Raven yalnızca yakın arkadaşlar arasında küçük bir kutlama istediği için hazırlıkları tamamlamamız o kadar da uzun sürmedi. Ek olarak son bir haftada bir projeyi üstlenmiştim ve dürüst olmalıyım, kafamı dağıtmamda etkisi çok büyük oldu. Hiç değilse iyi şeyler yapıyordum.
Ayrıca Logan'ın dediğini de yaptım, çok zor oldu ama yaptım. Seninle arama biraz mesafe koydum, gerçi ne kadar mesafe orası tartışılır ama benim açımdan büyük bir olaydı. Tuhaf bir şekilde işe yaradı da. Senden uzak durduğumu fark etmişsin, büyük olay hm?
Nişan günü Logan'la bir masada içiyorduk, ya da ben içiyordum mu demeliyim? Adam asla sarhoş olmuyor, bense üç viskiyle gevşemeye başlamıştım bile. Arkaplanda müzik vardı fakat çok yüksek sesli değildi dolayısıyla attığım kahkahaları herkes duyuyordu fakat kimse umursamıyor gibiydi. Logan Kanada'da tanıştığı kadını ve ona nasıl rezil olduğunu anlatıyordu bana. Linda isminde bir arkadaşı varmış, gecenin karanlığında evinin olduğu sokakta bir kadınla karşılaşmış ve Linda olduğunu düşünmüş ama karanlık işte, kadının yüzünü seçememiş. O gece buluşacaklarmış bir de, en son kadının yanına gidip "Sen Linda mısın?" demiş ve kadın başını kaldırdığında Linda olmadığını fark etmiş. Evet, rezillik. İnsan neden böyle bir şey yapar ki?
Normalde olsa daha sakin bir tepki verebilirdim fakat sarhoş Charles muhakeme yeteneğinden yoksun olduğu için baya abartılı gülmüştüm, üstüne bir de Logan'la dalga geçtim. Bir baktım, karşımda sen. O an içmekte olduğum herhangi bir şey olmadığı halde öksürmeye başladım. Siyah bir pantolon vardı üzerinde, ince gövdeni saran beyaz gömleğinin ilk iki düğmesi açıktı ve turuncu saçlarını geriye doğru özenle taramıştın. Nefesimin kesilmiş olması normal değil miydi? Bir de gözlerini üzerimde hissederken...
O an ne düşündüğünü bilmeyi gerçekten çok isterdim, zira ben epey dağılmıştım. Gelirken siyah bir kıravat takmıştım mesela ama o an nerede olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Elindeki kristal bardak eşliğinde bana ufak bir gülümseme bahşettiğini hatırlıyorum. "Merhaba, Charles." Dedin, "Bölmüyorum umarım."
Pekala, biraz tuhaf mı bakıyordun? "Ah," Boğazımı temizleyip ciddiyetimi toparlamaya çalıştım. "Hayır, hayır önemli değil."
"Bu o mu?"
Logan'ın direkt bu şekilde sorması beni epey utandırdı. Bir de kızarmak gibi kötü bir huyum var, üstelik bulunduğumuz ortam epey aydınlıktı. Yine de içten içe umutsuzca hiçbir şey görmemeni umdum. Aptalca, değil mi? Logan'a karşılık kaşlarını kaldırdın, "Pardon?"
Araya girmem gerekirdi sanırım, boğazımı temizledim tekrar. "Uhm, Erik, bu Logan. En iyi arkadaşım. Logan, bu da Erik."
Siz ikinizin el sıkışmasını izledim ve ortamdaki gerginlik elle tutulur cinstendi açıkçası, her ne kadar nedenini anlamasam da. Logan'ın sert mizacına bağlamaktan başka bir şey yapamadım, yoksa o tehdit eder gibi bakışlarını nasıl açıklayabilirdim ki? Tabii sonra, uzun bir zaman sonra öğrendim işin aslını.
"Ben biraz daha içki alacağım." Logan elini omzuma koyarak söyledi ve gözden kayboldu. Gerçekten içki almaya gitse de asıl amacının bizi yalnız bırakmak olduğunu anlayabilecek kadar uzun zamandır tanıyordum onu.
Bardağını elinde çevirirken dirseklerini önümdeki masaya yasladın, gözlerini benden ayırmazken bardağın dibinde kalan içkiyi tek yudumda bitirdin. Ah be Erik! Ne kadar etkileyici olduğunu bilmiyor musun? O an aklımdan geçen tek şey şuydu: yutkunma Charles, o kadar da etkileyici değil. Pekala, bu cümlenin külliyen yalan olduğunu herkes biliyor. Tanrım, çok özlemiştim seni. Emma ile işleri ilerletmiş miydiniz? Ya da başkası mı girmişti hayatına? Sen nasıldın? Vizelerin? Almanya'daki anneni ve köpeğini dahi deli gibi merak ediyordum ve sana sarılmamak için kendimi epey zorlamam gerekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my beautiful trauma • cherik [√]
Fanfic"Seni çok sevdim, birtanem, her şeyden çok. Bilirsin, bunca sevgiye taş bile çiçek açardı belki. Ama sana yetmedi. Sana o kadar kırgınım ki çok kızıyorum kendime, hâlâ geceleri yatağımızda benimle uyumanı istediğim için. Geceleri saçlarını okşuyo...