Üniversite sınavının açıklandığını öğrenir öğrenmez hemen siteye girdim. Site oldukça yavaştı, neyse ki korktuğum başıma gelmemişti, çok aşırı derecede beklemeden sayfa açılmıştı. Aldığım puanı görünce dünyalar gerçekten benim olmuştu, çok ama çok mutlu olmuştum ve ne yapacağımı bilemez halde mutfakta olan anneme doğru koşmaya başladım. Koşarken de
Anneee!
diye bağırmaya ihmal etmiyordum.
"_Anne sınav sonuçları açıklandı, aldığım puan fazlasıyla sınıf öğretmenliğine yetiyor." "_Benim aslan oğlum, çok şükür Allah'ım emeklerinin karşılığını verdi." diyerek bana sımsıkı sarılmıştı, ben de ona sımsıkı sarılmıştım anne oğul bir müddet,sevincimizi paylaşıp konuşuyorduk ki Coşkun aradı
"_Efendim Can dostum?" dedim telefonu açarak "_Dostum sınav açıklandı haberin var mı, baktın mı sonucuna?"
"_Bakmaz olur muyum, baktım tabii ki istediğim yer geliyor şükürler olsun."
"_Vay benim can dostum. Seni tebrik ediyorum ve başarının devamını diliyorum. İnşallah meslek hayatında da çok mutlu olursun."
"_İnşallah dostum, sağ ol." "_Ben de dışarıdaydım. Hadi o zaman sen de gel kutlayalım bu durumu." "_Tamam olur, zaten içim içime sığmıyor. Yarım saate yanındayım."Deyip kapattın telefonu. Anneme durumu anlattım ve evden çıktım henüz yoldaydım ki telefonuma mesaj bildirimi geldi, tahmin ediyorum ki babam sınav sonucunu soracak olmalı, elimi cebime atıp telefonu çıkardım fakat mesajı atan babam değil, annenin belalısı Şevket'i
"o gün bugün Murat!" Yazıyordu mesaj da artık onu umursamıyordum ne dediğini kendi de bilmiyordu çünkü. Mesajı okuduğum gibi telefonu aldığım yere koyup yoluma devam ettim. Çok geçmemişti ki Coşkun'un konum attı kafeye gelmiştim. Yenice kapıdan içeriye girmiştim ki gözlerim Coşkun'u aradı, kısa sürede Coşkun'un kaldırdığı elini gördüm ve ardından Murat diye seslenmesini işittim. Fakat gördüğüm sadece Coşkun değildi. Hayallerimi süsleyen kişiyi de görmüştüm, hayal gibi bişey olmuştu ama gerçekti işte dimdik duruyordu karşımda onunla oturup hiç doğru dürüst sohbet etmek nasip olmamıştı. Belli ki yine olmayacaktı. Çünkü ayağa kalkmış yönümü kapıya doğru yöneltmişti, belli ki gidiyordu. Belki gitmez umuduyla ona yaklaşık"_Gidiyor musun? kalsaydın biraz daha."
dedim İnşallah kalır diye içimden dua ederken, maalesef eve gitmesi gerektiğini annesinin beklediğini söylemişti size iyi oturmalar deyip kafeden çıkmıştı. Kalsaydı keşke onu çoktandır görmüyorum, istemsizce bir şekilde özlemişim Büşrayı. O benim ilk aşık olduğum kızdı ve galiba ilk ve son olacak. Ben onu her gün hayalimde yaşatıyorum ama bunu kimseye fark ettirmiyorum. Rabbim inşallah onun gönlünü bana Benim gönlümü ona ikimizin gönlünde kendine bağlar amin. Ben de öyle hayallere dalmış gitmişim, hayalim sırasında sandalyeyi oturmuşum hiç farkında olmadan. Coşkun ikimize de kahve siparişi vermiş bile, kahveler gelmişti. Ben bir şey fark ettirmemeye çalışarak yüzüme gülümseme yerleştirdim ve kahvemi yudumlamaya başladım.
"_Coşkun Büşra neden buradaydı." dedim meraklı gözlerle.
"_Haa Büşra mı az yukarıdaydım ben, buraya geliyordum yolda karşılaştık kaza yaptığımda bana çok yardımı dokunmuştu. Teşekkür etme imkanım olmamıştı. Onu yolda görünce durdurup buraya davet ettim gelmek istemedi Ama ben çok ısrar edince dayanamadı kabul etti. Öyle oturup birer kahve içtik tam gidiyordu sen geldin.
"_İyi ki ısrar etmişsin. Yoksa onu göremeyecektim." dedim heyecan ve mutluluk arası bir ses tonuyla, Coşkunla biraz üniversite hakkında konuşmuştuk. Bu sırada kahvemiz de bitmişti, kafeden çıkıp biraz dolaşmaya karar verdik. Hesabı ödeyip kafeden çıktık. Henüz biraz adımlamıştık ki yanımızda bir araba durdu. Sokak kalabalık değildi hatta sadece Coşkun ve ben vardık desem yanlış olmazdı. Ara bir sokaktan caddeye çıkacaktık fakat çıkamadan yaka paça beni biri tuttuğu gibi arabanın içine girdirdi. Tek gördüğüm ;arabada iki kişi vardı. Birisi şoför diğeri kır saçlı bir adam ve bana doğru uzattı beyaz bir mendil iğrenç kokuyordu gerçekten, birde kulaklarımda Coşkun'unRahat bırakın arkadaşımı!
Muraaaatt!
çığlıklarını yankısı vardı.
🍃
🍃
🍃
Aradan ne kadar vakit geçtiğini hiç anlamamıştım, bir anda yüzüme buz gibi bir sürahi su dökülmüştü ki kendime geldim. Arabadaki kır saçlı adam dökmüştü suyu, ağzım bağlıydı, ellerim bağlıydı, konuşamıyordum, hareket edemiyordum. Kimsin sen demeye çalışıyordum kendi çapında ama adam anlamıyordu, ya da anlamamazlıktan geliyordu.Adama mavi gözlerimi ayırmış, gözünün içine içine keskin ve yırtıcı bakışlarla bakıyordum. Adam etrafımda dönüyor ve ellerini omuzumda gezdiriyordu. Ben ise Elini çek dercesine çırpınıp omuzlarımı hareket ettiriyorum. Ah ulan ah şuradan bir kurtulayım seni mahvedeceğim diye içimden kükrüyordum. Evet Murat Teksöz sana" o gün bugün" demiştin deyip kahkaha atmaya başladı. Bu sözüyle onun deli Coşkun olduğunu anlamıştım ama onu umursamıyor hala ellerini omuzumdan çekmesi için çırpınıyordum. Ellerimin bağını çözmeye çalışıyordum bir yandan da. Adamın belinde silahı vardı onu tişörtünü silaha takılıp açılmasıyla fark etmiştim. Korkuyordum aksine daha da fazla sinirleniyorum. Cebimde telefonum vardı.Şu an çalıyordu, deli Şevket fark etmesin diye ağzımdan sesler çıkartıyordum ve çok şükür telefonumun titreşimi durmuştu Şevket fark etmeden.Şevketin bilmediği bir şey vardı. Ben telefonumu daima cebimde taşırım ve hep titreşimde olur, hiçbir zaman konumumu kapatmam ne olur ne olmaz diye düşünürüm ve asla kapatmam. Bu huyumu ailem ve arkadaşlarım da bilir. Coşkun çoktan olanları babama anlatmıştır bile. O da polise gitmiştir, konumdan beni bulacaklardır ya da arabanın plakasından, sabırsızlıkla onların gelip beni bu delinin elinden kurtarmalarını sabırsızlıkla bekliyorum. Elini belindeki silaha götürüyor bana gösteriyor sonra tekrar elini çekip gülüp duruyordu. Akli dengesinin yerinde olmadığı her halinden belliydi. Elini tekrar tekrar silaha atıp duruyordu, son attığın da ise silahı belinden çıkarıp eline aldı ve bana doğru yöneltti
yapma! yapma!
diyordum ağzım bağlı bir şekilde. Gözlerimi açıp, kaşlarımı kaldırıyorum ama beni anlamıyordu, sırıtarak yüzüme bakmaya devam ediyordu. Adeta sıkacak gibi duruyor elleri tetikte bir şekilde silahı koluma sabitledi, korkmaya başlamıştım, aslında ağzımı açsa onu ikna ederdim ama şu an elim kolum bağlı bir şey yapamıyorum. Sadece babamların yetişmesi için Allah'ıma yalvarıyorum. Elindeki silahı bana doğru tutmaya devam ediyordu ve gözlerimin içine bakıp gülmeye devam ediyordu. Ben ise hala kaşlarımı kaldırıp
yapma!
demeye çalışıyordum.
Bana doğru yaklaştı elleri tetikte bir şekilde ve bir ses ardından acı ve içimde bir sıcaklık hissetmeye başladım.
sandalyede bağlıydım ve bir anda içimdeki sıcaklıkla birlikte sağ omzumun üzerine düştüm, kımıldayamıyorum.
Allah'ım bu nasıl bir acıydı böyle...
🍃
🍃Koluma doğru doğrulttuğu silahı son anda karnıma çevirmiş ve gözlerimin içine bakıp gülmeye devam ederken tetiğe basmıştı.
Çok kan kaybettiğimin farkındayım. Ellerim ve ayaklarım buz gibi olmuş üşümeye başlamıştım. Çok susamıştım aniden, dudaklarımın kuruduğunu rahatlıkla fark edebiliyorum. Gözlerim kendiliğinden kapanmaya başlamıştı, göz kapaklarımın kapanmasına engel olamıyordum ve işte duymak istediğim ses kulaklarımın içine dolmaya başlamıştı.
polisin Ardarda bastığı korna sesi arasında babamın o güzel sesi
"_Muraaat oğlum, geldim yavrum geldim, korkma yanındayım oğlum."
babamı kapanmak üzere olan gözlerimle son kez görebilmiştim ve acılara daha fazla dayanamayarak kendimi istemsizce babamın kollarına bıraktım ve kapanmasın diye savaştığım göz kapaklarım kapanmış ve dünyam kapkara olmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER ŞEY GÜZEL OLACAK
Teen FictionHayatının düzenini değiştirmek zorunda kalan Murat'ın başı üniversite sınavı ile dertte idi, yeni düzeninde tanıyacağı Büşra onun hayatının tamamen değişmesine sebep olacak...