çocuklar için sürpriz kurabiye yaptım." dedim mutluluk ses tonumla
"_ Tamam kızım çabuk gel, baban gelir birazdan sofrayı kurarız." dedi güler yüzüyle. "_Tamam anneciğim, hemen gelirim." dedim bir yandan ayakkabımı giyerken.  Çocuklar ne kadar da güzel oynuyorlardı, gelecek kaygıları yok, yarın ne olacak korkuları yok, ne kadar masumlar ve herşeyden habersizler. Karşılıksız sevgilere sahipler, keşke hep çocuk kalıp kalbimiz, düşüncelerimiz kirletmeseydik.
Beni fark eden komşu çocukları
Büşra ablaaa diyerek hem bağırıyorlar hem de bana doğru koşuyorlardı, hepsinin tek tek başlarını okşayıp sarıldım. Onların beni sevdiği kadar bende onları çok seviyorum.
Hadi gelin masaya oturalım, kurabiye yaptım size dedim elimdeki üstü kapalı tabağı göstererek çocukların mutluluk çığlıkları arasına benim kahkahalarım da karışmış bir şekilde masaya doğru ilerledik, oturduk herkes yedi, yemeyen kalmasın diye itina ile inceledim bütün çocukları tabak boşalmıştı bile. Çocuklarla vedalaşıp evin yolunu tuttum parka giderken dolu olan tabağın boş haliyle.

Çocukları mutlu ettiğim için ben de çok mutlu olmuştum. eve girer girmez hemen mutfağa yöneldim sofrayı kurmaya başladım, henüz sofra hazır değilken babam geldi.
"_Hoş geldin babacığım."
"_Hoş buldum kızım, kolay gelsin."
"_Sağ ol baba."
babam üzerini değiştirip ellerini yıkayıncaya kadar sofra hazırdı bile.
Babam yemeği benim yaptığını anlamış olmalı ki iltifat etmeye başlamıştı..
"_Bu yemek ne kadar güzel kokuyor, çok da güzel görünüyor, kim yapmış bu yemeği kesin benim güzel kızım yapmıştır. O lezzetli elleri ve güzel kalbiyle ohhh ellerine sağlık kızım. Hadi hadi hemen başlayalım kurt gibi acıktım zaten."
Babamı çok seviyorum hele o güzel kalbi onu daha çok seviyorum. Hemen tabaklara böldüm yemeği ve besmele ile başladık. güle oynaya yiyorduk yemeklerinizi, babam espri yapıyor annem yemeğin başında konuşma diye babama kızıyordu. Biz kardeşlerimle onların bu hallerine gülmeden edemiyorduk, bizim güldüğümüzü görünce onlar da kendi hallerine gülmeye başlamışlardı, böyle bir ailenin bir ferdi olduğum için çok şanslı olduğumun farkındaydım. Rabbime binlerce kez şükürler olsun...

HER ŞEY GÜZEL OLACAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin