⚠️ Drama Allert ⚠️
Bu kadar yazmam yeterli olur sanırım, zaten bu edebiyat işi beni sıkmaya başladı ki bu yazdıklarımı zaten sen de biliyorsun. Asıl kısma geçmek istiyorum, her şeyin kökünden değişmesine ve bu saçmalığı yazmama sebep olan şeye.
Tam iki yıl geçti. İki yıl geçti ve iki yılda çok şey değişti. Sanki mümkünmüş gibi her geçen gün sana daha da âşık olmam ise bu iki yılın en basit detayı. Hiç şüphesiz en güzeli Jean ve Scott'a ait, çok kısa bir süre önce bir bebekleri oldu. Adı Riley, ah, o kadar tatlı bir bebek ki! Jean her ne kadar kendisine benzediği konusunda ısrarcı olsa da Riley tıpkı Scott'ın kopyası gibi. Daha küçük versiyonu elbette. Raven onunla şimdiden kız-kıza muhabbeti yapmaya başladı bile. Logan... aramızda bebeğe dokunmayan tek kişi Logan sanırım, küçük insanlarla anlaşamadığını iddia ediyor. Biraz da üzgün tabii, evli de olsa bazen Jean'e yürüyormuş gibi davranıp Scott'ı sinir etmek gibi bir hobisi vardı ama bebekten sonra iş iyice ciddileştiğinden en büyük hobisini bırakmak zorunda kaldı. Ororo ile ne yaptılar, hiç kimse bilmiyor. Orası hâlâ biraz karışık.
Oh, bu arada Raven demişken, evet Hank ile o da evlendiler. Şükürler olsun ki düğüne kadar ve düğünden sonra başka herhangi bir sorun yaşanmadı. Sana onun ağlamalarını anlattığımda, "Bir anda olunca hazmetmesi zor olmuştur," demiştin. "Ailesine dair tek kişi sen olduğun için kıskanmış olmalı. Düğün gerginliği de var tabii. Merak etme, düğünü atlatınca eski hâline geri döner." Haklıymışsın galiba. Raven ek olarak dükkânı başka birine devretme kararı aldı. Kendine ve evliliğine daha fazla zaman ayırmak istediğini söyledi. Eh, beni ilgilendiren pek bir durum yok, bana saygı duymak düşer. Bu arada ben de farklı bir şirkette çalışmaya başladım zira teklif ettikleri o güzel maaşı geri çevirirsem geceleri uyuyamazdım.
Evimizi baştan sona yeniden düzenledik, iki yıl geçti hâlâ ufak tefek detaylar ekliyor ya da değiştiriyorum ama ev ciddi anlamda bize ait olduğunu hissettiriyor.
Sonbahara girmek üzereydik, Eylülün başlarındaydık ve hava artık serinlemişti ki benim en sevdiğim havalardır bunlar. Gayet iyi hatırlıyorum; cumartesiydi, ben zaten hafta sonu çalışmıyordum sense hastaneden gelen beklenmedik telefon ile gitmek zorunda kalmıştın. Bilgisayardan bir şeyler çizerken Jean aradı beni. "Merhaba, Charles." Dedi, "Nasılsın? Umarım rahatsız etmiyorumdur."
"Merhaba, Jean. Hayır hayır, rahatsız etmedin. Teşekkür ederim sen nasılsın?"
"Biraz kafam karışık. Yani eğer müsaitsen... senden bir şey rica edecektim ama reddedersen falan biliyorsun hiç sorun değil." Sesinin telaşlı geliyor olması beni iyice meraklandırmıştı. "Tabii ki, elimden gelen bir şeyse eğer..."
"Uhm, bugün bir konferansa katılmam gerekiyor o yüzden günübirlik Los Angeles'a gideceğim uçakla. Riley'nin dadısı oğlu ameliyat olacağı için iki gün izin aldı. Scott'ın günü baya yoğunmuş, Raven da grip olmuş çocuğa bulaştırabilir. Ororo'ya ulaşamıyorum. Logan'a da bırakmak istemiyorum biliyorsun tepesi atarsa çocuğı camdan atabilir. Birkaç saatliğine Riley'e bakabilir misin? Dediğim gibi eğer istemezsen kabul etmezsen gerçekten hiç sorun değil sadece aklıma arayacak başka biri gelmedi."
Bir aylık bebek sonuçta, ne olabilirdi ki? Bu yüzden kabul ettim ve Jean çok geçmeden Riley'i bana bıraktı ve en az elli tane "çok çok teşekkür ederim gerçekten, iyi ki varsın"lı cümleyi peş peşe sıralayarak havaalanının yolunu tuttu. Riley'i puseti ile birlikte salondaki koltuğa götürüp pusetinden çıkardığımı hatırlıyorum. Annesi özenle giydirmişti, ağzındaki kırmızı emziği ve maviş gözleri ile bana bakıyordu. Ah, o kadar masum ki yanında gülmemek elde değil. "Merhaba, tatlım." Dedim, "İlk deneyimim değil ama çok uzun zamandır küçük bebeklerle ilgilenmiyorum o yüzden... paslanmamışımdır umarım. Annen kadar iyi bir performans bekleme ama elimden geleni yapacağıma emin olabilirsin. Karnın tokmuş, annen öyle söyledi yani altını pisletmeni bekleyip bezini değiştireceğiz galiba."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my beautiful trauma • cherik [√]
Fanfiction"Seni çok sevdim, birtanem, her şeyden çok. Bilirsin, bunca sevgiye taş bile çiçek açardı belki. Ama sana yetmedi. Sana o kadar kırgınım ki çok kızıyorum kendime, hâlâ geceleri yatağımızda benimle uyumanı istediğim için. Geceleri saçlarını okşuyo...